Bilgen: OHAL bitmezse Türkiye felakete sürüklenecek  

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, partisinin genel merkezinde yapılan MYK toplantısına verilen arada basın toplantısı düzenleyerek, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Bilgen'in değerlendirmeleri şöyle:

"Trafik kazasında kaybettiğimiz Tekirdağ il eşbaşkanımızın ailesine, sevenlerine sabır diliyoruz. Bugün Metin Göktepe’nin katledilişinin de yıl dönümü. Bugün belki gazeteciler daha farklı baskılara maruz kalıyorlar, işlerini yapmaları tehdit olarak görülüyor. Metin Göktepe Türkiye gazetecilik tarihinde anılmaya değer konumunu hala koruyor.

'BALUKEN ŞAHSINDA İNTİKAM ALMAK İSTEDİLER'

Baluken’in çözüm sürecinde gösterdiği çabalar cezalandırıldı

Bütün bir Meclis Grubu olarak, MYK üyelerimizle birlikte geçtiğimiz hafta duruşması yapılan İdris Baluken’in davasını takip ettik. Hem Baluken hem de Sebahat Tuncel’le ilgili kararlar demokratik siyasetin mahkum edilmesidir. Özelikle Baluken’in çözüm sürecinde gösterdiği çabaların cezalandırılması olarak okuyoruz bu tavrı. Bir intikam tutum olarak değerlendiriyoruz. Kendisine ait olmayan sosyal medya paylaşımları bile dosyasında bulunmaktadır. Tümüyle düşünceler cezalandırılmıştır.

'GARZAN'DA YAŞANAN İNSANLIK DIŞI, UTANÇ VERİCİ'

Bitlis Garzan Mezarlığında gerçekleşen insanlık dışı uygulamayı buradan paylaşmak bile Türkiye açısından utanç verici. Mezarlıkların tehdit unsuru olarak görülmesi, mezarlıkların parçalanması, taşınması ailelerde infiale neden olmuştur. Hala cenazelerine ulaşamayan aileler var. Bu, acılarla oynamak ve mezar taşları üzerinde güç gösterisi yapmaktır.

ELAZIĞ CEZAEVİ

MYK’da cezaevlerindeki uygulamaları da değerlendirdik. Elazığ’a dair bir vurguyu bir daha yapmak istiyoruz: Suruç’ta ölmemeyi başaran, yaralı kurtulan isimlerin de dahil olduğu sürgünler gerçekleşiyor. Elazığ Cezaevi hangi bakanlığa bağlı merak ediyoruz. Adalet Bakanlığı ile görüşmeler yapıyoruz, durumun düzeltileceğine dair paylaşımlar oluyor ama hiçbir iyileşme gerçekleşmiyor. Herhalde oradaki gardiyanlar başka bir hukuka tabiler, başka bir iradenin emrindeler.

'SİVİL ÖLÜM DAYATILIYOR!'

Çok sayıda dava var ama İzmir - Manisa davaları çok ilginç. Manisa’da 2 yıl tutuklu olarak alıkonuldular parti yöneticilerimiz. 2 yıl sonunda ilk kez hakim karşısına çıktılar. Yarısına yakını tahliye oldu. Manisa dahil birçok ilde yargılama denemeyecek uygulamalara tanık oluyoruz. Parti çalışanlarımız, il ilçe yöneticilerimiz, hatta genel merkez çalışanlarımız emniyet güçlerince tehdit ve dayatmayla başka işlere zorlanıyor. “Ya bizimle çalışırsınız ya da yargılanırsınız” tehdidi ile karşı karşıya bırakılıyor. Bu hiçbir hukuk devletinde kabul edilmez. Mahkemelerde, gözaltı merkezlerinde, polis araçlarında sıkça karşılaştığımız bu durum, bu tehdit sivil ölüm yönteminin bir parçası. Bu baskılar insanların yaşadıkları şehirleri terk etmelerine, ailelerin dağılmasına sebep oluyor. Güvenlik görevlilerinin bu usullerle bilgi toplamasına gerek yok. Biz her şeyimizi paylaşan açık bir partiyiz. Buna tenezzül etmelerini yadırgıyoruz.

DİYANET'İN SAPKIN BEYANINA TEPKİ

Diyanet İşleri Başkanlığı ve diğer devlet kurumları arasında bazı kararlar alınıyor ve uygulamalar gerçekleşiyor. Bu karar ve uygulamalar toplumun ciddi bir kesimini rahatsız ediyor. Biz de parti olarak MYK olarak çocuklarımızın inanç dünyaları, değerleri, gelecekleri ile ilgili her türkü tercihi kendilerinin yapmasının bir hak olduğunu düşünüyoruz. Bunun dışında her türlü dayatma laikliğe de aykırıdır, dinin özüyle de çelişkilidir.

'GREV ENGELLENMEMELİ'

2018 yılı çalışma hayatında daha büyük hak ihlallerine sebep olmamalıdır. Metal iş kolunda önümüzdeki günlerde yapılması planlanan grev kritiktir. Bu grev OHAL bahane edilerek engellenmemelidir. Bu, Anayasanın gasbıdır.

'SEÇİM GÜVENLİĞİNİ KORUYACAK MEKANİZMA YOK'

Bizim her toplantımızda ana gündemimiz OHAL. Seçimden önce OHAL’in daha fazla uzamaması gerektiğini de belirtmek istiyoruz. Bizim açımızdan siyasetin en önemli gündemi budur. Ama başka partilerin gündeminde seçim var, 2 yıl sonraki seçimin telaşı var. Elbette ki tercih kendilerine aittir. Kim kiminle ittifak yapmak ister, 2 yıl öncesinden kime açık çek vererek desteklediğini ilan eder kendilerinin kararıdır. Ama biz bunu şaşkınlıkla karşılıyoruz. Sandık güvenliği ile ilgili hiç bir şey söylememeleri, sandığa giren oyla sandıktan çıkan oya dair hiçbir güvence kalmayan bir ortamda bunu dert etmemeleri, OHAL koşullarında seçimi normal görmeleri ve tek dertlerinin ittifak ve seçim barajı olması demokrasi açısından yadırganacak bir durumdur. Türkiye’de örgütlenme özgürlüğü, seçme seçilme hakkı net bir şekilde gasp edilmişken bunları görmeyip küçük hesaplarla, bu kadar erken bu tavırların açıklanmasını şaşkınlıkla karşılıyoruz. Türkiye’de geriye kalan tek hak oy kullanma hakkıdır. Bunu bile koruyacak bir mekanizma yok Türkiye’de.

'ELEŞTİRİLERİ DİKKATE ALIYORUZ'

Kongre hazırlıklarıyla ilgili değerlendirmeler de yapıldı. Bir kongre komisyonumuz var. Komisyonumuz, bölge konferansları organize ediyor. Farklı toplumsal kesimlerin değerlendirmelerini almak amacıyla STK’larla da buluşmalar gerçekleşiyor. Biz HDP’ye yönelik her türlü değerlendirmeyi, eleştiriyi dikkatle ele alıyoruz. Her platformda, ister sosyal medyada ister yaptığımız toplantılarda bize yönelik her eleştiri bizim için motivasyon nedenidir Biz en acımasız eleştirileri kendi kurullarımızda da yapmaktan korkmayan bir partiyiz.

'HDP KOLTUK KAVGALARI YAPMAZ'

Kongre sürecinde uzlaşma sağlanırsa ne ala. Olmadığında demokratik yarış da yapılabilir. HDP her iki süreci de yönetebilecek olgunluğa sahip bir partidir. Ama sanki parti içinde büyük bir çekişme var gibi değerlendirmeler yapmak HDP’ye büyük haksızlıktır. HDP’yi hiç tanımamak, anlamamaktır. HDP’de siyaset yapmak büyük bir bedeli göze almaktır. Kişisel çıkarlarla, koltuk kavgalarıyla HDP’nin işi olmadığını HDP’yi biraz tanıyan, takip eden herkes bilir."

SORULARI YANITLADI

Bilgen, "OHAL’in yeniden uzatılması gündemde, nasıl değerlendirirsiniz" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Türkiye ya OHAL’i bitirecek ya demokrasi iddiasını tümüyle tüketecek. Bundan bir yıl önceki uzatmada usul ve şekil kuralları bile dikkate alınmadı. Yapılmamış bir MGK toplantısı referans olarak gösterildi. OHAL bu şekilde uzatıldı. Bütün bunlar suçtur, sahte evrak niteliğindedir. Devletin Anayasa’da tarif edilmiş kurumlarının bu kadar ciddiyetsiz yaklaşması, o günden bu güne bütün uzatmaları hukuken sakat kılmıştır. Biz OHAL’de daha fazla ısrar edilmemesini, daha fazla suç işlenmemesini, daha fazla insanın özgürlüğüyle ekmeğiyle oynanmamasını istiyoruz. Ama bu tercihi yapanlar artık rejimi bir OHAL rejimi olarak tescilliyorlar. Bu da Türkiye’yi her alanda büyük bir tehditle karşı karşıya bulundurmaya devam ediyor."

"HDP’nin seçim ittifaklarına ilişkin görüşmeleri oluyor mu" sorusuna da Bilgen, "Seçim ittifakları anlamında değil, genel olarak görüşmeler, dayanışma ve birlikte çalışma arayışları yapılıyor. Türkiye’nin bütün sorunları için, farklı çatılar altında da olsalar ortak kaygılar için iletişim kurabilecek çevrelerin bir araya gelmesini önemli buluyoruz. Şüphesiz Türkiye’nin batısında da doğusunda da farklı toplumsal kesimlerle birçok alanda ortak çalışma platformları kurmaya çalışıyoruz" yanıtını verdi.

Bilgen'in "Bahçeli, açıklamasında ittifaklara ilişkin konuşurken CHP - HDP ile ilgili ifadeler de kullandı. Yanıtınız olacak mı" sorusuna yanıtı ise şöyle:

"Kendisi hangi gündemle siyaset yapmak istiyorsa bizi gerekçe göstermeden, bahane etmeden yapabilir. Türk milliyetçileri bu kadar reaksiyoner pozisyon almak zorunda değiller. Kendi sözleri, kendi planları, siyasete yükledikleri anlam neyse bunu yapsınlar. Kim kiminle, hangi çerçevede, hangi eksende bir araya gelecek bıraksın kendileri karar versin. Biz OHAL konusunda tepkisi olan, Türkiye’nin demokrasiden uzaklaşmasının tehlikesini gören bütün toplumsal kesimlerle, muhafazakar, liberal, sol, milliyetçi ayrımı yapmaksızın buluşmanın bir ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Bunu zaten kararlılıkla yapacağız. Kim bundan kaygı duyarsa bu bizim gündemimizde olmayacak.

Ama bizim için şu anda ittifakların seçim planlamalarının önünde bugün verilecek sınav var. Bugün bu baskıya göz yumup yarın sadece ittifak arayışına girerse siyasi partiler siyasete olan güven iyice biter. Şu anda zaten siyaset sorunları çözmekten uzak bir noktada, toplumu geren, kamplaştıran bir işlev görüyor. Bizse tam tersi bir beklentinin altını çizmek istiyoruz. Şu an toplumun çok ciddi bir kesimi OHAL mağdurudur ve OHAL’in bitmesi için bütün siyasi partiler üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Yoksa Türkiye çok daha büyük bir felakete sürüklendikten sonra hangi partinin hangi yöntemlerle parlamentoya girdiğinin, cumhurbaşkanı destek ilanlarıyla hangi pozisyonları kaptığının hiçbir önemi kalmayacak."