BDP, 23 Aðustos'tan beri Şemdinli'de devam eden çatışmalara dikkat çekerek, "Türkiye kamuoyu Şemdinli'de yaşananlardan habersiz bırakılmakta, çatışma bölgesine giden milletvekillerimiz engellenmektedir. Bu çatışmaların tek sorumlusu AKP hükümeti ve Başbakan'dır" diye kaydetti.
BDP Genel Merkezi tarafından yapılan yazılı açıklamada yaklaşık 20 gündür Şemdinli'de büyük bir çatışma yaşandıðını vurgulanırken, Erdoðan'ın sadece Türkiye'de deðil birçok yerde statü talep eden Kürtlere saldırdıðına dikkat çekildi. Son dönemde yaşanan çatışmaların AKP hükümetinin Kürt sorununda güvenlikçi politikalarının çözümsüzlüðü derinleştirdiðini bir kez daha ortaya koyduðunun belirtildiði açıklamada, AKP hükümetinin sadece Türkiye'de deðil Kürtlerin demokratik statü talep ettiði Suriye'de de saldırılarını sürdürmekte olduðuna dikkat çekildi. Türkiye'nin dış politikasının Kürtlerin özerlik inşası ve kazanımlarını engellemeye yönelik olduðunun belirtildiði açıklamada, "Ýleri demokrasi söylemini diline dolayanlar, Suriye'deki demokratik gelişmelerin Kürt merkezli yaşanmasına tahammül edememektedirler" ifadesi kullanıldı.
ÇATIŞMALARIN TEK SORUMLUSU AKP VE BAŞBAKAN
Açıklamada, yaklaşık 20 gündür Şemdinli Ýlçesi'nde büyük bir çatışmanın yaşandıðının altı çizilerek, "Türkiye kamuoyu Şemdinli'de yaşananlardan habersiz bırakılmakta, çatışma bölgesine giden milletvekillerimiz engellenmektedir. Bu çatışmaların tek sorumlusu AKP hükümeti ve Başbakan'dır. Hükümetin güvenlikçi politikaları ve Kürt sorununun çözümünü asker ve polise devretmesinin sonucunda bunca çatışma ve ölüm yaşanmaktadır" denildi. Açıklamada, BDP'nin çatışmaların önüne geçilmesi için Meclis'in toplanmasını talep ettiði ardından ise CHP'nin aynı şekilde Meclis'in toplanmasını istediði hatırlatılarak, Meclis'in toplanarak demokratik müzakereyi temel alan bir yol haritasını çıkarması gerektiðine işaret edildi.
FÝYASKO VE ÝFLAS
Türkiye halklarının, Kürt sorununun çözümünde mutabık olduðunun vurgulandıðı açıklamada şunlar kaydedildi: "Tam bu noktada Başbakan ve Ýçişleri Bakanı'nın son dönemlerdeki açıklamaları Kürt sorununda, çözümsüzlükte ısrarın ve kibrin ifadesi olarak zihinlere not düşülmüştür. Bunun yanı sıra AKP kurmayları, AÝHM'de Türkiye'yi mahkum ettirmiş polis memurlarını terfi ettirerek, güvenlik eksenli politikalarda MHP ile aynı noktada durarak, basına uygulanan sansürün arttırılmasını isteyerek ve Alevilere yönelik ayrımcı dil kullanarak ortaya koyduðu üslup ve anlayışla gençlerin ölümlerini engelleyici bir tavırdan çok, ölümlere yol açan bir yaklaşım içerisindedir. Azınlıðın çoðunluða tahakkümüne karşı olduðu gibi çoðunluðun azınlıða tahakkümüne de karşı olduðunu iddia eden Başbakan, ortaya koyduðu dil, üslup ve anlayışıyla tam aksi bir tavır içerisinde olduðunu kamuoyuna göstermektedir."
Açıklamada, Başbakan Erdoðan'ın dış politikada yaşadıðı "fiyasko" ile paralel olarak Kürt sorununa yaklaşımında da politik iflas yaşamakta olduðu vurgulanarak, "Bu durum Başbakanı her geçen gün partimize, seçilmişlerimize ve çalışanlarımıza yönelik daha pervasız ve saldırgan hale getirmektedir. AKP hükümeti bu ülkede otoriterliðin, neo-ittihatçılıðın yeni varisi olmuştur. Kürt sorununda çözüme yönelik bu politik argümanların ve söylemlerin çözümsüzlüðün en somut hali olduðunu ifade eder, kamuoyuna saygıyla sunarız" denildi.