Bin 300 kilometreye deðdi

Bin 300 kilometreye deðdi

Vicdani retçi Halil Savda, barış için 50 günde bin 300 kilometre yol yürüdü. 400'ü aşkın kişi O'na yol arkadaşlıðı yaptı. Yol boyunca halkın tepkisiyle karşılaşmadı. Ona göre, Türk halkı da barış istiyor. Savda, 50 günün sonunda barış mesajının yerine ulaştıðını düşünüyor, "Yürüdüðüme deðdi" diyor.

Vicdani retçi Halil Savda, 1 Eylül'de Roboskî'de başlattıðı yürüyüşü Ankara'da tamamladı. 50 gün boyunca bin 300 kilometre yürüyen Savda'ya, tüm yürüyüş boyunca 400'ü aşkın kişi zaman zaman eşlik etti. Savda, 50 gün boyunca, Şırnak, Nusaybin, Kızıltepe, Viranşehir, Urfa, Antep, Adana, Aksaray, Aktaş Köyü'nde birer ya da ikişer günlük molalar verdi.

Bin 300 kilometrenin sonunda Savda'nın duygu ve düşüncesi: Yürüdüðüme deðdi.

VAZGEÇMEYÝ HÝÇ DÜŞÜNMEDÝM

Savda'nın yürüyüş boyunca en zorlandıðı an, Roboskî-Şırnak hattı oldu. 3 günde Roboskî'den Gülyazı'ya yürüyen Savda, o 3 günü şöyle anlattı: "Vücudumun ham olması, uzun yürüyüş deneyimimin olmaması, ayakkabı seçimindeki yanlışlık sonucu, bedenimi fazla yıprattım. Ayaklarım patladı. Çok kötü oldum. O sırada bu yürüyüş bitmez, duygusuna kapıldım. Ancak, vazgeçmeyi hiç düşünmedim. Ankara'ya varacaðımı biliyordum."

Yürüyüşün büyük bir heyecan uyandırdıðını düşünen Savda, kendisine eşlik edenler için şu bilgileri verdi: "Artvin, Rize, Ýstanbul, Denizli, Manisa, Osmaniye, Adana, Şırnak, Cizre, Van, Diyarbakır ve daha birçok yerden insanlar geldi. Kendiliðinden bu yürüyüşe katıldılar. Ayrıca, Ýngiltere, Fransa, Yeni Zelanda'dan da katılımlar oldu. Kürtler, Türkler, Gürcüler, Müslümanlar, Aleviler, sosyalistler, ateistler, anarşistler, savaş karşıtları, kendilerini hiç bir yerde tanımlamayanlar, herkes barış mesajı vermek için geldi. Çoðunun benim gibi ayakları patladı. Yürüyüşe katılmak için film çekimini bırakanlar, tatilini yarıda kesenler, konser organizasyonlarını erteleyenler, zorlukla buldukları işe gitmeyenler oldu."

BARIŞIN DÝLÝNÝ HATIRLATMAK

Türkiye'de barışın tamamen rafa kaldırıldıðı bir dönemde yola çıktıðını belirten Savda, yürüyüş amacını; "Savaşın tarafları sadece savaşı konuşur olmuştu. Ekranlarda ölüm fotoðrafları vardı, tek tek ölenler sayılıyordu. Savaşın dili her yere hakimdi. Barışa ve çözüme dair tartışmalar yerini güvenlik politikalarına bırakmıştı. Kürt tarafı da, silahlı eylemleri tek seçenek olarak sunuyordu. Amacım, böyle bir süreçte barış dilini kamuoyunun gündemine getirmekti" diye hatırlattı.

Yürüyüşün sosyal medya ve muhalif-sol basında geniş olarak yer aldıðını söyleyen Savda, "Mesajımız yerine ulaştı. Tabi ki, hala çatışma ortamı var, asker, gerilla cenazeleri geliyor. Barış sorunu hala önümüzde yakıcı bir şekilde duruyor. Tek başına bir yürüyüşle barışın gelmeyeceði de aşikar. Ancak hem AKP'nin, hem de Kürt tarafının barış konusunda cesaretlenmesi için, kamuoyunun oluşturulması gerekiyor. Halkın bunun için hazırlanması gerekiyor. Yürüyüş bu açıdan önemli bir örnek oldu" dedi.

SAVAŞ KARŞITI HAREKET ÝÇÝN DE MODEL OLABÝLÝR

Savda, yürüyüşün savaş karşıtı hareket açısından da önemli bir model olduðu görüşünde: "Savaş karşıtları, barış savunucuları, uzun yıllardın Pozantı, Osmaniye, Aksaray gibi kentlerde barış sesini yükseltmek bakımından etkinlikler düzenleyemedi. Ancak biz Türkiye'nin her yerinde yürüdük ve barış dedik. Umarım bu deneyim savaş karşıtlarına da örnek olur, geçtiðimiz yerlere bundan sonra daha yoðun bir şekilde gideriz. Uzun yıllardır sürdürülen barış mücadelesinin yeni yöntemlere ihtiyacı var."

TÜRKLER DE BARIŞ ÝSTÝYOR

Vicdani retçi Halil Savda, yürüyüş boyunca karşılaştıkları tepkiler için, "Türkler de barış istiyor" dedi. Halktan hiçbir yerde tepki görmediklerinin altını çizen Savda, "Negatif diyebileceðimiz, taciz olarak algılayabileceðimiz, sadece ve sadece çok münferit bir iki örnek var. O da, 'Kiminle barış?', 'Bölücülerle mi barış' şeklinde sorular oldu. Bir elin parmaklarını bile geçmez" diye konuştu.

Savda, yol güzergahında bulunan ve ülkücülerin aktif olduðu yerlerde de halkın tepkisiyle karşılaşmadıklarını vurgulayarak, şunları söyledi: "Gülek'de MHP yüzde 75-80 oranında oy alıyor. Orada bize yemek ikram ettiler. Bir anne, evinin önünden geçerken, neden yürüdüðümüzü sordu. Biz de barış için yürüdüðümüzü söyledik. Anne, 'Her gün ekranlarda asker ölümlerini izlemekten, ölüm haberlerini izlemekten bıktım. Keşke barış gelse, keşke çocuklarımız ölmese' dedi ve aðladı. Biz de anne ile birlikte aðladık. Çamalan'da bir gece aðırlandık. Oradan iki anne bize 15 kilometre boyunca eşlik etti. Yürüyüş boyunca bizi arayarak, desteklerini sundular. Çamalan Jandarma Karakolu'na davet edildik, birlikte çay içtik. Türkler de barış istiyor. Bu çatışmalı sürecin sona ermesini istiyorlar. Ölü gördüklerinde aðlıyorlar, biz de onlar da aðladık."

HALKIN SAÐDUYUSU BARIŞIN GÜVENCESÝ OLACAK

"Kürtlerin, Türklerin, Arapların, Alevilerin, Sünnilerin, acılı hikayelerine raðmen barış demeleri, halkın saðduyusu, barışın da güvencesi olacaktır" diyen Savda, bu mesajı Ankara'ya taşıdıðı görüşünde. Sorumluluðun Meclis'te olduðunun altını çizen Savda, "Meclis bu işi çözebilir. Artık bu iradeyi göstermelidir" dedi.

AKP'nin Suriye'ye yönelik savaş hazırlıklarına dikkat çeken vicdani retçi Halil Savda, "Umarım, bu yürüyüşümüz Suriye'deki çatışmalı ortamın sona erdirilmesine de hizmet eder" temennisinde bulundu.