MAKALE

"Bu seçimde HDP’yi metropoller başarılı kılar"

Şu bir gerçektir; HDP'nin barajı aşması açısından Türkiye metropollerinden alınacak oylar belirleyicidir. Nitekim 7 Haziran seçimlerinde barajın aşılması böyle sağlanmıştır. 1 Kasım seçimlerinde de metropollerde alınan oylar barajı aştırmıştır.

24 Haziran seçimlerine 40 gün kadar bir zaman kaldı. AKP-MHP faşist iktidarı ve Tayyip Erdoğan bu seçimlerde kendilerine meşruiyet arasalar da mevcut durumda bu seçimi kazanmaları kolay görünmüyor. Tabi ki bazı provokasyonlar ve seçimleri kaybetmeyi engelleyecek kirli hamleler yapmazlarsa. Her an seçim sürecini etkileyecek bazı olaylarla karşılaşmak mümkündür.

AKP-MHP faşizmi adil, eşit bir seçim olmaması için her yolu deneyecektir. Zaten 6 binden fazla HDP’linin zindanlara atıldığı bir yerde adil, eşit ve demokratik seçimden söz edilemez. Bu seçim ‘taşları bağlayıp köpekleri salı verme’ gibi bir ortamda yapılmaktadır. Ancak devrimciler, demokrasi güçleri en zor koşullarda mücadele yürüttükleri gibi bu seçim sürecini de böyle ele almalılar. Bu süreci de zorlu demokrasi mücadelesinin bir parçası olarak görmelidirler. Bu seçimden bir şey çıkmaz, bu nedenle sandığa gitmeyelim, yaklaşımı yanlıştır. Bu, tersinden seçimlerle her şeyin halledildiği gibi yanlış yaklaşımların başka bir biçimi olmaktadır. Olguya bir demokrasi mücadelesi gibi bakmamaktır. Kuşkusuz bu seçimler çok şey değiştirmeyebilir ancak iyi bir seçim çalışması ve alınacak olumlu sonuçlar gerçekleşebilecek değişimler ve olumlu gelişmeler açısından önemli bir katkı olur. Bu seçimlere ilgisiz yaklaşım mücadeleden kaçış ve mücadeleye girmeyen bir yaklaşım olarak görülmelidir. 

Bu seçim ortamında demokrasi güçlerinin HDP etrafında bir ittifak oluşturmaları önemlidir. Fiili bir mücadele ittifakı oluşmuştur. Bu bir seçim ittifakı değil mücadele ittifakıdır. Bunu demokrasi mücadelesi açısından önemsemek önemlidir. Sosyalist güçler başta olmak üzere demokrasi güçlerinin HDP etrafında seçim sürecine katılmaları seçim sonuçlarını olumlu etkileyecektir. Özellikle de Türkiye metropollerindeki seçim sonuçlarını etkileyecektir. Eğer Kürtlerin oylarına demokrasi güçlerinin, ezilen diğer etnik ve inanç toplulukların oyları da eklenirse sadece baraj aşılmaz, milletvekili sayısı da fazlasıyla arttırılır.

Şu bir gerçektir; HDP'nin barajı aşması açısından Türkiye metropollerinden alınacak oylar belirleyicidir. Nitekim 7 Haziran seçimlerinde barajın aşılması böyle sağlanmıştır. 1 Kasım seçimlerinde de metropollerde alınan oylar barajı aştırmıştır. Alınan oyların oranı bunu göstermektedir. Kuşkusuz Kürdistan'daki oylar önemlidir. Çünkü Kürt oylarının önemli bir bölümü HDP'ye gidiyor. Amed ölçü alınırsa yüzde 75’ler civarında oy alınmıştır. 10 kadar ilçede yüzde 90 civarında oy alınmıştır. Bu açıdan Kürdistan özgürlük ve demokrasi mücadelesinin de, HDP'nin de dayandığı temel coğrafyadır. Ancak Kürtlerin önemli bir nüfusunun Türkiye metropollerine göçertildiği ve demokrasi güçlerinin büyük bölümünün bu metropollerde yoğunlaştığı düşünülürse bu alanlar hem özgürlük mücadelesi açısından hem de legal demokratik mücadele açısından önemli alanlar olduğu açıktır. Bu açıdan seçim sürecinde metropoller önem kazanmaktadır. 

Metropollerde sadece Kürtlerin ve HDP’lilerin oylarını almak yetmez. HDP tabanı ve bileşenleri dışındaki demokrasi güçlerinin ve toplumsal kesimlerin oylarını alabilecek bir yaklaşım önemlidir. Eğer Kürt sorununun çözümü açısından Türkiye'nin demokratikleşmesi önemliyse o zaman metropollerde Kürtlerin ve HDP’lilerin dışındaki demokrasi güçlerinin oyunu alabilecek bir söylem ve çalışmayı önemsemek gerekir. Sadece Kürtlerin ve HDP bileşenlerinin oyunu almayı esas alan yaklaşım yanlış olur. Bu açıdan metropollerde yoğunlaşan Alevilerin ve AKP'den kopan mütedeyyin kesimlerin oylarını en yüksek düzeyde alınmasını hedeflemek gerekir. Bu çevrelerin de sorunları ve özlemleri ancak demokratik bir ülkede gerçekleşebilir.

 Sosyalist güçler ve demokrasi güçleri de onlarca yıldır mücadeleyle yaratılan demokrasi birikiminin de ancak HDP'nin güçlü bir demokratik mücadele gücü haline gelmesiyle korunacağının mümkün olacağını görmektedirler. Tüm bu gerçeklikler HDP'nin metropolde büyük bir gelişme sağlayacağını göstermektedir. Aleviler ve demokrasi güçlerinin 2015 7 Haziran seçimlerinden daha fazla HDP'ye yönelecekleri görülmektedir. Bu durum Türkiye'nin temel demokrasi dinamiklerinin HDP etrafında toplanacağını göstermektedir. Özcesi metropollerde Kürtlerin oylarına diğer demokrasi güçlerinin oyları katılırsa bu başarıyı getirir. Bu açıdan aday gösterme konusunda da bu hedeflerin gözetilmesi olumlu sonuçlar yaratır. 

Kürdistan'da da ortak hareket etme kararı alan partilerin HDP ile seçim ittifakına girmesi önemlidir. Kuşkusuz farklı siyasi anlayışları olsa da Kürt düşmanı AKP-MHP faşizmi ve tek adam diktatörlüğüne dayalı sistemden rahatsız olan bu çevrelerin de seçim ittifakına katılmak istemeleri olumlu bir gelişmedir. HDP ile bu siyasi güçler arasında program farkı vardır. Ancak en temel sorun olan Kürt sorunu konusunda demokratik çözüm hedeflemeleri bu güçlerin bir araya gelmeleri ve bir seçim ittifakı yapma zeminini yaratmaktadır. Bu açıdan Kürdistan zemininde bu güçlerle demokratik bir seçim ittifakı yapmak mümkündür. Türkiye metropollerinde demokrasi güçleriyle yaratılan ilişki ve ortaklıklar Kürdistan'da farklı biçimde bu güçlerle yapılabilir. Böylece AKP-MHP faşizminin Kürt düşmanı politikalarına karşı iyi bir tutum ortaya konulmuş olur. Bu seçim ittifakı gelecekte Kürdistan'ı özgürleştirme mücadelesi açısından da ortak mücadele platformlarının yaratılmasına zemin olabilir. Zaten geçen seçimlerde Azadi Hareketi ile seçim ittifakı yapılmış ve siyasi alanda da belli düzeyde bir ortak mücadelede yürütülmüştür.

AKP-MHP faşizmi karşısında Kürtler arası birlik açısından önemli gelişme olan bu adım önemsenmelidir. HDP'nin programı ile bu partilerin siyasi anlayışlarının farklı olması bu seçimde ortaklaşmanın önünde engel değildir. Her güç kendi propagandasını özgürce yapar. Tabi ki karşılıklı birbirlerinin hassasiyetlerine dikkat ederler. Bu güçlerin HDP'nin paradigması ve siyasi anlayışını zorlayacak dayatmalar yapmayacağı gibi HDP'de onların kendi propagandalarını yapmasına kolaylık sağlar. HDP bir Kürt partisi değildir ancak Kürtlerin de partisidir. HDP ile şu aşamada bu partilerle  siyasi ilkeler temelinde bir ittifak yapmanın zamanı yoktur. Kapsamlı tartışmalarla ortak paydalar temelinde siyasi mücadele ortaklıkları da kurulabilir. Kuşkusuz demokrasi ve Kürt sorununun çözümü en temel ortak paydadır. Bu da ilişkileri kurma ve geliştirme açısından önemli bir zemin olarak görülebilir. Özcesi HDP kendi paradigması ve siyasi anlayışıyla çelişmeyecek biçimde bu güçlerle Kürdistan zemininde hem seçim ittifakı yapabilir hem de siyasi ilişki kurabilir. Biz bunun mümkün olacağını düşünüyoruz. Zaten ne kadar adayın gösterileceğini tartışmalarla belirlerler. Karşılıklı anlayışla da bu sorunun çözüleceğine inanıyoruz. Şu aşamada yapılan bir seçim ittifakı olduğundan kalan zamanın bunu gerçekleştirmede yeterli olacağını düşünüyoruz. Bu konuda hem HDP'nin hem bu siyasi güçlerin pozitif yaklaşımları böyle bir seçim ittifakının olabileceğini göstermektedir. 

Bu seçim sürecinde kullanılacak söylem ve dil önemlidir. Muhalif güçler bir birini eleştirebilir. Zaten zihniyet ve siyasi anlayışları nedeniyle HDP ile bu muhalif güçler bir seçim ittifakı kuramamışlardır. Bu da anlaşılır bir durumdur. Türkiye'de Kürtlerden uzak durmak aşılması gereken en kötü siyasi hastalıktır. Bu hastalığa karşı ideolojik ve siyasi mücadele gereklidir. Ancak gelinen aşamada Türkiye'de herkes için zararlı olan bir AKP-MHP faşizmi ve Erdoğan diktatörlüğü vardır. Eğer bu faşist iktidarın önü alınmazsa içerde faşist baskı artacaktır. Savaş politikaları tırmanarak sürecektir. Bu açıdan bu iktidarı durdurmak çok önemlidir. Bu başlı başına bir demokratik duruş ve mücadeledir. Bu açıdan bu seçim sürecinde esas mücadele bu faşist iktidara yönelik olmalıdır. Öncelik budur. Bunun yerine olumsuz her ne olursa olsun diğer muhalif güçleri hedeflemek bir saptırma olur. Her dönemde hedeflenmesi gereken öncelikli kesimler vardır. Bunu karıştırmak ve ortamı muğlaklaştırmak yanlıştır. Demokrasi güçleri de, Kürt demokratik güçleri de buna dikkat etmelidir. 

Kuşkusuz demokrasi güçleri tüm egemen sınıflar ve demokratik olmayan güçler karşı mücadele verirler. Demokrasi güçleri ve Kürt demokratik güçleri CHP’nin, İyi Parti’nin, Saadet Partisi’nin ve Vatan Partisi’nin hangi karakterde olduğunu bilmektedir. Şu anda AKP-MHP’nin kurduğu bir faşist ittifak vardır. Faşizmin olduğu yerde ise esas olarak o anda iktidarda olan ve faşizm uygulayan güçlere yönelinir. Şu anda milliyetçilik, şovenizm ve soykırımcılık din maskesiyle daha tehlikeli bir boyuta taşınmıştır. Tüm farklı etnik ve inanç toplulukları açısından hiçbir dönemde olmadığı kadar bir soykırım tehlikesi bulunmaktadır. Şimdi de bunu AKP-MHP faşist ittifakı temsil etmekte ve yürütmektedir. 

Kaynak: Yeni Özgür Politika