DİHA Yönetim Kurulu Başkanı ve Yazı İşleri Müdürü'ne dava

Kapatılan DİHA'nın eski Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Güzüpek ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dicle Müftüoğlu hakkında 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Erzincan’da oturan Hüseyin Adalan isimli bir kişinin KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) yayımlanan haberlerle ilgili 2015 yılında yaptığı suç duyurusu ardından başlattığı soruşturmayı tamamlayarak iddianame hazırladı. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen 5 sayfalık iddianamede, KHK ile kapatılan DİHA’nın Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Güzüpek ve ajansın Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Dicle Müftüoğlu hakkında ajansın sitesinde yayınlanan 20 haber gerekçe gösterilerek “Örgüt üyesi” oldukları iddiasıyla 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis ile cezalandırılmaları istendi.

İddianamede Hüseyin Adalan isimli kişi “Müşteki” (şikâyetçi) olarak yer aldı. İddianamede, DİHA’nın 29 Ekim 2016 tarihinde yayımlanan 675 sayılı KHK’nin 5/1 maddesi uyarınca “Terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı ve irtibatı bulunduğu” iddiasıyla kapatıldığı hatırlatıldı. Polisin hazırladığı araştırma tutanağında, Zekeriya Güzüpek’in Ajansın Yönetim Kurulu Başkanı, Dicle Müftüoğlu’nun da ajansın Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olduğu belirtildi.

'SALDIRI', 'DİRENİŞ', 'GENÇ' İFADELERİ SUÇ SAYILDI

Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nün DİHA sitesinde yayımlanan haberlerle ilgili 18 Aralık 2015’te hazırladığı araştırma tutanağında, ajansın sitesinde 6 Kasım ile 11 Kasım 2015 tarihleri arasında yayımlanan 20 haberde kullanılan ifadeler suç delili olarak gösterildi. İddianamede, Amed'in Silvan ilçesinde ilan edilen "sokağa çıkma yasağı" sırasında yaşanan olaylara ilişkin yapılan haberlerde kullanıldığı ileri sürülen “sıkıyönetim uygulaması”, “katliam girişimi”, “saldırı”, “halk direnişe geçti” ifadeleri suç delili olarak gösterildi. Söz konusu ifadelerin geçtiği haberler için “Son derece yanlı haberler” değerlendirmesinin yapıldığı iddianamede, bu haberlerle PKK ve KCK’nin üyelerinin ilçede yaptığı eylemlerin sahiplenildiği iddia edildi. İlçede yaşananlarla ilgili sivil yurttaşlar ve YPS üyelerinin yaptığı açıklamaların yer aldığı haberlerin suç unsuru olarak gösterildiği iddianamede, bu haberlerde YPS üyeleri için “direnişçi” ifadesi kullanılarak bu kişilerin sahiplendiği ve özyönetim eylemlerinin benimsendiği savunuldu.

Yasakların ilan edildiği Cizre, Silvan, Sur ve Yüksekova ilçelerinde yapılan operasyonların haberlerde “katliam” olarak nitelendirildiği savunulan iddianamede, haberlerde Silvan’daki polis müdahalesi için “polis terörü”, polisin müdahale ettiği sivillerden ise “halk” olarak söz edildiği bunların “halk” değil polise direnen örgüt üyeleri olduğu kaydedildi. Yasaklar sırasında yaşamını yitiren siviller için “örgüt üyeleri” denilen iddianamede, haberlerde bunlardan “sivil vatandaş” olarak söz edildiği belirtildi. Sur’da yaşanan çatışma ve yasaklara ilişkin yapılan haberlerde YDGH üyeleri için “genç” denilmesi de suç delili olarak gösterildi. İddianamenin devamında ajansın, DEM-GENÇ’in Silvan’a ilişkin yaptığı açıklama ile Suriye’de DAİŞ’e karşı savaşan YPG’nin yaptığı basın açıklamasını haberleştirmesi de suç unsuru olarak gösterildi.

İddianamede, Güzüpek ve Müftüoğlu’nun soruşturma kapsamında verdiği ifadelerinde üzerlerine atılı suçlamaları reddettiği kaydedildi. İddianamede ajansın yaptığı haberlerle, “Tamamen örgütün ideolojisi doğrultusunda hareket ettiği, öz yönetim direnişini benimsediği, barikat ve hendek eylemlerini desteklediği, çatışmalarda yaşamını yitiren örgüt üyeleri hakkında sürekli övücü mahiyette haberler yapıldığı ileri sürüldü. Ajansın doğrudan doğruya PKK ve KCK’nin yayın organı gibi hareket ettiği, süreklilik arz eden bu haberlerden yönetim kurulu başkanı ve yazı işleri müdürünün sorumlu olarak belirlendiği savunuldu. Ajansın Yönetim Kurulu Başkanı Güzüpek ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Müftüoğlu’nun yaptığı haberlerle, PKK ve KCK’nin ideolojisi doğrultusunda sürekli ve istikrarlı bir biçimde hareket ederek haber ajansını örgütün hedef ve amaçları doğrultusunda kullanmak suretiyle üzerlerine atılı örgüt üyeliği suçunu işledikleri savunuldu.

Duruşma 22 Mart 2018'de Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.