Türkiye hükümetinin muhalif tüm kesimleri terörist ilen ettiğini belirten sivil toplum kuruluşu temsilcileri bölge illerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin inceleme yapabilmesi için Türkiye’ye BM’ye kapılarını açma çağrısında bulundu.

13 Haziran’da başlayan ve 1 Temmuz’a kadar sürecek olan BM 32. İnsan Hakları oturumları İsviçre’nin Cenevre kentinde devam ediyor. Oturumların ikinci gününde BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Zeid Ra’ad Al Hussein’in yaptığı sunumla ilgili ülkelerin savunmaları ve Sivil toplum kuruluşların konuyla ilgili görüşleri ile devam etti. Oturumların ikinci gününde de Türkiye’ye sert eleştiriler yapıldı.

Devletlerin yaptığı sunumların ardından Sivil Toplum Kuruluşları tarafında yapılan sunumlarda Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü konusunda yaşanan hak ihlallerine dikkat çekildi. Yüksek Komiser Al Hussein’in Türkiye ile ilgili kaygı ve taleplerine katıldıklarını ifade eden Uluslararası İnsan Hakları Ligi Fedarasyonu ( International Federation for Human Right Leagues) adına Nicolas Agostini AKP hükümetinin kendinden olmayan tüm muhalifleri, gazetecileri, hukukçuları ve insan hakları savunucularını terörist olarak gördüğünü ve baskı uyguladığını söyledi. Türkiye’nin Güneydoğu’sunda yaşananların kaygı verici boyuta ulaştığını dile getiren Agostini, Türkiye’yi basın ve ifade özgürlüğü olmak üzere temel insan haklarına saygı göstermeye çağırırken, bu konuda Türkiye’ye baskı yapılması gerektiğin söyledi. Agostini Türkiye’nin Kürt sorunu konusunda demokratik çözüm yöntemlerine başvurması gerektiğini sözlerine ekledi.

International Fellowship of Reconcialition sözcüsü Derek Brett de Türkiye’nin Bölge illerinde yaşanan ihlallere ilişkin raporlar hazırlayan İnsan Hakları kuruluşları terörist olarak göstermesine tepki göstererek, Türkiye’nin BM gözlemcilerinin etkili ve yerinde soruşturma yapabilmesi için kapılarını açması çağrısında bulundu.  Türkiye’nin terörizmle savaş adı altında uluslararası hukuku çiğnediğine dikkat çeken Brett, Türkiye’ye uluslararası hukuka uygun davranması çağrısında bulundu.

Oturumlar daha sonra göçmenler ve sağlık haklarının korunması konularıyla devam etti.