Büyük mücadele ve zafer yılı

Miladi 2018 yılına girdik. Yeni yılın tüm halklar için, kadınlar ve gençler için daha güçlü bir mücadele ve başarı yılı olmasını diliyoruz.

Özellikle Kürt halkının dört parçada ve yurtdışında daha güçlü bir mücadele yürüteceğine ve daha büyük zaferler kazanacağına inanıyoruz. Bu temelde kahraman şehitlerimizi saygıyla anıyor, özgürlük ve demokrasi mücadelesi yürüten herkesin yeni yılını kutluyoruz.

Perşembenin gelişi çarşambadan belli olur diye bir söz vardır. Miladi 2018 yılının gelişi de 2017 yılından belli olmaktadır. 2017 yılının ise Ortadoğu’da ve Kürdistan’da büyük bir savaş ve kazanım yılı olduğu açıktır. 2017 yılının yeni yıla büyük kazanımlarla birlikte her alanda çelişki ve çatışma devrettiği ortadadır. Dolayısıyla 2018 yılının da Ortadoğu’da ve Kürdistan’da daha büyük bir savaş ve zafer yılı olacağı kesindir. 2017 yılı DAİŞ faşizminin yenilgi ve etkisiz kılınma yılı oldu, biz inanıyoruz ki 2018 yılı da AKP-MHP faşizminin yenilgi ve etkisizleşme yılı olacaktır.

2017 yılının sonu itibariyle yoğun bir yıl değerlendirmesi yapılmakta ve yeni yıl için umutlu mesajlar verilmeye çalışılmaktadır. Her ne kadar iyi dilekler ifade edilmeye ve umutlu mesajlar verilmeye çalışılsa da, genelde üsluba karamsarlığın hakim olduğu açıktır. Halbuki biz öyle değiliz. 2017 yılı mücadelesinin özgürlük ve demokrasi açısından büyük kazanımlar yaratmış olduğuna inanıyoruz ve 2018 yılının da bu temelde gelişerek özgürlük ve demokrasi kazanımlarını çok daha büyük ve güçlü hale getirmesini umut ediyoruz.

Her şeyden önce, 2017 yılının finali Güney Kürdistan’daki halk kalkışı ve İran’daki halk hareketliliği temelinde yaşanıyor ki, başlı başına bu iki olay bile 2018 yılında bölge ve Kürdistan’daki mücadelenin ne kadar yaygın olacağını ve hangi sonuçları ortaya çıkartacağını görebilmemiz için yetiyor. Şimdiye kadar KDP ve YNK yönetimine karşı Başur halkının demokratik mücadeleye yönelemeyeceğine inanılırdı. Oysa son Soran alanı ayaklanmaları tüm bu kanıları kırarak bütün ezberleri bozdu. Yine İran’daki İslami rejime karşı halkın kalkışının olamayacağı sanılırdı ki, yılın son günlerinde yaşananlar da tüm bu sanıları yerle bir etti. Böylece 2018 yılında Irak ile İran’ın ve bu temelde Kürdistan’ın Başur ve Rojhilat parçalarının da ciddi bir çatışmaya sahne olacağı açığa çıktı.

Hiç kuşkusuz 2017 yılının en büyük ve önemli olayı Rakka’da DAİŞ faşizminin yenilmesi ve siyaset sahnesinde etkisiz hale getirilmesi oldu. Bu bakımdan yılın en büyük savaşı Minbic, Tabqa ve Reqa’da verildi ve en büyük zaferleri de bu alanlarda DAİŞ faşizmine karşı Demokratik Suriye Güçleri tarafından kazanıldı. Hatta söz konusu savaş ve zafer çeyrek asırlık Üçüncü Dünya Savaşının bile en büyük ve önemli olayı oldu. Fakat ne yazık ki, Ortadoğu’daki tüm siyasi ve askeri dengeleri kökünden sarsan ve daha şimdiden bölgede birçok yeni olayın gelişmesine yol açan bu büyük zaferin tarihsel değerini yaratıcıları bile yeterince anlayamadı.

Çok açık ki, Irak’tan Yemen’e, Filistin’den Lübnan’a Ortadoğu bölgesinde son aylarda yaşanan tüm siyasal-askeri olayların arkasında DAİŞ faşizminin Reqa’da yenilmiş olması vardır. Güney Kürdistan ve İran’da yaşanan olayların da bununla bağlantılı olduğu açıktır. Fakat bu sonuçtan en çok etkilenen gücün AKP-MHP faşizmi olduğu ise tartışmasızdır. Öyle ki, DAİŞ faşizminin yenilgisi, AKP-MHP faşizminin bir ayağının kesilmesi olmuştur. Dolayısıyla 2017 yılında en çok gerileyen güçlerin başında AKP-MHP faşizmi gelmiştir. 2017 yılının Kuzey Kürdistan ve Türkiye açısından son otuz yılın en çatışmalı yılı olduğu ortadadır. Öyle ki, AKP-MHP faşizmi ile PKK arasındaki çatışma doruk düzeyinde yaşanmıştır. Yine Türkiye genelinde faşizm ile halklar arasındaki çelişki ve çatışma ileri düzeye ulaşmıştır. Söz konusu mücadeleye HBDH çerçevesinde Türkiye devrimci-demokratik örgütleri de katılmıştır ki, böylece faşist güçler ile antifaşist güçler arasındaki savaş tüm Türkiye’ye yayılmıştır.

2017 yılında Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de yaşanan savaşın devrimci-demokratik mücadele açısından büyük sonuçlar yaratmış olduğu ortadadır. En başta 16 Nisan referandumunda AKP-MHP faşizmi 7 Haziran 2015 seçimi ardından ikinci büyük sandık yenilgisini almıştır. Hile ve dalavere ile Tayyip Erdoğan Yönetimi referandumu kazandığını iddia etse de, gerçek sonuç budur. Bu nedenledir ki, Referandum ardından Tayyip Erdoğan erken seçimi gündemleştirememiştir. Eğer referandumu kazansa ve oy oranını artırsaydı, referandum ardından hemen erken genel seçime gidecek ve iktidarını sağlamlaştırmaya çalışacaktı. Ama AKP ile MHP’nin oy toplamı yüzde kırkın altına düşmüş olduğu için Tayyip Erdoğan Yönetimi bunu yapamadı.

AKP-MHP faşizminin 2017 yılında PKK gerillası karşısında da çok ciddi bir yenilgi yaşamış olduğu açıktır. Nitekim Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu gibi faşist rejimin en azgın temsilcilerinin 2017 yılına girerken PKK’ye nasıl ömürler biçtikleri ve yıl boyunca ezebilmek için gerillaya her türlü tekniği ve vahşi yöntemi kullanarak nasıl azgınca saldırdığı hatırlardadır. Nisan başında PKK’nin adının bile unutulacağını iddia etmekten, bir PKK gerillasını imha edebilmek için onlarca uçağı sevk etmeye kadar her şey yapılmıştır. Fakat sonuçlar ortadadır. Yeni bir yıla girerken PKK’nin en güçlü ve hazırlıklı olduğu bizzat Merkez Komitesi tarafından kamuoyuna açıklanmıştır. Gerillanın ezilmesini bir yana bırakalım, kahramanlık çizgisinde yürütülen gerilla direnişinin AKP-MHP faşizmini yenilginin eşiğine getirdiği açıktır. Nitekim “Ben bu sözleri söylemedim” diyerek bizzat Süleyman Soylu tükürdüğünü yalamak zorunda kalmıştır. Bunlara faşizminin bir parçası olan DAİŞ faşizminin yenilgisi ve psikolojik özel savaşın boşa çıkartılması da eklenirse, 2017 yılının AKP-MHP faşizmi için tam yenilgi ve gerileme yılı olduğu açığa çıkar. Buna karşılık Kürdistan Özgürlük Mücadelesi ve antifaşist direniş daha yeni kalıcı büyük başarılar kazanacak düzeye ulaşmıştır. Bu da 2018 yılında antifaşist demokratik direnişin daha çok büyüyeceği ve kalıcı zaferler kazanacağı anlamına gelmektedir.

24 Temmuz 2015 topyekûn faşist-soykırımcı saldırganlığına karşı ilk yıl ancak direniş konumuna geçilebilmiştir. Bu konuda Cizre ve Sur öncülüğündeki demokratik öz yönetim direnişleri tarihi bir rol oynamıştır. İkinci yılda Cizre ve Sur katliamlarının intikamını alan büyük bir gerilla direnişi verilmiştir. Geçtiğimiz üçüncü yılda ise, bir yandan faşizmi darbeleyen, saldırılarını kıran ve onu gerileme sürecine sokan büyük bir direniş içinde olunurken, diğer yandan da AKP-MHP faşizmini tümden yıkıma uğratmanın tarzı ve taktiği üzerinde yoğunlaşılmış ve önemli sonuçlar ortaya çıkartılmıştır.

Şimdi 2018 yılında faşizme karşı demokrasi mücadelesi artık geçen yıllarda olduğu gibi yürütülmeyecektir. Artık faşizmin saldırdığı, buna karşı devrimci-demokratik güçlerin direniş içinde olduğu süreç geride kalmıştır. Şimdi taktik saldırı yürüten devrimci-demokratik güçler olacak, faşizm ise savunma içinde kendini korumaya ve ayakta kalmaya çalışacaktır. Tabi bunda da başarılı olamayacaktır. Kürdistan ve Türkiye’de birleşik devrim güçleri taktik saldırıları geliştirdikçe, antifaşist mücadele devrimci hamleler biçiminde geliştikçe AKP-MHP faşizmi parça parça kırılacak ve ağır bir yenilgi ve yıkım yaşayacaktır.

Bu açıdan artık faşizme karşı mücadelenin niteliği değişmiştir. AKP-MHP faşizmi artık parça parça da olsa yenilgi ve yıkım süreci içine girmiştir. Buna karşılık antifaşist demokratik cephenin daha geniş örüleceği ve daha etkin savaşacağı yeni bir süreç başlamıştır. Çok açık ki, 2018 yılı AKP-MHP faşizmi ile antifaşist güçlerin tarihi bir hesaplaşma yılı olacaktır. Bu temelde faşizm yıkılacak ve halklarımız zafer kazanacaktır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika