Cumartesi Anneleri, 651’inci hafta da bir kez daha “Failler belli kayıplar nerede?” diyerek, kayıplarını akıbetini sordu. Bu haftaki eyleme CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, insan hakları savunucuları ile kayıp yakınları katıldı. Eylemde açılan, “Failler belli kayıplar nerede” pankartının üzerine kırmızı karanfiller ve "barışı" simgeleyen beyaz tülbent bırakılarak kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı. Bu haftaki eylemde 37 yıl önce gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Cemil Kırbayır’ın akıbeti soruldu.
‘BU VİCDAN MEYDANI SİZİ MAHKÛM EDECEKTİR’
Bu haftaki eylemde ilk olarak konuşan Milletvekili Tanrıkulu, Cemil Kırbayır’ın kaybedilmesinin toplumun en ağır travması olduğunu dile getirdi. Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde Kırbayır’ın faillerinin bulunacağı yönünde annesi Berfo Kırbayır’a söz verdiğini hatırlatarak, “Berfo Ana aramızdan ayrılıp gitti ama Erdoğan verdiği sözü tutmadı. Şimdi de kurmayları AİHM’deki dosyayı ‘nasıl düşürürüz’ derdinde. Evet, orada düşürebilirsiniz ama toplumun vicdanından düşüremeyeceksiniz. Türkiye’nin bu vicdan meydanı sizi mahkum edecektir” dedi.
Yine 37 yıldır kayıp olan Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren ise Türkiye’de ailelerinin 37 yıldır çocuklarının kemiklerini aradığını vurgulayarak, “Berfo Ana Cemil’in kemiklerini kucaklayamadan uçup gitti. Bu devlet kendi insanlarını öldürüyor ve mezarsız bırakıyor. Bu ülkeyi bu kaosa sürükleyen devlete sesleniyoruz: Yeter! Artık kaldıramıyoruz. Kayıplarımızın kemiklerini verin, kayıplarımızın yerlerini gösterin ve failleri bulun” diye konuştu.
'ÖLENE KADAR MÜCADELE...'
Abla Fatma Kırbayır ise kardeşi Cemil Kırbayır’ı çok özlediğini ve konuşmakta bile zorlandığını ifade ederek, “Biraz vicdan varsa bu kemikleri verin. Bir mezar taşı olsun. Mezar taşını özlüyorum. Anneme söz verdin ama bulmak istediğiniz failleri buldunuz ama Cemil’in failleri bulunmadı. Ölene kadar mücadele edeceğiz. Annem göremedi ama bari biz görelim kemiklerini” dedi.
'12 EYLÜL'ÜN DEVAMI'
Ağabey Mikail Kırbayır da kardeşine bir mezar yerinin bile çok görüldüğünü ifade ederek, “37 yıldır kardeşim kayıp. 22 yıldır da bu meydan şahittir ki adalet istiyoruz. Adaletsiz devlet, devletsiz adalet olamaz” dedi. Kardeşi Kırbayır’ın ölümü üzerine yürütülen yargı sürecine de değinen Ağabey Kırbayır, “2011 yılından bu yana bir iddianame hazırlayacak Kars savcılığı. Yıl 2017 olmuş ama bu iddianame daha da hazır değil. Bu zihniyet 12 Eylül’ün devamıdır. 12 Eylül faşizmini uygulayanları koruyorlar” dedi.
‘BU NASIL MÜSLÜMANLIK?’
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk’un cenazesine yapılan ırkçı saldırıya da tepki gösteren Kırbayır, “Mezara saldırı 12 Eylül zihniyetinin yaşadığını gösteriyor. Hatun Tuğluk da bu ülkenin vatandaşıdır. Hani adalet bir bütündü, hani vatan bir bütündü... Hatun Tuğluk’un da bu vatanın her karış toprağında hakkı vardı. Bu nasıl Müslümanlık? Hani kardeştik" dedi.
KIRBAYIR'IN HİKAYESİ
Kırbayır’ın ardından Cumartesi İnsanlarından Oyuncu Nur Sürer bu haftaki basın açıklamasını okudu. Sürer, 12 Eylülden bir gün sonra 13 Eylül 1980’de Cemil Kırbayır’ın ailesinin evine yapılan baskınla gözaltına alındığını hatırlatarak, Kırbayır’ın Kars’ta Eğitim Enstitüsünde sorgulandığını belirtti. Sürer, Cemil Kırbayır’dan o günden sonra haber alınmadığını dile getirdi.
Kırbayır ailesinin ve İnsan Hakları Derneği’nin ısrarlı takibi ile 2011 yılında TBMM İnsan Hakları Komisyonu tarafından hazırlanan rapora atıfta bulunan Sürer, “Raporda kaybetme suçuna karışan asker, polis ve MİT mensuplarının açık kimlikleri yer aldı. Komisyon tüm belge, bilgi ve bayanları göndererek Kars Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulundu. Kars Cumhuriyet Savcılığı 6 yıldır sorumlular hakkında dava açmadı.
İç hukuktan sonuç alınamaması üzerine İHD avukatı Eren Keskin’in davayı AHİM’e taşıdığını belirten Sürer, şunları kaydetti:
“Hükümet bu yıl AHİM’e gönderdiği savunmada, ‘Anne Berfo Kırbayır’ın 26 Ekim 2011 tarihli başvuruyu yaptıktan sonra öldüğünü, varislerinin de davayı onun ölümünden sonra sürdürme niyeti olduğunu gösteren bir bilgi ya da belge yoktur’ diyerek, AİHM’in yargılamayı dava listesinden çıkarmasını istedi. Ayrıca savunmada Cemil Kırbayır’ın gözaltında kaybedilmesiyle ilgili; ‘Bu tekil olayın darbe rejiminin toplumun bir kesimine karşı devlet politikası çerçevesinde olduğuna dair bir bulgu yoktur’ denilerek 12 Eylül savunuldu. Hükümetin bu hukuk dışı savunması evrensel hukukla arasına koyduğu mesafenin ifadesidir. Devletin öldürmeme ve işkence yapmama yükümlülüğünün inkarıdır. İnsanlığa karşı işlenen suçlardaki cezasızlık geleneğini sürdürmedeki kararlılığın ifadesidir. 105 yıllık ömrü oğlunu bulmaya yetmeyen Berfo Kırbayır’ın, Cemil’e ulaşma mücadelesi şüphe yok ki çocukları, torunları ile sürecek. Ayrıca Cemil Kırbayır’ın akıbetini öğrenmek toplumsal bir haktır ve biz de bu hakkımızın takipçisi olacağız. Berfo annenin bıraktığı yerden Cemil Kırbayır’ı aramaya faillerinden yargı yoluyla hesap sormaya devam edeceğiz” dedi.
Açıklamanın ardından eylem sessiz bir şekilde son buldu.