Cezaevlerinde 'tek tip' tepkisi büyüyor
AKP-MHP faşizminin cezaevlerinde uygulamaya çalıştığı 'tek tip kıyafet'e karşı tutsakların ve insan hakları çevrelerinin tepkileri büyüyor.
AKP-MHP faşizminin cezaevlerinde uygulamaya çalıştığı 'tek tip kıyafet'e karşı tutsakların ve insan hakları çevrelerinin tepkileri büyüyor.
ANTALYA
Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Özgür Halk Dergisi çalışanı Devrim Ayık, annesi Hülya Ayık ile yaptığı görüşmede, tutsakların "tek tip kıyafet" uygulamasına karşı çıktıklarını aktardı.
Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde uzun zamandır yaşanan hak ihlallerine dikkat çeken Anne Ayık, "tek tip kıyafet" KHK’siyle endişelerinin arttığını söyledi. Tutsakların kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunduğunu aktaran Anne Ayık, tutsakların şu sözlerini aktardı:
"Biz cezaevinde direniş geleneğini bozmayacağız. 1980’lerin ve '90’ların faşizm uygulamalarına karşı direnen ve tüm baskılara karşı bedenlerini ölüme yatırarak çeşitli direnişler gösteren arkadaşların geleneğini bozmayacağız. Biz gönüllü olarak kefen giyeriz ama bize dayatılan tek tip kıyafeti kabul etmeyeceğiz ve giymeyeceğiz. Bizlere o tek tipi giydirip duruşmalara çıkaracaklarını, adliye koridorlarında gezdirebileceklerini ya da mahkemelere çıkaracaklarını düşünenler yanılıyorlar. Bizler gerekirse çıplak bir şekilde kalırız. Bu durumdan utanmayız ama o tek tipi giymek bizim için utanç verici ve onur kırıcıdır. Bu tek tip dayatması '80’lerin ve '90’ların direnişinin yeniden yaratılmasıdır. Bizler kesinlikle bunu kabul etmeyeceğiz ve o dönemlere dönmeyeceğiz. Yani bizler o kıyafetleri yırtacağız ve gerekirse çıplak kalacağız. Bundan kaynaklı da içerde yaşanan direnişlere ailelerimiz, yoldaşlarımız dahil özgürlüğü ve demokrasiyi savunan tüm kurum ve kuruluşların da bu direnişlerde bize destek olmalarını istiyoruz."
MARDİN
Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nden tutsaklar da, tek tip dayatmasına karşı türkü ve zılgıtlarla protesto etti. Siyasi tutuklular tarafından seslendirilen, "Rêber Apo - Başkan Apo" türküsü ve zılgıt sesleri, cezaevi önünde bulunan ziyaretçiler tarafından da kaydedildi.
MERSİN
İskenderun T Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutulan Ercan Fırat, görüştüğü Avukatı Mehmet Altuntaş'a maruz kaldıkları uygulamalarla ilgili bilgi verdi.
Müvekkilinin İskenderun M Tipi Cezaevi'nden İskenderun T Tipi Cezaevi'ne sevk edildiği sırada dayatılan çıplak aramayı kabul etmediği için tekme, tokat dövülerek, hakaret ve küfürlere maruz kaldığını belirttiğini kaydeden Altuntaş, müvekkilinin diğer anlatımlarını şöyle aktardı: "Koğuşlara gardiyan ve robocoplar saldırıyor. 4 tutsak, 12 gün boyunca hücrede tutuldu. Gardiyanlar keyfi olarak koğuşlara gelip küfür ediyor ve tahrik edici davranışlarda bulunuyor. Keyfi olarak ayakkabıları çıkartıp tekrar giydiriyorlar. Tutuklulara insan gibi değil düşmanmış gibi davranılmakta. İçme suyu olarak kişi başına 1 litre veriliyor. Verilen suyun yetersiz olmasından kaynaklı susuz kalıyoruz. Telefon görüşmelerimiz keyfi olarak 15 günde bir, açık görüşler ise 2 ayda bir yapılıyor. Hiçbir şekilde kitap ve gazete verilmiyor. Cezaevinde yoğunlaşan saldırılardan kaynaklı kendime zarar verecek noktaya geldim."
Altuntaş, müvekkillerinin anlatımlarını not aldığını ve imza atmasını istediğinde görüşmeyi takip eden cezaevi personelinin "imza atılırsa el konulacak" diyerek müdahale ettiğini kaydetti. Altuntaş, kötü muamele ve işkence iddialarıyla ilgili İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı, İskenderun T Tipi Kapalı Cezaevi Müdürü ve ilgili kamu görevleri hakkında "İşkence ve görevi kötüye kullandıkları" gerekçesiyle Hatay Baro Başkanlığı ile Adalet Bakanlığı'na suç duyurusunda bulunduğunu söyledi.
ANKARA
Bir süredir pilot bir uygulama olarak Elazığ T Tipi Cezaevi tarafından tutsaklara dayatılan kimlik uygulaması devam ediyor. “Üzerinde terör tutuklusu ya da hükümlüsü” yazdığı belirtilen kimlik kartlarını taşımak istemeyen tutsakların başlattığı açlık grevi 57’nci gününde sürüyor.
Mahmut Soner isimli tutsağın Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki uygulamaya ilişkin Elazığ İnfaz Hakimliğine yaptığı başvuruda uygulamanın iptal edilmesi istendi. Cumhuriyet Savcılığı, konuya ilişkin kendisine görüş soran İnfaz Hakimliğine uygulamanın yasa ve yönetmenliklere uygun olduğunu bildirdi.
İnfaz Hakimliği de 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 8 ve 9’uncu maddelerini gerekçe göstererek, uygulamanın yasa ve yönetmenliklere uygun olduğunu savundu. İtiraz üzerine Elazığ 2’nci Ağır Ceza Mahkemesine giden dosyaya ilişkin ilgili Ağır Ceza Mahkemesi de şu kararı verdi: “Hükümlü Mahmut Soner hakkında Elazığ İnfaz Hakimliğince 26/10/2017 tarih ve 2017/2948 esas 2017/2888 karar sayılı karar ile verilen kararın olayın uygulanış biçimi ve uygulanan yasa maddeleri uyarınca usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından itirazın reddine karar verilmiştir.”
Karara gerekçe olarak da “firarı engelleme, karışıklığın önüne geçme” gibi hususlar gösterildi. Aynı gerekçelerin tek tip elbiseye de gerekçe yapılacak olması dikkat çekiyor.
'ÜLKEYİ TEK TİPLEŞTİRMEK İSTİYORLAR!'
Eski Amed Barosu eski Başkanı Mustafa Özer, dayatma ile binlerce siyasi tutsağın iradesinin teslim alınmak istendiğini vurgulayarak, “80’li yıllarda tutuklular canları pahasına bu uygulamaya karşı direndiler. Kaynayan cezaevlerinde siyasi tutukluların antidemokratik tek tip uygulamasına direnç göstereceğini düşünüyorum” dedi.
“Tek tip elbiselerin ırkçı zihniyete mahsus bir özellik” olduğunu belirten Özer, “Tek tipleştirme ırkçı bir zihniyete mahsus bir özelliktir. Nazi Almanya’sında, Mussolini İtalya’sında benzer uygulamalar yapıldı. Şimdi 21. yüzyıl Türkiye’sinde temel insan haklarına aykırı olan bir durumu Kanun Hükmünde Kararname ile toplumun yaşamına koymaya çalışıyorlar. Bu uygulama toplumu demokrasi kriterlerinden biraz daha uzaklaştırıyor. Türkiye halklarına nasıl tek adam dayatılıyorsa bundan sonra şekil itibariyle tek tipleşme dayatılıyor. Yargı, yürütme, yasama kurumları nasıl bütünleştirdilerse ve tek elde topladılarsa bundan sonrası çorap söküğü gibi gelir” dedi.
AKP Genel Başkanı ve Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tek tip elbisenin Guantanamo’da yaşam tarzı olduğu şeklindeki açıklamasına değinen Özer, “Kötü örnek, örnek değildir. Guantanamo hapishanesinde ABD’nin yapmış olduğu insanlık dışı işkenceler de var" dedi.
'GERGİNLİK İÇERİDEN DIŞARIYA SIÇRAYACAK'
Amed Barosu Başkanı Ahmet Özmen de şöyle konuştu:
"Duruşmaya tek tip kıyafetle getirilmenin mükellef kılınması insani, vicdani ve haklar açısından kabul edilebilir bir durum değildir. İnsanların ne giyip ne giyemeyecekleri en temel özgürlüklerin başında yer almaktadır. Bu yönüyle yeni yayımlanan KHK’ler içlerinde çok ciddi hak ihlallerini barındırıyor. Bu uygulamadan vazgeçilmesi için Diyarbakır Barosu olarak gerekli çalışmaları yürüteceğiz.
Duruşmaya getiriliş esnasında bunu reddedecek giymeyecek tutsakların varlığını da hepimizin görmesi gerekiyor. Bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Cezaevlerinde bulunanların bu uygulamaya karşı çıkacağını, bu uygulamaya karşı bazı eylem ve etkinlikler geliştireceğini hepimiz biliyoruz. Birçok sorunun, hak ihlalinin yaşandığı cezaevlerini çok daha kötü bir noktaya getirecektir. Bu durum cezaevleriyle sınırlı kalmayacak, dışarıya sıçrayarak toplumda var olan gerginliği, kutuplaşmayı daha da körükleyeceğini görmemiz gerekiyor. Hükûmeti bu uygulamadan vazgeçmeye davet ediyorum."