Bayık: Kürtler ve Aleviler kader ortağıdır
Bayık: Kürtler ve Aleviler kader ortağıdır
Bayık: Kürtler ve Aleviler kader ortağıdır
KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Alevilerin günümüzde hızla iktidar partilerinden uzaklaşarak, Kürt özgürlük hareketiyle daha fazla yakınlaştıklarını belirtti. Maraş katliamının 36’ıncı yıldönümünde bu katliamda doğrudan ve dolaylı olarak rol oynayan partilerin dillendirdiği Alevi açılımlarını ve Alevilerin bugün geldiği düzeyi değerlendirdi.
Alevi ve Kürt katliamlarında rolü olan MHP, CHP ve AKP’nin artık bu halkı aldatamayacağını söyleyen Bayık, “Artık bu geride kalmıştır. Geçmişte aldatabiliyorlardı, sanıyorlar ki bu dönemde de aldatabilirler. Ama Kürtler, aleviler, solcular, demokratlar bilinçlenmiştir. Kendisine yönelik uygulanan politikaların, aldatmaların farkındadır. Onun için kurultaylar da, çalıştaylar da yapsalar, kendileri bizzat alevi açılımlarından da söz etseler, alevi toplantıları da düzenleseler sonuç alamazlar" diye konuştu.
Maraş katliamında siyasi partilerin rolü neydi?
Maraş katliamında rol alan devlet partileri bugün hala Aleviler üzerindeki oyunlarını sürdürüyor. Maraş Katliamını sadece MHP yapmamıştır. Bunda CHP'nin sorumluluğunu da görmek gerekiyor. Bunlar resmi ideoloji ve stratejiye göre kurulan devlet partileridir. Bu partilerin görevi Türk devletini savunmaktır. Bu devlete karşı gelişen bütün muhalefetleri etkisiz kılmaktır. Eğer CHP, MHP Maraş Katliamı’nda roller üstlenmişlerse bununla bağını görmek gerekiyor. Mesela sadece MHP'nin bu katliamı yaptığı veya arkasında Türk Özel Hareket Dairesi'nin, kontrgerillanın olduğu, bunun MHP'yi kullanarak bu katliamı gerçekleştirdiği söyleniyor. Bu bir gerçeğin bir yönüyle itirafıdır. Ama tümü değildir. Gerçeğin CHP yönünde vardır. O dönem CHP iktidardadır. İçişleri bakanı CHP'lidir. Böyle bir dönemde bu katliam gerçekleştirilmiştir ve CHP bu katliamın dışında değildir. Kendini temiz gösteremez. Göstermeye kalksa da kimse buna inanmaz. Bu Alevilerle Kürtleri kandırmaya dönük bir manipülasyondur. Bu 'Katliamı MHP faşistleri düzenledi' diyerek kendini aklama ve bu temelde Alevilerin, demokratların, hatta solcuların bir kesiminin desteğini alarak kendi iktidarına bunu alet etme yaklaşımıdır. Gelinen aşamada artık Kürt halkı, Aleviler demokratlar bu gerçeği kavramış durumdadır. Ne MHP'si, ne CHP'si, ne AKP'si artık bu halkı aldatamaz. Artık bu geride kalmıştır. Geçmişte aldatabiliyorlardı, sanıyorlar ki bu dönemde de aldatabilirler. Ama Kürtler, aleviler, solcular, demokratlar bilinçlenmiştir. Kendi eksik ve hatalarının farkındadır. Kendisine yönelik uygulanan politikaların, aldatmaların farkındadır. Onun için kurultaylarda, çalıştaylar da yapsalar, kendileri bizzat alevi açılımlarından da söz etseler, alevi toplantıları da düzenleseler sonuç alamazlar. Almadıkları da zaten ortadadır.
MHP lideri Devlet Bahçeli geçtiğimiz günlerde Dersim’e gitti. Bu bir provokasyon ve katliam provası değil midir?
MHP'nin bu katliamları yapıp Dersim’e gitmeye kalkması tam bir provokasyondur, katliam provalarıdır. Adeta Alevi Kürtlere ‘Sivas'ta, Çorum'da, Malatya'da, Maraş'ta yaptığımı, yine devletin Dersim'de yaptığını yine yapabilirim' mesajını vermiştir. Ama Dersim halkından da büyük bir tokat yemiştir. CHP'de şimdiye kadar Alevileri hep bir oy deposu olarak görmüştür. Ama gelinen aşamada CHP'nin Alevilere hiç bir şey vermediğini veremeyeceğini Aleviler görmüştür. Onun için CHP'den uzaklaşmalar ve kopmalar yaşanmaktadır. Çünkü CHP ve MHP cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak aday tespit etmişlerdir. Ve herkese de 'bu adaya oy verin' demiştir. Bu CHP kimliğinin bitmesi anlamına geliyor. Aynı zamanda CHP'nin nasıl katillerle birlikte olduğunu ortaya koyuyor. Nasıl MHP'li katillerin Maraş'ta, Sivas'ta, Çorum'da, Malatya'da Alevileri ve Kürtleri katlettiğini ve bu katliamla nasıl ittifak kurduğunu ortaya koyuyor. Bundan daha iyi bir belge olamaz. Elbette ki Aleviler bunu görüyor. Karşısında katillerin ittifak yaptığını görüyorlar. Bu alevi halkına hakarettir. Alevi halkı bu hakareti kabul etmez ve etmeyecektir.
Maraş Katliamı, 12 Eylül darbesine bir hazırlık, kilometre taşıdır. AKP de 12 Eylül rejiminin bir çocuğudur. Bundan dolayı da Alevilerin, Kürtlerin ve tüm ezilen kesimlerin sorunlarını çözerek, demokratik bir anayasa geliştirmek istemiyor.
12 Eylül darbesinin esas amacı iktidar İslam’ını geliştirmektir. Türkiye bir NATO ülkesidir. O dönemde artık Türkiye'nin yeni stratejiye göre düzenlenmesi gerekiyordu. Yeni strateji de iktidar İslam’ıydı. 12 Eylül bu amaçla düzenlenmiştir. Türkiye'nin bu yeni stratejiye göre düzenlenebilmesi için önündeki engelleri de ortadan kaldırması gerekiyordu. Engeller bir Kürt Özgürlük Hareketi bir de Türkiye'deki sosyalist hareketlerdi. Bu hareketlerde en fazla yer alanlar ise Kürtler ve Alevilerdi. Aleviler kadro düzeyinde hem Kürt Özgürlük Hareketi’nde hem de Türkiye'deki sol hareketlerde yer almışlardır. Çünkü Aleviler tarih boyunca hep horlanmış ve katliamdan geçirilmişlerdir. Hep sistem dışı görülmüş ve sistem dışına itilmiştir. Alevilikte zaten iktidarı hiçbir zaman önüne koymamıştır. Aleviliği yaşatan da bu olmuştur. Sürekli Aleviliğin üzerine gitmelerinin nedeni de bu olmuştur. AKP 12 Eylül rejiminin bir ürünüdür. Onun için 12 Eylül rejiminin geliştirdiği Anayasayı değiştirmek istemiyor. Kürtlerin, Alevilerin ezilen tüm kesimlerin sorunlarını çözecek özgürlükleri geliştirecek yeni demokratik bir anayasa geliştirilmesini istemiyor. Bohçaya dönüştürülmesine işlevini kaybetmesine rağmen 12 Eylül Anayasası'nı değiştirmeye girmiyor. Çeşitli bahaneler uyduruyor. Esasta bu bahaneleri bu anayasayı değiştirmemek için geliştiriyor. Çünkü o darbeyle ortaya çıkan bir örgüttür. Hiçbir zaman 12 Eylüle karşı tavır alamaz. Alırsa kendi varlığı ile çelişir.
Maraş katliamının sorumluları, hükümetin düzenlediği Alevi çalıştaylarında yer aldı. Böylesi bir yaklaşım ile Alevilerin maruz kaldığı sorunlar çözülebilir mi?
AKP'nin 2009 yılından itibaren Aleviler konusunda açılım yaptığını dillendirdiğini ve bu konuda çeşitli çalıştaylar yaptı. AKP'nin bu çalıştaylara Maraş Katliamında sorumluluğu bulunan kişileri davet etmesi, yine kadro ve kurucu yapısından da Alevilerin sorunlarını çözmeyeceğinin açıkça ortadır. Maraş Katliamı döneminde Maraş Emniyet Müdürü olan Abdülkadir Aksu'nun AKP'nin kurucularındandır.
Maraş Katliamı'nda sorumluluğu olan bir kişinin AKP'nin kurucularından olması AKP gerçeğini açıkça ortaya koymaktadır. Aksu, Maraş Katliamı döneminde katliamı oluşturan teşvik eden en önemli kişilerden biridir. AKP eğer gerçekten demokratik bir parti olsaydı Maraş Katliamı’nda rolü olan birini kurucuları arasına almazdı. Sadece kurucuları arasında da yer almadı, bakanlık da yaptı. Halen de AKP'yi yöneten kişilerden biridir. Tarikat mensubudur aynı zamanda. AKP'nin iktidar İslam’ını geliştirmesi ve iktidara oturmasında önemli pay sahibi olan kişiliklerden birisidir. Yine AKP Alevi Çalıştayları düzenlediğini söylüyor. AKP 6. Alevi çalıştaylarından birine Maraş Katliamı’nın öncülerinden olan Ökkeş Kenger'i davet etmişti. Şimdi demokrat olan demokrasiyi geliştirmek ve Türkiye'yi demokratikleştirmek isteyen bir partinin böyle bir çalıştaya böyle bir kişiyi davet etmesi düşünülemez. Bu da AKP gerçeğini ortaya koyuyor. Eğer gerçekten Alevilere saygılı olsaydı, Alevileri kendi değerleri, kimlikleri ve inançlarıyla tanımış olsaydı, gerçekten bir alevi sorununu çözmek istiyor olsaydı. Bu kişilikleri ne kurucuları arasına alırdı. Ne de Ökkeş Kenger'i Alevi Çalıştayı'na davet ederdi. Alevi Çalıştayı'na davet edilmemesi gereken bir kişi varsa o'da Ökkeş Kenger'dir. İşte bu AKP'nin ne kadar ikiyüzlü ve sahtekarca yaklaştığını ortaya koyuyor.
AKP yıllardır Alevi sorununu çözeceğini söylüyor. Ama bir türlü de çözmedi. Hatta söylem başka, pratik başka yaklaşımı sürüyor. Bilinçli bir şekilde mi sorunları çözümsüz hale getiriyor?
AKP yıllardır Alevi sorununu çözeceğini söylüyor, ama bir türlü de çözemedi. Bu AKP'nin gerçeği ve siyaset tarzıdır. AKP tüm sorunları çözeceğini söylemesine rağmen sorunları bilinçli bir şekilde çözümsüz hale getiriyor. AKP sadece Alevi sorununda değil Kürt sorununda da, diğer bütün sorunlarda da hep ele alacağını ve çözeceğini, hatta çözdüğünü söylüyor. İyi şeyler olduğunu ve olacağını söylüyor. Ama bir türlü bu sorunların çözümünde bir arpa boyu yol alınmıyor. Söylem başka pratik başka oluyor. Bunlar tamamen halkı aldatmaya dönük girişimlerdir. Halkta sahte umutlar yaratma oyalama ve buna dayanarak kendi amaçlarını gerçekleştirmedir.
Bütün sorunlara el atıyor, içini boşaltıyor, çarpıtıyor adeta o sorunları çözülemez duruma getiriyor, kangrenleştiriyor. Hangi soruna el atmışsa o sorunların çözümünden yana umut taşıyan insanları umutsuzluğa sevk ederek artık o sorunlarla bir daha uğraşmamasını sağlıyor. Çok tehlikeli bir siyaset izliyor. Mesela Kürtlerde de Alevilerde de, liberallerde de Türkiye'nin demokratikleşmesini isteyen çok çeşitli kesimlerde de hep umut yarattı. Herkes sorunları çözebileceğine inandı, destek verdi. Destek verdikçe de tersi durumların yaşandığını gördü ve büyük hayal kırıklıkları yaşadılar ve bunların hepsi AKP'den desteklerini çektiler. Neden çünkü AKP'nin sorunları çözmediğini daha da ağırlaştırdığını, çözüm adı altında çözümsüzlüğü geliştirdiğini gördüler. Aleviler de başlangıçta AKP'nin kendi sorunlarını çözebileceğine inanıyordu. Ama gelinen aşamada artık kimse AKP'nin sorun çözeceğine inanmıyor. AKP'nin sorunların çözümü adı altında kendilerine yönelik büyük hakaretler yaptılar ve şimdi artık tavır almaya başlıyorlar.
AKP kendi politikalarını dayatarak Alevi sorununu çözebilir mi?
AKP, Alevi sorununu çözmek için Alevilerin sesine kulak verip, buna göre hareket edeceğine, kendi politikalarını dayatıyor. AKP’nin Alevileri sistem içerisine çekerek Sünnileştirmek istiyor.
AKP Aleviler adına meclise Reha Çamuroğlu'nu sokmuştu. Bununla 'bakın ben Alevilerin dostuyum ve Alevileri meclise taşıyorum' mesajını vermeye çalışmıştı. Bu kişinin Alevilikle bir alakası yoktur. Hiçbir zaman Aleviler onu kendi temsilcileri olarak görmemiştir. Çünkü Alevilere danışılarak öyle bir kişilik aday gösterilmemiş ve seçilmemişti. Tamamen AKP'nin kendisinin gösterdiği ve seçtirdiği bir adaydı. Bugün hala O'nu Alevilere Alevi temsilcisi olarak dayatmaya çalışıyor. Aleviler de bunu reddediyor. Alevilerin reddetmesi doğrudur, haklıdır. Aleviliğe saygılı olan ve değer veren onların sesine kulak verir. Onların istemlerini kendi istemleri olarak kabul eder. Alevi toplulukları vardır. Bu toplulukların kendi adaylarını belirlemesi ve onların adayları esas alması gerekir. Ama tam tersi bir durumu ortaya koyuyor Reha Çamuroğlu meselesinde. Bütün bunlar AKP'nin alevi sorununu çözmesini değil çözüyormuş gibi görünüp sorunu daha da ağırlaştırmasını ortaya koyuyor. Ortaya çıkan pratik bunu ifade ediyor. Dikkat edilirse AKP'nin Alevilere yaklaşımı aslında Alevileri Sünnileştirmek, sisteme çekmek ve bitirmektir. Artık bu gerçekliği aleviler gördüğü için aleviler AKP'ye tavır alıyorlar.
Aleviler yaşadıkları sorunları çözmek ne yapmalı?
Maraş Katliamının yıldönümü vesilesiyle bu katliamı gerçekleştirenleri bir kez daha lanetliyorum. Tüm halkın özellikle bütün Alevi Kürt halkımızın Maraş, Çorum, Malatya, Sivas ve Dersim katliamlarında sonuçlar çıkarması önemlidir. Aleviler kendilerini örgütlü bir toplum haline getirmelidir. Eğer bir daha bu tip katliamlar yaşamak istemiyorsa, kendi kimliği inancı ve değerleriyle özgürce yaşamak istiyorsa mutlaka kendini eğiterek bilinçlendirip örgütlü hale getirmesi gerekiyor. Örgütlü bir toplum her zaman her türlü tehlikeyle baş edebilir ve kendini koruyabilir. Kendi varlığını ve geleceğini güvence altına alabilir. Kendini örgütlemek ve kendi değerlerini ve kimliğini sahiplenmek hayati önemdedir ama sadece bu da yeterli değildir. Kendisi gibi olan inançlarla, halklarla, kültürlerle gücünü ve mücadelesini birleştirmelidir. Türkiye'de demokratik siyaseti yürütmeyi amaçlayan bu yönde tüm ezilenleri ve onların mücadelesini birleştirmeyi hedefleyen Halkların Demokratik Partisi ve Halkların Demokratik Kongresi’dir. Alevilerin burada yer almaları gerekiyor. Ezilenlerin ve demokrasi güçlerinin demokratik ve özgürlükçü temelde birliği sağlanmadıkça özgürlükler geliştirilemeyebilir. Ancak bu birliktelik sağlanırsa Maraş Katliamı gibi katliamlar yeniden yaşanmaz."
PKK, her zaman olduğu gibi bugün de Alevilerle birliktedir. Hareket olarak bir daha Maraş vb. katliamların yaşanmasına müsaade etmeyeceğiz. Alevilere ise şu çağrıyı yapıyorum: Alevi halkının ve Alevi Kürtlerin PKK'ye güvenmeleri gerekiyor. Alevilere yakınlık gösteren onların sorunlarına ilgi gösterip çözmeyi hedefleyen Kürt Özgürlük Hareketi'dir. Hiçbir zaman tekrardan benzeri katliamlarını yaşamalarına müsaade etmeyecektir. Şengal'de Êzîdî halkımızın katledilmesine, Kobanê ve Rojava'da halkımızın katliamına müsaade etmediği gibi Kuzey Kürdistan'da da buna müsaade etmeyecektir. İktidar İslamı DAİŞ'le birlikte en çok da ezilenleri Kürtleri ve Alevileri hedefliyor. Onun için Kürtlerle Alevilerin kaderi birdir. Kaderlerini birleştirmeleri gerekiyor. Bu temelde kendi geleceklerine sahip çıkmalıdırlar. PKK'nin de kendilerini koruyacağını bilerek PKK ile var olan ilişkilerini güçlendirmelidirler. Bunu ne kadar yaparlarsa o kadar geleceklerini güvence altına almış olurlar. Eğer PKK mücadelesi olmasaydı bugün belki de Alevilik büyük bir tehlike altında olacaktı. PKK mücadelesi bu tehlikenin gerçekleşmesini önlemiştir. Alevileri bilinçlendirmiştir ve kendilerine sahip çıkmalarını sağlamıştır. Biz bunu yeterli görmüyoruz ama bu geleceğin şekillenmesi için önemlidir. Buna dayanarak hem kendisini örgütlemesi hem Kürtlere ilişkilerini ve dayanışmalarını yoğunlaştırması PKK ile ilişkilerini güçlendirmesi tek çıkar yoldur. Aleviler de bunun farkındadır. Ve bugün Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürtlerle ilişkilerini daha da güçlü hale getiriyorlar. Bu doğru bir tutumdur. Eğer bu olursa bir daha asla benzer katliamlar yaşanmayacaktır tam tersine gelişme özgürleşme daha iyi bir yaşama kavuşmanın olanakları elde edilecektir. Ben bu temelde halkımıza saygı ve sevgilerimi belirtiyorum."