Cezaevlerinde 380 tutsaðın başlattıðı süresiz dönüşümsüz açlık grevine dikkat çeken BDP, ölümlerin yaşanmaması için duyarlılık çaðrısında bulundu. BDP, "Açlık grevleri karşısında sessizliðe gömülen ve vicdanlarını cezaevlerinde yükselen çıðlıða kapatan kamuoyuna sesleniyoruz. 300ü aşkın yüreðin cansız ve soðuk bedenleri ile karşılaşmak istemiyorsak daha fazla çaba sarf etmeliyiz" dedi.
BDP Genel Merkezi, PKK ve PAJKlı tutsakların 12 Eylülden itibaren başlattıkları süresiz dönüşümsüz açlık grevleriyle ilgili yazılı açıklamada bulundu.
Yüreklerinin telleri ülkemizde yıllardır yakılan aðıttan ötürü gerilen ve yakılan bu aðıtların son bulması için 380 can 4 hafta yani 28 gün yani 672 saattir bedenlerini açlıðın ve ölümün kollarına hesapsız ve kitapsız bir şekilde bırakmış durumda diyen BDP, tutsakların taleplerine dikkat çekti.
BPG, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki aðır tecrit koşullarının ortadan kaldırılarak, özgür hareket edebilme koşullarının yaratılması, anadilde eðitim ve savunma taleplerini kamuoyuna duyurmak için tutsakların açlık grevine başladıklarını hatırlattı.
ÖLÜMLERÝ ENGELLEMEK ÝÇÝN DAHA ÇOK ÇABA SARFETMELÝYÝZ
Öcalanın 440 gündür avukatları ile görüştürülmediðinin altını çizen BDP açıklamasında devamla şunlar belirtildi:
Açlık grevleri eylemi, toprak altında biriken basıncın dışa vurmasını saðlayan deprem gibi olmuştur. Yaşamı uðruna ölecek kadar seven bu Canların soðuk bedenleri cezaevleri kapılarından birer birer çıkması an meselesi. Açlık grevleri karşısında sessizliðe gömülen ve vicdanlarını cezaevlerinde yükselen çıðlıða kapatan kamuoyuna sesleniyoruz. Açlık grevleriyle hayatlarını toplumsal barışın saðlanması için armaðan eden 300ü aşkın yüreðin cansız ve soðuk bedenleri ile karşılaşmak istemiyorsak ve arzumuz bu deðilse; daha fazla çaba sarf etmeliyiz. Dört duvar arasında olmalarına raðmen kendi koşullarının düzeltilmesi için deðil, barışın koşullarını saðlamak amacıyla bedenlerini ölüme yatıranlar için duyarsız kalmamalıyız.
BDP ülke gündemindeki yakıcı sorunların göz ardı edildiðini de ifade ederek medya organlarını duyarlılıða çaðırdı. Açıklama şöyle devam etti:
ÜLKENÝN GÜNDEMÝ ALEX DEÐÝL
Fenerbahçeden ayrılan Alexi ülkenin en önemli gündemi haline getirip yüzlerce kişinin ölümüne sessiz kalan medyayı bir kez olsun vicdanının sesini dinlemeye çaðırıyoruz. Kuşkusuz Türkiye futbol tarihin de önemli bir yere sahip olan Alexin bir haber deðeri vardır. Ancak 2 saat 7 dakika Alexin basın açıklamasını canlı yayınlarda veren ana akım medyayı kameralarının yönünü ve mikrofonlarını çok uzak da deðil hemen yanı başımızda ölüm ile adeta dans eden insanlara da çevirmeye davet ediyoruz. Aksi halde yaşanacak ölümlerin sorumlularından biri üç maymunu oynayan medya olacaktır.
BDP Açıklamasında Hükümete de talepler doðrultusunda açlık grevinin son bulması için girişimde bulunma çaðrısı yapıldı. Söz konusu taleplerin müzakere sürecinin önünün açılmasıyla saðlanacaðına vurgu yapan BDP açıklaması şöyle devam etti:
BAŞBAKANIN ÝNSAFINA BIRAKMAYACAÐIZ
Açlık grevleri dalga dalga bütün cezaevlerini kaplamadan tutsakların en temel taleplerinden biri olan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki aðır tecrit koşulları kaldırılmalıdır. Atılacak olan bu adım, giderek derinleşen ve önlem alınmazsa toplumsal kopuşu da getirecek bir sürecin önünü alacaktır. Aksi halde cezaevlerinde yaşanacak olan ölümlerin tek sorumlusu Başbakan ve hükümet olacaktır. Ancak Başbakanın haftalık grup konuşmasında ölen terörist için aðlamayız diyerek nasırlaşan yüreðini bir kez daha göstermiştir. Başbakan, insani vasıflar ile baðdaşmayan bu sözleri ile kin lügatine yeni eklemeler yapmıştır. Toplumdaki milliyetçi damarı okşama adına ölümü kutsayan Başbakanın bu sözleri aynı zamanda cezaevlerinde yaşanması olası ölümlere ne kadar kayıtsız kaldıðının da göstergesidir. Ýşte tam da bu noktada kendisine aydınım, demokratım ve vicdan sahibiyim diyen bütün kesimler, cezaevlerinde yükselen sese tereddütsüz bir şekilde ses katmalıdır.
Toplumsal barışın saðlanması adına ölümü göze alıp açlık grevine giren partimizin üye ve yöneticilerini, kadın aktivistleri, çocukları, gazetecileri ve siyasetçilerimizi Başbakanın ölümler karşısında taş kesilen yüreðinin insafına bırakmayacaðız.
17 yaşında tutuklandıktan sonra ceza alan Ersin Yolunun açlık grevine başlarken kamuoyuna deklere ettiði sürdürülen baskı ve zorbalıða karşı tepki gösterme koşulları sınırlı ve etkisiz kılındıðı durumda bedenini ölüme yatırmaktan başka yol kalmıyor bu sözler Başbakanın eseridir.