Buldan: Krizin sebebi Öcalan’a uygulanan tecrittir

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Mersin 2. Olağanüstü İl Kongresi'ne katılarak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

HDP Mersin 2. Olağanüstü İl Kongresi’nde partililere seslenen HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Türkiye’de yaşanan krizin sebebinin Öcalan’a yönelik tecrit olduğunu belirtti.

‘’Türkiye, tarihinin en derin krizleri ve kaosları ile boğuşan bir ülke haline gelmiştir’’ tespitinde bulunan Buldan, ‘’Gittikçe toplumsal krizin derinleştirilmeye çalışıldığı bir süreçle karşı karşıyayız. 24 Haziran öncesi verilen vaatleri hatırlatmak isteriz. Başta Cumhurbaşkanı’nın seçimlerden sonra bu ülkede huzurun, refahın, barışın ve demokrasinin temellerinin atılacağı yönündeki vaatlerini yakından takip ettik, ancak seçimlerden sonra bile Türkiye’nin geldiği durum, başta Suriye politikaları olmak üzere, yaşananlar Türkiye toplumunu istemediği bir duruma sürüklemiştir. Savaşlar birbirini tetikleyen ekonomik krizlere neden olmuştur. Kendi toplumu ile barışı örgütleyemeyen bir iktidarın, Suriye’de Avrupa ülkeleri ile barışı tesis etmesi mümkün değildir’’ dedi.

AKP YÖNETEMİYOR

Türkiye’deki ekonomik, toplumsal ve siyasal krizin derinleştiğini belirten Buldan, ‘’Kriz AKP hükümetinin bu ülkeyi yönetemediğinin göstergesidir. Bu ülkede bir kriz var, bu krizi yok sayanlar bu ülkeye Saray’dan bakıyorlar. “Kriz mriz yok” diyenler bu ülkeye Saray’ın penceresinden bakanlardır’’ dedi.

KRİZİN SEBEBİ ÖCALAN’A YÖNELİK TECRİTTİR

Yaşanan krizin sebebini İmralı’da Öcalan’a uygulanan tecrit olduğunu vurgulayan Buldan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘’Bu krizin sebebi İmralı Cezaevi’nde uygulanan Sayın Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecrittir. Yaklaşık 20 yıldır uygulanan bir tecritten söz ediyoruz. 2011-2015 yılları arasındaki çözüm ve müzakere sürecinde Öcalan’la görüşmeler yapıldığı süreçte bu ülkede huzur ve umudun olduğu bir sürece tanıklık ettik.

Biz biliyoruz ki Sayın Öcalan’ın başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu’daki tüm sorunlara cevap bulan söylemleri ile Türkiye siyasetini, Ortadoğu siyasetini belirleyen bir manifestosu olduğu için bu süreçten korktular. Çözüm sürecinde bu ülkeye cenazelerin gelmemesi, ne bir askerin, ne polisin, ne gerillanın ve sivil insanın yaşamını yitirmediği sürece tanıklık ettik. Bu ülkeyi yönetenler barışı değil çatışmalı ortamı tercih ettiler. İnsanların yaşamını yitirdiği bir ülkede koltuk sevdasının bir anlamı yok. Hiçbir koltuk bir insanın yaşamından değerli değildir. Biz her şeye rağmen bu ülkenin barışa ve demokrasiye olan ihtiyacından kaynaklı her türlü faşizan ortamda bile barışı ve özgürlüğü dillendirmeye devam edeceğiz.

AKP’NİN 400 VEKİL RÜYASI KABUSA DÖNDÜ

Bizler 24 Haziran’da AKP’yi iktidardan düşüremedik ama onun hayallerini yıkmış olduk. 400 milletvekili ile Parlamento’ya girmek isteyen AKP’nin rüyasını kabusa çevirdik. Bugün MHP ile koalisyon yapma zorunluluğu olan bir parti haline geldiler. Ama bununla sınırlı kalmayacak. Yerel seçimler önemli bir fırsat olarak karşımızda duruyor. Mersin pilot bir bölgedir. Burada yapılacak olan ittifaklar, güç birlikleri, AKP-MHP koalisyonunu geriletme çabaları tüm Türkiye’ye örnek olacaktır.

YEREL SEÇİMLER

Türkiye’nin her yerinde, doğusunda batısında HDP olarak başta muhtarlıklar olmak üzere, ilçe, il belediye başkanlarımızı halkımızın tercihleri doğrultusunda belirlemeyi hedef olarak koyduk. Kürdistan’da Erdoğan’ın kayyumlarını kıraathanelere göndermek boynumuzun borcudur. O kayyumlar ki Kürt halkının bütün değerlerine hakaret eden, dilini yok sayan zihniyeti, bizler ayaklarımızın altına almaya hazırlanıyoruz. Burada sadece Akdeniz Belediyesi’ne değil, Akdeniz Belediyesi gasp edilmiş olabilir, Fazıl Türk arkadaşımız rehin alınmış olabilir, ama biz Mersin’de sadece Akdeniz Belediyesi’ne değil Büyükşehir Belediyesi’ne de talibiz. Mersin’deki tüm sivil toplum örgütlerine, demokratik güçlere AKP-MHP dışındaki tüm partilere çağrı yapmak istiyoruz, bu bir fırsattır. Kendi adayımızın, barışı, demokrasiyi, özgürlükleri ve yerinden yönetimi esas alan arkadaşlarımızın arkasında hep birlikte durmak, yan yana yürümek hepimizin boyun borcudur. Bu tarihsel fırsatı kaçırmayacağız. Biz şu lafı asla unutmuyoruz. Seyid Rıza darağacına giderken “sizin hilelerinizle baş edemedik bu bize dert oldu, biz de sizin önünüzde diz çökmedik bu da size dert olsun”.

PARLAMENTO EKSİK AÇILACAK

Yarın TBMM açılacak. Yeni yasama yılı Türkiye’deki siyasi gündemi belirlemek için önemli bir süreç olarak karşımızda bekliyor. Parlamento bir eksikle açılacak. Leyla Güven hala Cezaevi’nde. Enis Berberoğlu kararı elbette olumlu ve geç kalınmış bir karar. Ancak bu çifte standardı kabul etmiyoruz. Açılacak olan Parlamento’nun eksik bir Parlamento olmasını istemiyoruz. Leyla Güven’in bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerektiğini ifade ediyoruz.

‘AF’ TARTIŞMALARI

Af yasası Türkiye toplumunun gündemindedir. Ancak AKP hükümetine şunu söylüyoruz; gelin aftan önce adaleti ve hukuku tartışalım. Bir ülkede adalet yoksa, demokrasi yoksa, çıkaracağınız hiçbir kanun toplumsal barışa hizmet sağlamayacaktır. Cezaevinde rehin tutulan milletvekili arkadaşlarımızı, belediye eşbaşkanlarını, siyasi tutsakları hangi kapsamda değerlendireceksiniz? Sadece siyaset yapan, halkının yanında olan siyasetçileri rehin tutuyorsunuz. Ancak halkımıza söz veriyoruz, mücadelemizle cezaevindeki arkadaşlarımızı biz çıkaracağız, Demirtaş’ı da Yüksekdağ’ı da Leyla Güven’i de tüm arkadaşlarımızı da mücadelemizle çıkaracağız.

HDP umut olmaya devam edecek. Barışı ve demokrasiyi savunmaya devam edecek. HDP ayakta olduğu sürece bu ülkede özgürlüklerden, barıştan, demokrasiden asla taviz vermeyen bir parti olacak. Kimse kaygı duymasın, bizler vereceğimiz mücadele ile, başta İmralı tecridi olmak üzere Türkiye’deki tüm sorunları önümüze almanın sözünü veriyoruz.’’