Önder Apo’nun tarihi videolu çağrısının kamuoyunda yankıları sürüyor. 27 yıl sonra ilk defa görüntülü bir çağrı yayınlanan Önder Apo, yeni dönemde demokratik siyasetin rolüne değinirken silahlı mücadelenin de son bulduğunu bir kez daha açıklamış oldu.
DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Önder Apo’nun çağrısını ANF’ye değerlendirdi.
DEMOKRATİK TOPLUM YOLUNDA GÜÇLÜ BİR İRADE
Önder Apo’nun güçlü bir irade gösterdiğini belirten Bayındır, sözlerini şöyle sürdürdü: “
Sayın Abdullah Öcalan, 27 Şubat tarihli ‘‘Barış ve Demokratik Çağrısı’’ ardından, bugün yine aynı kararlılıkla ve umutla, bu tarihi süreçte barışın ve demokratik toplumun inşasını yolunda bir kez daha güçlü bir irade göstermiştir.
Bu anlamda "Demokratik Toplum Manifestosu", sadece Kürt halkının değil, tüm bölgesel ve küresel dinamiklerin geleceği açısından derin bir öneme sahiptir. Bu manifesto, toplumların barış ve demokrasi temelinde inşa edilecek bir geleceğe olan ihtiyacını açıkça ortaya koymaktadır.
SİYASİ BOŞLUK, DEMOKRATİK SİYASET ANLAYIŞI İLE DOLDURULABİLİR
Bugün yapmış olduğu çağrının temel ilkelerinden biri, ‘‘siyaset boşluk tanımayacağına’’ dair güçlü bir vurgudur. Boşluk, demokratik bir siyaset anlayışıyla doldurulabilir. Bu bağlamda, barış sürecinin başarılı bir şekilde sonuca ulaşması için demokratik siyasetin inşası kaçınılmazdır. Barışın inşasının yasal bir zemine üzerinde sürdürülebilir bir çözümü adına kritik önemdedir.
Barışa hizmet etmek, sadece bir tarafın sorumluluğu değil, tüm toplumsal kesimlerin ortak sorumluluğudur. Bugün, bu çözüm iradesine karşılık, tüm siyasal ve toplumsal muhalefetin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi tarihi bir görev olarak görülmelidir.
ÇÖZÜM ÇAĞRISINA DUYARSIZ KALINMAMALI
Özellikle de siyasal iktidar, Sayın Abdullah Öcalan’ın çözüm çağrısına duyarsız kalmamalıdır. Barışın tesisi ve demokratik bir toplumun inşası adına bu çağrıya karşılık verip, somut adımlar atmalıdır. Bu anlamda atılacak kritik adımlardan biri de sürecin güvence altına alınmasıdır. Sürecin yasal ve anayasal düzenlemelerle kurumsallaşması gerektiği açıktır. Yasal bir çerçeve içinde barış sürecinin işlevselliği sağlanmalı, toplumun her kesimi bu sürecin bir parçası haline getirilmelidir. Siyasal ve toplumsal tüm dinamikler de bu sürecin bir parçası haline getirilmelidir.
TÜM DİNAMİKLER İÇİN 'BARIŞA HİZMET ETME' GÖREVİDİR
Barışın tesis edilmesi ve tüm toplumun bir arada yaşayabileceği bir zeminin yaratılması, hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu çağrı aynı zamanda toplumsal ve siyasal tüm dinamikleri ‘’barışa hizmet etme’’ görevine davettir.
Kürt halkı başta olmak üzere, tüm toplumsal kesimlerin bu manifestoyu sahiplenmesi, sadece bugünün değil, geleceğin de şekillenmesine katkı sağlayacaktır. İktidarın atacağı adımlar kadar, halkın bu sürece vereceği destek ve katkı, demokratik bir toplumun inşasında belirleyici olacaktır."