CHPli vekillerin Malatyanın Sürgü beldesinde Alevi Kürt aileye yönelik ırkçı saldırıya ilişkin raporunda şu tespit yapıldı: "Sürgüde yaşananlar bir nefret suçu ve cana kast eylemidir." Saldırıya uðrayan aile, saldırganların Sürgü Kürtlere mezar olacak, Sürgü Alevilere mezar olacak şeklinde sloganlar atarak Allahını seven bunlara saldırsın diyerek hareket ettiklerini söyledi.
Sürgüde incelemelerde bulunan CHPli vekiller, 28 Temmuzda başlayan 30 Temmuz tarihine kadar devam eden gerginlik ve saldırıların başından beri partileri tarafından ciddiyetle takip edildiðini belirtti
CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, Ýstanbul Milletvekili Müslim Sarı, Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün ve Malatya Milletvekili Veli Aðbabadan oluşan heyet 30 Temmuzda Sürgü beldesinde yaptıðı incelemeler ve gözlemler, tanıklar ve yetkililerle yaptıkları görüşmeler ışıðında hazırladıkları raporu açıkladı.
Raporda, saldırıya uðrayan Evli ailesinin anlatımlarına dayanarak şunlar belirtiliyor: Yaklaşık 300 kişilik bir grup tekbir getirerek, Sürgü Kürtlere mezar olacak, Sürgü Alevilere mezar olacak sloganlarıyla Evli ailesinin evinin önüne gelir. Evin önünde davul çalınır ve ev taşlanır. Bu sırada camlar kırılır ve az sayıda olan jandarma yetersiz kalır ve havaya ateş ederek grup daðıtmaya çalışır. Evin önünde istiklal marşı okunur, sloganlar devam eder ve bu olay saat 03:30 sularında sona erer. Kalabalıða, Evli ailesinin beldeden tehcir edileceði sözü verilir.
TESPÝTLER
Heyet incelemelerin sonucunda yaptıðı tespitler arasında şunlar dikkat çekiyor:
Sürgüde yaşananlar bir nefret suçu ve cana kast eylemidir.
Davulcu Mustafa Evşi ve Evli ailesi arasında çıkan tartışma kısa sürede toplumsal bir noktaya evirilmiş.
Olayın başlangıcında yetkiler, yaşananları ciddiye almamıştır.
Olayın ortaya çıkışından sonrasındaki yaşananlar, örgütlü ve amaçlı bir faaliyet yürütüldüðünü göstermektedir.
Olay güvenlik güçleri ve idareciler tarafında yeterince ciddiye alınmamış ve yeterli güvenlik önlemi alınmamıştır. Bu da olayların büyümesine neden olmuştur. Yaklaşık 300 kişilik grubun saldırdıðı ve sadece 22 askerin olduðu tespit edilmiştir.
Doðanşehirde kaymakam bulunmamaktadır. Güvenlik zafiyetinin ve otorite boşluðunun oluşmasında bu da önemli bir etken olarak saptanmıştır.
Saldırı sonrasında adli ve idari soruşturma başlatılmadıðı gibi yetkililer ve bazı belde sakinleri tarafından aile tehcire zorlanmıştır.
Soruşturma, nefret suçu baðlamında ele alınarak sürdürülmelidir önerisini yapan heyet, ailenin can ve mal güvenliðinin saðlanması, bunun için gerekli tedbirlerin alınmasını istedi. Heyet ayrıca, olayın faillerinin ortaya çıkarılması, maðdur ailenin zararlarının devlet tarafından karşılanması, siyasilerin nefret söylemi üretmemesi ve ayrıştırıcı politikalardan uzak durması, Alevilere yönelik ayrımcı dilin derhal terk edilmesini istedi.
"ALLAHINI SEVEN BUNLARA VURSUN"
Yapılan görüşmelerde Şeyho Evli, kendilerine yapılan saldırıyı şöyle özetliyor: Akşam jandarma komutanı ve muhtar geldi. Buradan gitmemizin iyi olacaðını söyledi. Akşam size yönelik bir saldırı olabilir ama korkmamıza gerek olmadıðını söyledi. Kendilerinin gerekli güvenliði alacaðını ancak bizden de kapımızı kilitlememizi istedi. Sonra gece oldu. Sanırım saat birde davul vurarak ve tekbir getirerek bizim eve doðru yürümeye başladılar. Ben çocukları ve kız kardeşlerimi yataðın altına sakladım. Kalabalık evin önüne kadar geldi. Sürgü Türklerindir, Türklerin kalacak. Allahını seven bunlara saldırsın. Bu ev size mezar olacak. Kürtlere ölüm. Alevilere ölüm diye sloganlar atıyorlardı. Pis Kürtler, pis Aleviler diye baðırıyorlardı. Camlarımız taşlanıyordu. Ýstiklal Marşı okudular. Kimseyi görmedim. Karanlıktı. Ýki kişinin konuşmasını duyuyordum. Jandarma sayısı azdı. Biri, buradan gidecekler. Yoksa burası Madımaka dönecek. Burayı yakacaðız. Bunları burada istemiyoruz diyordu. Başka biri de peki siz ne istiyorsunuz diye sordu. Diðeri buradan gitmelerini istiyoruz, buradan yarım saat içinde gidecekler dedi. Diðeri akşama kadar bana müsaade edin, göndereceðim dedi. Bu konuşmalardan bir süre sonra bizim kapı çalındı. Komutan geldi, Yarım saat içinde gitmenizi istiyorlar dedi. Biz kabul etmedik. Olay sabaha kadar sürdü.
KÜRTLER BURADAN GÝDECEK
29 Temmuz günü saat 01: 30 sularında evlerinin taşlandıðını anlatan Güneş Evli ise şöyle diyor: Saat bir-iki arası, tekbir sesleriyle geldiler. Çocukların yataðın altına sakladık. Tekbir sesleri geliyordu. Saldırı yapıldı, geri çekildiler. Tekrar geldiler. Asker vardı ama yetersizdi. Evimiz koruma altındaydı. Kürtler buradan gidecek. Aleviler buradan gidecek. Sürgü size mezar olacak diye baðırıyordu. Pencereden taşlar geliyordu. Kurşun sesleri geliyordu. Önce bir el kurşun sesi duydum. Sonra askerler havaya ateş açtı. Çocuklarım çok korktu. Olaylar sabaha kadar devam etti. Ramazan başladıðından beri davulcu bizi taciz ediyordu. Işıðımız yanana kadar çalıyordu. Korkuluklarımıza bile vuruyordu. Olay bitti. Sonra sabah komutan geldi, birkaç gün otelde kalın veya karakolda misafir edelim sizi dedi ama kabul etmedik. Şu an çarşıya çıkamıyoruz. Gündelik ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz, alış veriş yapamıyoruz.