Cumartesi Anneleri: Ellerimiz yakanızda!  

Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde Enter Özdemir ve Bapir Çıtak'ın akıbetini sordu ve eylemi, oğlunun akıbetini öğrenemeden yaşamını yitiren Hediye Coşkun'a adadı.

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve belli olan faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, gerçekleştirdikleri 634. oturumu ömrünü 1995 yılında kaybedilen oğlunu aramakla geçiren ve 18 Mayıs 2017 tarihinde hayata gözlerini yuman Hediye Coşkun’a adadı.

'ANALARIN ELİ YAKANIZDA OLACAK!'

İlk konuşma, gözaltında kaybedilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız tarafından yapıldı. Hediye Coşkun'u anarak sözlerine başlayan Yıldız, "Evlat hasreti neydi onun için, oğlunun kemiğine kavuşmaktı; ama olmadı. Sana güle güle demeyeceğiz anneciğim. Sen bizimlesin. Bizim acımız yüreklerimizi, ciğerlerimi yaktı. Bizim acımız, isyanımız dağları deldi, gözyaşımız dereleri taşırdı. Sesimizi bir duyan olmadı" dedi.

Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun, 634. Haftaya Kayıplar Haftasında girildiğini hatırlatarak, Hediye Anne'nin evlat acısı çekerden hayatını kaybettiğini vurguladı. Tosun, şunları söyledi: "O anne Galatasaray'a gelmek için neler yaşıyordu... Otobüse binemiyordu. Midesi bulanıyordu. Sirkeci’ye geliyor, oradan yürüyerek Galatasaray'a geliyordu. Yaşlı bir anneydi. Evlat acısı çekiyordu. Biz onu kaybettik. Artık buradan geçenler bizim hikayemiz ezberledi. Artık yeter! Daha kaç anne gözü yaşlı, gözü açık aramızdan ayrılacak! Bu ülkede demokrasiden ve hukuktan bahsedilmektedir. Galatasaray'a bakın artık. Anaların eli yakanızda olacak! Ta ki katillerden hesap sorulacak kadar. Kayıplarımızı unutmayacağız, unutturmayacağız!"

‘ACILI ANNELERE HER GÜN YENİSİ EKLENİYOR'

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise hayatını kaybeden annelerin yerine yeni anneler geldiğini, yeni acıların yaşandığını vurguladı. "Acılarımız maalesef azalmıyor, artarak daha çoğalıyor" diyen Tanrıkulu, hükümete defalarca çağrı yapılmasına rağmen gözaltında zorla kaybetmenin devam ettiğine işaret etti. Tanrıkulu, "Türkiye’nin başka yerlerinde kayıplar hâlâ devam ediyor. Bu meydan oldukça biz hesap sormaya devam edeceğiz" dedi.

Konuşmaların ardından açıklamayı okuyan Aylin Yıldız, bu hafta 23 yıldır adalet talebi karşılıksız bırakılan Enter Özdemir ve Bapir Çıtak için buluştuklarını belirtti. Yıldız, "46 yaşındaki iki çocuk babası Enter Özdemir ve Bapir Çıtak Hakkari Çukurca Tiyar (Kazan) köyünde yaşıyordu. 5 Mayıs 1994 tarihinde akşamüzeri köyü kuşatan asker ve korucular evlerde arama yaptı. Köy saatlerce ateş altında tutuldu. Evlere açılan ateş sonucunda Akar ailesinin 10 yaşındaki çocukları öldürüldü" diye konuştu.

'ASKERLER GÖTÜRDÜ, CESETLERİ BULUNDU...'

Askerlerin gece geç saatlerde Özdemir ve Çıtak’ın evine geldiğini ve “Bize yol gösterin” diyerek onu yanlarında götürdüğünü anlatan Yıldız, "Özdemir ve Çıtak eve dönmeyince aileleri askeri birliğe giderek yakınları hakkında bilgi almak istedi. Askeri yetkililer onlara yakınlarının kendileri tarafından alınmadığını söyledi" dedi. Üç gün sonra ailelerin ve köylülerin kayıpları aramak için boşaltılan köylerine geri döndüğünü söyleyen Yıldız, arama sonrasında Çıtak ve Özdemir’in cansız bedenlerinin elleri ve ayakları bağlı bir şekilde bir dere kenarına atılmış halde bulunduğuna dikkat çekti.

Çıtak ve Özdemir'in parçalanmış bedenlerindeki izlerin onların panzerin arkasına bağlanarak sürüklendikleri ve sonrasında da ateş açılarak öldürüldüklerini gösterdiğini aktaran Yıldız, yaşananları şöyle anlattı: “Köy muhtarı İ.K.'nın Çukurca Jandarma Merkezi'ni arayarak savcının olay yerine gelmesini istedi. Savcı muhtara, 'Güvenlik nedeniyle biz gelemeyiz. Siz cenazeleri Çukurca’ya getirin' dedi. Bir araç kiralayan aileler cenazelerini alarak köylüler ve muhtarla birlikte Çukurca’ya gitmek için yola çıktı. Kısa bir süre sonra aracın önü bölgede konuşlanan Bolu Tugayı’na bağlı komandolar tarafından kesildi. Aileler Çukurca İlçe Jandarma Komutanlığı ve Çukurca Savcılığı’nın cenazeyi ilçeye getirilmesini istediklerini söyleyince, 'Gidin köyde gömün yoksa hepinizi öldürürüz' diye tehdit edildiler. Bunu üzerine Özdemir ve Çıtak boşaltılan köyde defnedildi.”

Ailelerin yaptığı başvuruların sonuçsuz kaldığını, Enter Özdemir ve Bapir Çıtak’ın gözaltına alındıklarının kabul edilmediğini belirten Yıldız, onları gözaltına alıp vahşice katledenlerin bugüne kadar yargılanmadığını vurguladı. Gözaltında kaybetmenin uluslararası düzeyde bir suç olduğunun altını çizen Yıldız, bu yükümlülüğü hiçe sayan devletin, diğer kayıp dosyalarında olduğu gibi bunda da cezalandırma zorunluluğunu yerine getirmediğini vurguladı.