KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cemil Bayık, Yeni bir Oslonun yaşanabilmesi için her şeyden önce samimiyet ve ciddiyete ihtiyaç bulunduðunu söyledi. Bayık, Eðer yeni Oslo görüşmeleri olacaksa Kürt Halk Önderi için saðlık, güvenlik ve özgürlük talebini dikkate almak zorundalar. Yoksa Oslodan söz etmek samimiyetsizlik olur dedi.
Azadiya Welat gazetesinde Kürtçe yayınlanan Önce samimiyet ve ciddiyet başlıklı köşe yazısında Cemil Bayık, Türkiye Başbakanı Erdoðanın Ýmralı ve Osloyla görüşmeler yapılabilir şeklindeki beyanlarını deðerlendirdi.
Yeni bir Oslonun olabilmesi için Öcalanın saðlık-güvenlik-özgürlük talebinin dikkate alınmak zorunda olduðunu kaydeden Bayık, Yoksa Oslodan söz etmek samimiyetsizlik olur.Bu anlayış deðişmeden Başbakanın Oslo ve Ýmralıyla görüşürüz demesinden hiçbir şey çıkmaz diye konuştu.
Bayıkın yazısı şöyle:
Başbakan Erdoðan Ýmralı ve Osloyla görüşmeler yapılabilir diyor. Aylardır en sert demeçler veren, Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı her aðzını açtıðında küfreden, yaðan-gürleyen başbakan şimdi neden böyle konuşuyor? Ya da başbakanı böyle konuşturan nedir? KCK adı altında demokratik siyasetçileri tutuklayan, bu tutuklamaları devam ettiren, BDP'ye her gün hakaretler yaðdıran başbakan bugün neden Ýmralı ve PKK ile görüşmeden söz ediyor? PKKlilerle kucaklaştı diyerek BDPye dünyayı zindan etmeye çalışan başbakan şimdi Oslo görüşmesi olur diyor. Buna Türkçede bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler. Başbakanın her sıkıştıðında bu tür yollara başvuran bir siyaset tarzı var. Şimdi de beklenti ve oyalama yaratarak mevcut sıkışıklıktan kurtulmak istiyor.
Başbakan Oslo sürecindeki samimiyetsiz tutumunu ortaya koymuyor. Görüşmelerde mutabık kalınan protokolleri reddettiðini söyleyemiyor. Oslo görüşmelerini kendilerinin kestiðini şimdi itiraf etse de nedenlerini açıklamıyor. Oslo görüşmelerini sızdıranlar Fetullahçılar olduðu halde hala PKK sızdırdı diyor ve bu konuda PKK'yi suçlamaya çalışıyor. Oslo görüşmelerini sızdıranların Fetullahçılar olduðunu adı gibi bilmesine raðmen bu iddiayı sürdürmesi zaten başbakanın ciddi olmadıðını gösteriyor.
Zaman gazetesi, Oslo görüşmelerini PKK sızdırdı başlıklı haberi birinci sayfadan veriyor. Böylece bu sızdırma konusunda Fetullahçılar üzerindeki kuşkuları daðıtmaya çalışıyor. Ama bu gerçek mutlaka açıða çıkacaktır. Hatta CHPye Oslo belgelerini verenler de Fetullahçılardır. Bu da açıða çıkacaktır. KCK Yürütme Konseyi Başkanlıðı defalarca Oslo tutanakları ve belgelerinin sızdırılmasının kendilerine ait olmadıðını söyledi. Ýlk önceleri biz de Ýsrail ve başka ülkelerden kuşkulandık. Ancak sonradan gördük ki bu sızdırma Fetullahçılara ve onların yuvalandıðı Emniyet istihbaratına aittir. Bu yolla MÝTi sıkıştırıp ele geçirme hesabı yapmışlar, ancak bu defa yüzlerine gözlerine bulaştırmışlardır.
Kürt Halk Önderi bir buçuk yılda ailesiyle iki defa görüştürülüyor ve bunu da bir minnet olarak gösteriyorlar. Bu bile AKP ve başbakanın zihniyetinin ne kadar despotik olduðunu gösterir. Aslında bu görüşmeyi de toplumda var olan Kürt Halk Önderinin yaşamıyla ilgili kaygıları gidermek için yaptırdıkları anlaşılıyor. Bir zamanlar 12 Eylülün Amed zindanında tutsakları aileleriyle 15 saniye görüştürülürmüş. Sadece tutsaðın yaşadıðını göstermek için ailelerle bu görüşmeleri yaptırırlarmış. Aslında şu anda Ýmralıda uygulanan 12 Eylül zindanlarından az deðildir. 12 Eylül zindanlarında hiçbir zaman tutsaklar aylarca tecrit altında tutulmamıştır.
Başbakan Ýmralı ve Osloyla görüşülebilir demek için televizyon televizyon dolaşıyor. Ama Kürt Halk Önderiyle PKK arasında ayrılık olduðu kuşkusunu yaratmak için demagojik söylemlerde bulunuyor. Hatta Ýmralı örgüte sözünü dinletir mi diyerek kuşku yaratmaya çalışıyor. Bu bile başbakanın samimiyetsiz olduðunu, sadece psikolojik ve taktik bir hamle yapmak istediðini gösteriyor. PKK her gün saðlık, güvenlik ve özgürlük diyor. Başbakan Kürt Halk Önderinin otoritesi ve itibarı konusunda kuşku yaratacaðına bu koşulları saðlasın, Ýmralının örgüt üzerinde nasıl etkili olduðunu görsün.
Kürt Halk Önderi ben ayda yılda bir avukat görüşmesiyle barış sürecini yürütemem demiştir. Mevcut koşullarda katkıda bulunamayacaðını açıkça ifade etmiştir. Hatta 12 Haziran 2011 seçimlerinden hemen sonra Meclis bir karar alsın; çözüm ve barış konusunda rolümü oynamam için önümü açsın, çaðrısı yapmıştır. Tüm bu isteklere ve çaðrılara başbakan ve AKP olumsuz cevap vermiştir.
Kürt Halk Önderi rolünü oynaması için saðlık, güvenlik, özgürlük diyor. Kürt halkı saðlık, güvenlik, özgürlük talep ediyor. PKK saðlık, güvenlik ve özgürlük diyor. Kürt sorununun çözümünü isteyen demokratlar saðlık, güvenlik ve özgürlük diyor. Buna başbakan yine Ecevit hükümetinin idam kararını kaldırmasına gönderme yaparak cevap veriyor. O hükümet idamı kaldırdı, biz böyle bir şey yapamayız diyor. Biz verilen cezayı uygularız, ev hapsi mümkün deðildir diyor. Kürt Halk Önderi, halk, PKK ev hapsinden deðil özgürlükten söz ediyor. Başbakanın bu tavrı bile, Osloyla da Ýmralıyla da görüşmeler olur sözünün samimiyetsiz, sadece bir oyun ve taktik olduðunu ortaya koyuyor. Eðer yeni Oslo görüşmeleri olacaksa saðlık, güvenlik ve özgürlük talebini dikkate almak zorundalar. Yoksa Oslodan söz etmek samimiyetsizlik olur. Çünkü Oslo görüşmeleri Kürt Halk Önderine gösterilecek yaklaşımdan ayrı ele alınamaz.
Türk devleti, Türk siyaseti, Türk basını hem Kürt Halk Önderi üzerinde tehdit, tecrit ve şantaj politikası uyguluyor, hem de önderliðin örgütü eleştirdiðinden söz ediyor! Bu önderliðin gerillanın eylemlerinden rahatsız olduðundan söz ediyor. Bu tabii büyük bir yalandır ve yaman çelişkidir. Eðer böyleyse bu önderliðe özgürlük saðlanır ve gerçekler tüm çıplaklıðıyla açıða kavuşur.
Kürt Halk Önderi zaten sorunu barışçıl yoldan çözmek istiyor. Bunun için yıllardır çaba gösterdi. Bundan kimse kuşku duyamaz. Ancak Türk devleti bu çabaları boşa çıkardı. Kürt Halk Önderinin bu iyi niyetini istismar etti. Bu nedenle Kürt Halk Önderi dördüncü dönemden söz etti ve aradan çekildiðini söyledi. Hatta devlet çözümden PKK de devrim yapmaktan korkuyor dedi. Kuşkusuz Kürt Halk Önderi durumun bu noktaya gelmesini istemedi. Adil, demokratik bir çözüm istedi. Çok sabırlı davrandı ve makul yaklaşım içinde oldu. Ýki halkın birlikte yaşamasını en fazla da bu önderlik savundu. Bir Türkiye önderliði olarak tutum gösterdi. Bu önderlik bugün de sorunların demokratik siyasal çözümünden, adil ve demokratik bir barıştan yanadır. Ancak bu çabaları boşa çıkaran ve PKK'ye direnmekten başka yol bırakmayan AKP hükümetidir.
Kürt Halk Önderini ve örgütünü ayrı ayrı göstermek nafile bir çabadır. Bu sadece bir psikolojik savaş söylemidir. Yaşamda hiçbir karşılıðı yoktur. Kürt halkıysa bu tür haberlere ve deðerlendirmelere gülmektedir. Kürt Özgürlük Hareketi önderliðiyle birdir. Önderliðinin özgürlüðü için fedaice direnmektedir. Halk önderliðiyle birdir. Demokratik Kürt siyaseti bu birliðin parçasıdır. Eðer samimilerse ve çözüm istiyorlarsa ilk önce bu parçalama politikalarından vazgeçerler. PKK'yi kuşatmak ve tasfiye etmek için her gün BDP'ye PKK'ye terör örgütü de dayatması yap, ondan sonra da Ýmralı ve PKK ile görüşürüz, ama BDP ile olmaz de! Bu yetmezmiş gibi BDPlileri meclisten atacaðını söyle! BDP ile görüşme şehit ailelerini rahatsız edermiş!
Görüldüðü gibi başbakanın her konuşması samimiyetsiz ve sadece psikolojik savaş karakterindedir. Bu nedenle bu anlayışını deðiştirmeden başbakanın Oslo ve Ýmralıyla da görüşürüz söyleminden hiçbir şey çıkmaz.