Bülbül: Hacıbektaş Dergahı’nı tanımayanı ben de tanımam

Bülbül: Hacıbektaş Dergahı’nı tanımayanı ben de tanımam

Pir Sultan Abdal Kültür Derneði (PSAKD) Genel Başkanı Kemal Bülbül, Meclis Başkanlıðı’nın Alevilik için “Ýslam’ın bir alt yorumu” deðerlendirmesi ile cemevinin ibadethane olarak görülmemesine sert tepki göstererek, “Meclis Başkanı tarafsız deðildir. Bununla yetinmeyerek Alevilere hakaret ediyor. Bizi tanımayanı bende tanımam. Makamı ne olursa olsun, hangi seçimle gelmişse gelsin. Hacıbektaş Dergahı’nı tanımayanı ben de tanımam. Sıfatı ne olursa olsun” dedi.

Sivas katliamı davasında “Zaman aşımı” kararının verilmesi ve Başbakan Recep Tayyip Erdoðan’ın bunu “hayırlı” olarak görmesi ile birlikte Alevi yurttaşlara yönelik başlayan saldırılar sürerken, Aleviliðe yönelik kurumların saldırısı da hız kesmedi. Bunların son olanı ise Meclis Başkanlıðı’nın Aleviliðe ilişkin yaptıðı deðerlendirmeler oldu. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün, Meclis'te cemevi açılması talebinin reddedilmesi üzerine Ankara 6. Ýdare Mahkemesi'ne açtıðı davaya savunma gönderen TBMM Başkanlıðı, Alevilik için “Ýslam'ın bir alt yorumu” demesi ile cemevlerinin ibadethane sayılamayacaðını savunmasına Alevilerden büyük tepki geldi. PSAKD Genel Başkanı Kemal Bülbül, Meclis’in savunmasını ve Sürgü davasında yaşananları ANF’ye deðerlendirdi.

IRKÇI KESÝMLER BAŞBAKAN’IN SÖYLEMLERÝNÝ TALÝMAT ALGILIYOR

Bülbül , devletin Türk-Ýslam geleneði olduðunu AKP’nin ise bunun ırkçı bir temsilcisi olduðunu belirterek, bunun kuşkuya yer kalmayacak şekilde ispatlandıðını söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoðan’ın son dönemde Alevilere yönelik nefret ve şiddet dilini sıklıkla kullandıðını söyleyen Bülbül, “Bunlardan birkaç örnek verecek olursak. Cemevlerine ilişkin ‘ucube’ dedi. 2 Temmuz katliamı davasına zaman aşımının ardından ‘Bu karar Türkiye’ye hayırlı uðurlu olsun’ demesi. Suriye’yi bahane ederek Alevilere yönelik söylemleri toplumun bazı kesimlerinde emir olarak algılanıyor. Erdoðan’In işaret ettiði şeyler Alevi toplumuna saldırı olarak dönüyor. Yani ırkçı kesim Başbakan’ın söylemlerini talimat olarak algılıyor. Bundan yola çıkarak Sürgü’de Erzincan’da saldırılar yapıyor. Bunlar kapı işareti ile başlandı. Burada, ‘Sizin nerede olduðunuzu biliyoruz istediðimiz zaman geliriz’ mesajı verilmek isteniyor. Tabi hükümet bunu savsaklayarak ‘çocuklar yapmıştır’ dedi. Bizde dedik çocukta olsa bulun ama bir gelişme olmadı” dedi.

ROBOSKݒDE YAPILANIN SÝVAS’TA YAPILANDAN FARKI YOK

Bülbül, Türkiye’de toplumsal sorunların birbiri ile ilişkisinin olduðuna işaret ederek, “Mesela Alevi sorunun çekince arkasında Kürt sorunu onu çekince yoksulluk sorunu onun arkasından ise işsizlik sorunu gelir. Sorunlar birbirlerine zincir gibi baðlıdır. Dolayısıyla çözüm öneriniz de bu temelde olmalı. Yani Alevi sorununun çözümü bir anlamda Kürt sorunun çözümüne de zemin hazırlar. Roboski’de yapılan katliam ile Sivas’ta yapılan katliamın farkı yok” diye konuştu. Alevilere yönelik saldırılarda bunu önlemesi gereken polisin engellemek yerine teşvik ettiðine işaret eden Bülbül, “Alevi toplumunun yapması gereken var bunlardan birisi Alevi oldukları için saldırıya uðradıkları diðeri kimliklerine yönelik saldırının Cumhuriyet tarihi boyunca olduðunun farkına varması ve buna göre örgütlenmesidir” dedi.

SANIKLAR ÝTÝRAF EDÝYOR TUTANAK SÝLÝNÝYOR!

Sürgü’de yapılan duruşmaya deðinen Bülbül, duruşma anını şöyle anlattı: “Duruşmaya 150 sanık katıldı. Sanıklar, ‘Sürgü bir Müslüman yeridir elbette davul çalacaðız buna tahammül etmeyen defolup gidecektir’ diyor. Yani itiraf ediyor ama mahkeme tutanaðına bunlar geçirilmiyor. Orada saldırıya uðrayan aileden Servet Erli söz alarak, ‘Niye tutanak altına almıyorsunuz’ dedi. Akabinde tutanak altına alınan bölüm birden bire siliniyor. Bundan sonra bilişim uzmanı polis çaðrılıyor o da bulamıyor. Mahkeme ardından bilgisayar kasasının TÜBÝTAK’a gönderilmesine karar veriyor.”

TUTANAK BÝLEREK YOK EDÝLMÝŞTÝR

Yaşananlara bakıldıðı zaman kesinlikle tutanaðın bilerek yok edildiðinin altını çizen Bülbül, tutanaða bir daha ulaşılacaðını da sanmadıklarını kaydetti. Bülbül, “Çünkü mahkeme o itirafların tutanaða geçmesini istemiyordu. Onlardan yana tavır sergiliyordu. Davulcu hikayeden gözaltına alındı sonra bırakıldı. Bu sadece mahkemelik deðil. Türkiye’de bir bütün olarak kurumla Alevilere yönelik ortak bir tutum geliştiriyorlar” ifadesini kullandı. Meclis Başkanlıðı’nın CHP’li milletvekilinin başvurusu üzerine cevap verdiðini ve bu cevabı Diyanet Ýşleri Başkanlıðı’nın fetvasına göre verdiðini söyleyen Bülbül, “TBMM Başkanı, Diyanet Ýşleri Başkanlıðı’nın memuru deðildir. Siz herkesi temsil etmek zorundasınız. Demek ki Alevileri temsil etmiyorsunuz” dedi.

OSMANLI’NIN GÜNCELLEŞTÝRÝLMÝŞ OYUNU

Meclis tarafından sunulan belgede Hacıbektaş Dergahı’nın cami olarak gösterilmesini sert bir dille eleştiren Bülbül, “Bu Osmanlı’nın güncelleştirilmiş oyunudur. Osmanlı’nın oyunları da kendisi de bitti ama oyunları torunlarına kaldı. 2. Mahmut tahta geçine Hacıbektaş Dergahı talan ediliyor ve birçok kişi katlediliyor. 1834 yılında bunun içine dergah ile aynı mimariye sahip camiyi yapıyorlar. Yani cami yapıldıðında dergah ordadır. Halbuki o camii dergahtan yüzyıllar sonra yapılmıştır. Meclis şimdi bunun saptırmasını yapıyor. Oysa orası deyim yerindeyse Alevi üniversitesidir. Peki niye bunu yapıyorlar. Aleviliði inkar etmek Türk-Ýslamcılıðı sürdürüp tek kimlik yaratmaktır” diye konuştu.

BENÝ TANIMAYANI BENDE TANIMAM

Meclis başkanının tarafsızlıðı kalmadıðını, Başbakan’dan daha çok politika yaptıðını söyleyen Bülbül şunları kaydetti: “Bununla yetinmeyerek Alevilere hakaret ediyor. Bizi tanımayanı ben tanımam. Makamı ne olursa olsun, hangi seçimle gelmişse gelsin. Hacıbektaş Dergahı’nı tanımayanı ben tanımam. Sıfatı ne olursa olsun. Alevilere yönelik zihniyetin bütün kademelerde aynı olduðunu Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Sivas katliamına ilişkin Devlet Denetleme Kurulu’nu (DDK) görevlendirmesinde de bunun görülebileceðini söyleyerek, “Sivas’ta 114 STK olduðunu iddia eden kesim üzerine bunlardan birisi de belediye başkanıdır bunu gerçekleştiriyor. Ben Cumhurbaşkanı’na 2 sayfa mektup yazdım henüz yanıt gelmedi. Madımak’ta yakılanların aileleri başvurdu. Birincisine yanıt vermediler. Ýkinci başvuruya ise ‘Sivas Valiliði’ne söyledik onlarla görüşün’ yanıtını verdiler. Birinci maðdurlarla görüşmüyorlar yeniden araştırın diyenlerle görüşüyorlar. Bunu neden yapıyorlar. Bu katliamı yapanların ayrıcalık kazanması ve hedefin şaşırtılması için yapıyorlar. Katliama, ‘hadise’ dersen bu anlam çıkar.”

KÜRTLERE YÖNELÝK ÝNSAN AVI YAPILIYOR

“Ýnsan avı şekline dönüşen toplu tutuklamalar zaten yargının ne olduðunu gösteriyor” diyen Bülbül, Kürtlere yönelik insan avı yapıldıðını söyledi. Bülbül, “Bu insan hakkının ayaklar altına alınmasıdır. Buna karşı daha çok tartışmak ve daha çok eylem yapmak gerekiyor. Çünkü Kürt sorunun çözümü de aynı zamanda Alevi sorununun çözüm zemininin olması demektir. Yargının Alevi’ye bakışı ile Kürt’e bakışı arasında fark yoktur” dedi.

ALEVÝLERE ÇAÐRI

Bülbül, tüm bu yaşananlardan Alevilerin çıkaracaðı sonuçlar olduðunu belirterek Alevilere şu çaðrıyı yaptı: “Aleviler önce Alevi olmalıdır. Herkesin siyasal tercihi kendisinin olsun. Buna saygı duyuyorum. Başka partilerden olabilirler. Ancak siyasi tercihi bir kenara bırakıp önce tarihimizle buluşacaðız. Ondan sonra tarihimizle yüzleşeceðiz ardından ise Aleviliði ne kadar bildiðimiz konusunda kendi kendimizle yüzleşeceðiz. Aleviliðin politik bir tutumdan önce inançsal bir tutum olduðu ve bunda egemen devlet karşılıðı, ulus devlet karşılıðı olduðunu bilmemiz lazım. Alevilik Aleviliktir. Alevilik, Ýslam’In veya başka bir şeyin alt kümesi deðildir. Hiç saptırmadan kişilikli durarak mücadele etmemiz gerekiyor. Bu tutum sergilendiðinde ortaya renkler çıkacak. ‘Ýslam’ın özü biziz’ gibi saptırmaların Alevilikle uzaktan yakında ilgisi yoktur. Biz Aleviyiz demek hiçbir dine hakaret deðildir.”