Dargeçit kayıplarının akibeti soruldu

Dargeçit kayıplarının akibeti soruldu

Kayıp yakınlarının eylemleri her cumartesi olduðu gibi bugün de devam etti. Ýstanbul’da 398. kez eylem yapan kayıp yakınları, Dargeçit kayıplarının akibetini sordu. Diyarbakır’da ise 196. eylemde, cezaevlerinde 60 gündür sürdürülen süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan tutsakların taleplerinin meşru ve insani olunduðuna, bir an önce çözüm yolunda adımlar atılması gerektiðine dikkat çekildi.

Cumartesi Anneleri, adalet arayışlarının 398'inci haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. Her hafta olduðu gibi, "Failler belli katiller nerede" pankartı açan anneler, ellerinde taşıdıkları kayıpların fotoðrafları ve kırmızı karanfillerle adalet talebinde bulundu. Cumartesi Anneleri bu hafta, 17 yıl önce Mardin'in Dargeçit ilçesinde 7 eve yapılan baskında tabur komutanlıðına götürülen ve kendilerinden bir daha haber alınamayan 58 yaşındaki Süleyman Seyhan, 20 yaşındaki Abdurrahman Coşkun, 20 yaşındaki Mehmet Emin Aslan, 18 yaşındaki Abdullah Olcay, 13 yaşındaki Nedim Akyol ve Seyhan Doðan ile 12 yaşındaki Davut Altunkaynak'ın akıbetini sordu.

Tabura giden ailelere "Sorgu sonrası hepsini serbest bıraktık" denildiði; ancak Baðözü köyünde kuyulara gömüldüklerinin daha sonra ortaya çıktıðı kaydedildi. Ailelerin suç duyurularından herhangi bir sonuç elde edilmezken, "PKK'ye katıldıkları" iddia edilerek dosyaları kapatıldı. 6 Mart 1996'da Süleyman Seyhan'ın cesedi bir kuyuda elleri arkadan baðlı, kafası koparılmış ve yanmış halde bulundu. Ailelerin ısrarı üzerine 17 yıl sonra yeniden soruşturma açıldı ve savcının hazırladıðı fezlekede 7 kişinin dönemin Dargeçit Jandarma Komutanı Mehmet Tire ile Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit Ýlmen'in emriyle öldürüldüðü ve Baðözü köyü yakınlarına gömüldükleri yazıldı. Baðözü köyünde gerçekleştirilen kazılarda 11 kişiye ait kafatası, kemik ve elbiseler bulundu. Kemikler Ýstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi; ancak 9 aydır herhangi bir sonuç alamadı. Aileler, cenazelerinin bir an önce tespit edilip kendilerine vermesini talep etti.

Abdurrahman Coşkun'un annesi Hediye Coşkun, bu duruma isyan ederek, "Biz aylardır kimlik tespitinin yapılmasını bekliyoruz. Bu devletin imanı kalmamış. Yıllardır burada çocuklarımızın mezarını bulmak için oturuyoruz kimsenin umurunda deðil. Açlık grevine girenler kimsenin umurunda deðil. Biz buraya halay çekmeye gelmiyoruz, içimiz yandıðı için geliyoruz; ama kimse sesimizi duymuyor" dedi. Davut Altunkaynak'ın dayısı Mecit Turan ise, "Çocuklarımızın yasını tutacak bir mezar istiyoruz. Davut daha 12 yaşındaydı ne suçu vardı ki? Kürt olduðu için kaybedildi" diye konuştu.

13 yaşındaki Seyhan Doðan'ı ise anne ve babası hayatta olmadıðı için yeðenleri arıyor

BÝLÝCÝ: TUTSAKLARIN TALEPLERÝNE KARŞILIK VERÝLMELÝ

Diyarbakır’da ÝHD ve kayıp yakınları tarafından, "Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın" sloganıyla yapılan oturma eylemi 196. haftasına girdi. Koşuyolu Parkı, Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapılan eylemde, "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" pankartı açıldı. Kürdistan’daki 13 ilin ÝHD yöneticileri ve 7 bölge temsilcisi, Barış Anneleri Ýnisiyatifi, MEYA-DER üyeleri ve çok sayıda kayıp yakını eyleme katıldı.

ÝHD Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici yaptıðı açıklamada, cezaevlerinde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın saðlık, güvenlik ve özgürlük koşulları ile anadil üzerindeki baskıların sonlandırılması için sürdürülen süresiz-dönüşümsüz açlık grevinin 60. gününde olduðu belirtti. Ýnsan hakları savunucuları olarak Türkiye'nin gidişatından kaygılı olduklarını ifade eden Bilici, “Bugün 60’ıncı gününde, açlık grevcilerinin sayısı onbinlere varmış bulunmaktadır. Biz insan hakları savunucuları olarak, bu ülkenin geleceðinden kaygı duyduðumuzdan dolayı, hükümete çaðrımız şudur; açlık grevine girenlerin, haklı, meşru, insani ve hukuki taleplerine karşılık verin. Tecrit kaldırılmadan, diyalog ve müzakerenin önü açılmadan, var olan yaklaşımlardan politikalardan sonuç alınamaz. O yüzden bir an önce bu sese kulak verilmelidir” dedi. Bilici, ülkenin artık ölümlere ve acılara doymuş olduðunu belirtti.

SAVCI: ELÝMDEN BÝR ŞEY GELMÝYOR

Bilici'nin konuşması ardından ÝHD Şube Sekreteri Abdulselam Ýnceören, 1994 yılının Haziran ayında Albay Cemal Temizöz'ün emrindeki askerlerin Silopi Üçaðaç köyü Zirastan mezrasında gözaltına aldıðı ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Ýzzet Padır ve Abdullah Özdemir’in hikâyesini anlattı. Gözaltına alınan Ýzzet Padır ile Abdullah Özdemir'den bir daha haber alınamadıðını ifade eden Ýnciören, yaşananlara ilişkin şunları aktardı: "Cemal Temizöz emrindeki askerler ve itirafçılar köy meydanına gelirler. Köylüleri meydana toplayarak, kimlik kontrolünden geçirirler. Kimlik kontrolünden sona Ýzzet Padır, Harrun Padır ve Abdullah Özdemir gözaltına alınır. Gözaltı süresince gözleri kapatılırken Harrun Padır, sabah saatlerinde serbest bırakılır. Özdemir ile Padır'dan bir daha haber alınamazken, Ýzzet'in kardeşi Cumhuriyet Savcısına gider, ancak verilen cevap 'Elimden bir şey gelmiyor' cevabı olur. Askerlin de 'Biz onları serbest bıraktık' cevabının ardından aileleri bir daha hiç haber alamadı."

Açıklamaların ardından ÝHD üyeleri ve kayıp yakınları beş dakikalık oturma eylemi yaptı.