'Canlı bomba' ilan edilen Suruç gazisi: Buradayım, vazgeçmiyorum
Cuştan: Suruç'tan sağ kurtulan diğer arkadaşlarım gibi hedefte olduğumun farkındayım. Yürüttüğüm adalet mücadelemi de engellemek istiyorlar.
Cuştan: Suruç'tan sağ kurtulan diğer arkadaşlarım gibi hedefte olduğumun farkındayım. Yürüttüğüm adalet mücadelemi de engellemek istiyorlar.
Havuz medyasının "canlı bomba" ilan ederek hedef gösterdiği Suruç gazisi Havva Cuştan: Suruç'tan sağ kurtulan diğer arkadaşlarım gibi hedefte olduğumun farkındayım. Yürüttüğüm adalet mücadelemi de engellemek istiyorlar. Ancak buradayım, bir yere gitmiyorum, adalet mücadelemden de vazgeçmiyorum.
Havva Cuştan, devletin Suruç'ta katledemediği gençlerden biri.
Patlamadan yara almadan kurtuldu, patlamanın etkisi ile birkaç ay duyma sorunu yaşadı. Ancak yoldaşlarını, dostlarını, sevdiklerini Suruç'ta bırakmanın yarattığı kapanmayan yara, diğer Suruç gazi ve tanıkları gibi Havva'da da sızlıyor. Bu dinmeyen acıya rağmen "Ayakta kalmam gerekir" diyerek kaldığı yerden ama eksik hayata devam ediyor.
İstanbul Üniversitesi'nde psikoloji bölümünde okuyor. Her gün yarı karakol haline getirilmiş üniversitenin kampüsüne gidip geliyor. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun üyesi ve aynı zamanda Özgür Genç Kadın çalışmalarına katılıyor.
19 Mart günü facebook sayfasına tanımadığı birinden gelen "Sen de mi sivil insanları katledeceksin?" mesajı ile havuz medyası tarafından "canlı bomba" ilan edildiğini öğrendi.
İlk tepkisi "Yok artık" olmuş.
Sonrasını anlatıyor: "Her gün telefonla konuşuyorum. Adresim belli, kimliğim belli. Sosyal medya hesaplarım açık. Artık bir yarı karakol haline gelen İstanbul Üniversitesi'nde okuyorum. Her gün kimlik kontrolü ile üniversiteye girip çıkıyorum. Devletin resmi kurumlarına gidip geliyorum. Herhalde bir 'canlı bomba' olarak aranıyor olsaydım, bulmamaları imkansızdı beni."
Gülümseyerek anlatıyor.
Canlı bomba ilan edilen ETHA muhabiri Emrah Erdoğan ve ESP il yöneticisi Ali Haydar Keleş ile birlikte açıklama yaptıktan sonra suç duyurusunda bulundu.
Kendisine yönelik tepkiler ile ilgili olarak, "O kadar mantıksız ki, yüzlerce insan söz konusu iddiaya inanmadığını bana sosyal medya yolu ile ya da karşılaştığımda söyledi" diyor.
Suç duyurusundan pek bir beklentisi yok: "40 yılda bir belki adalet gelir. Günlerdir 'Biz canlı bomba değiliz. Bakın buradayız' dememize rağmen ne haberin kaynağı olan Habertürk ne de söz konusu yalanları yayınlayarak yaygınlaştıran yerlerin hiçbiri hakkında savcılık soruşturma başlatmış değil."
O BAHÇEDE BULUNAN HERKESİ YOK ETMEK İSTEDİLER
Havva Cuştan, özellikle hedef gösterilmesinde Suruç gazisi olmasının etkili olduğu görüşünde: "Suruç'tan sağ kurtulan diğer arkadaşlarım gibi hedefte olduğumun farkındayım. O gün orada çok şiddetli bir patlama oldu. Belli ki 33 arkadaşımızı değil, o bahçede bulunan herkesi yok etmek istediler. Ardından sağ çıkan herkesi hedef tahtasına oturttular. Ulaş Alankuş 6 aydır cezaevinde. Suruç gazisi Tülin Gür için de polis, "Psikoloji bozuk, canlı bomba olabilir" diye bir not hazırlayıp yargılandığı mahkemeye gönderdi. Ardından Tülin'e hapis cezası verildi. Güneş'in tedavisi bile tamamlanmadan hakkında soruşturma açıldı. Hedefte olduğumuz ortada. Suruç'un ardından polis, özellikle birçok genç kadının ailesi üzerinde baskı kurmaya çalıştı, tehdit etti. Bunlara benim ailem de maruz kaldı."
Suruç bu memlekette kötülükle, karanlıkla derdi olan herkesin hikayesinin bir yerinde duruyor artık. Bazılarının hikayesi de Suruç'ta başladı ya da bitti.
Havva'nın hayatında da artık Suruç'tan öncesi ve sonrası var.
Havva neden Suruç'a gittiğini de anlattı: "Medyada sadece 'iyi çocuklar' olarak servis edildik. Elbette iyi insanlarız ama sadece bu değil. Gidişimizin politik ve ideolojik nedenleri vardı. Rojava'da DAİŞ'e karşı büyük bir direniş vardı. Biz bu direniş karşısında sessiz kalamazdık. Ayrıca daha önce İstanbul'da mücadele eden, tanıdığımız birçok sosyalist genç Kobanê savunmasına da katıldı, bazıları orada ölümsüzleşti. Buna ek olarak Rojava'da bir kadın devrimi gerçekleşti. Ben de genç bir kadın olarak bu devrime, Kobanê'nin inşasına destek olarak katılmak istedim. SDGF olarak da devrimin inşasına bir tuğla koyarken, Batı'dan Doğu'ya bir kardeşlik köprüsü kurmak istedik."
"Böylesine alçak bir saldırı beklemiyorduk" diyor, ardından ekliyor: "En fazla polis saldırısı olur ya da geçmemize izin vermezler diye düşünmüştük."
Çektiği fotoğrafı SGDF ve ÖGK'nın sosyal medya hesaplarından paylaşırken, patlama yaşandı.
O ÇINLAMA SESİNİ HİÇ UNUTMUYORUM
Gerisi hafızada bölük pörçük sesler ve görüntülerden ibaret: "Birden bir ses duydum. İnsanların... O sesi hiç unutamıyorum. O çınlama sesini hiç unutamıyorum. Geçici duyu kaybı yaşamıştım. İnsanların koşuşturduğunu hatırlıyorum. Birinin beni arka bahçeden çıkardığını, 'Patlama' dediğini hatırlıyorum. Ama tam olarak ne olduğunu anlamadım. Bende fiziki olarak duyu kaybı dışında bir şey yoktu. Hastanede vahşetin boyutunu anladım. O an şunu düşündüm: Sağım, iyiyim, yaralı insanlar var. Şu an ağlayıp sızlama vakti değil, yaralılara yardım et, ayakta dur. Bunu dedim kendime. Acımızı bile yaşayamadık.”
Havva, günlük hayatına devam ediyor, okula, derneğe gidip geliyor.
Söz konusu hedef gösterme ile yürüttüğü adalet mücadelesinin yanında günlük rutin hayatının da engellenmek istendiğinin farkında. Bu nedenle, "Eve kapanmadım. Günlük rutin hayatıma devam ediyorum" diyor ve gülerek ekliyor: "Buradayım, bir yere de gitmeye niyetim yok."
Havva Cuştan'ın son sözü de, havuzun haberindeki "Suruç'un hesabını sormak için canlı bomba olacaklar" yalanına ilişkin: "Suruç'ta kaybettiğimiz arkadaşlarımız unutmayacağız ve elbette o katliamın hesabı sorulacak. Bunun için de adalet mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz, yılmayacağız, yorulmayacağız. Buradayız."