Baydemir: Demokrasi halka sormadır

Baydemir: Demokrasi halka sormadır

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği (GABB), Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) ile Friedrich Ebert Vakfı’yla ortaklaşa düzenlediği eğitim seminerinden konuşan Amed Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Nusaybin-Rojava arasında duvar örülmesini eleştirirken “Demokrasi her şeyden önce halka sormadır” dedi.

GABB’ın, SODEV ile Friedrich Ebert Vakfı ile ortaklaşa düzenlediği iki günlük eğitim semineri, Büyükşehir Belediyesi Sümerpark Ortak Yaşam Alanı’ndaki Resepsiyon Salonu’nda başladı. Çok sayıda belediye başkanının ve kurum temsilcisinin katıldığı eğitim semineri öncesinde ilk konuşmayı GABB Genel Sekreteri Ahmet Ertak, ardından ise Friedrich Ebert Vakfı Temsilcisi Alexander Geiger yaptı.

Demokrasinin demokratlara ihtiyacı olduğu düşüncesini önemsediklerini, bu doğrultuda çalışmalarını çeşitli ülkelerde sürdürdüklerini anlatan Geiger, demokraside en önemli olgunun halkın katılımı olduğunu vurguladı. SODEV’le yürüttükleri çalışmalar hakkında bilgi veren ve Amed’de böyle bir toplantının yapılmasını çok önemsediklerini söyleyen Geiger, SODEV’e ve yeni partnerleri GABB’a teşekkür etti. Daha sonra konuşan SODEV Vakfı Başkanı Erol Kızılelma ise sosyal demokrasinin gelişmesi için çaba sarf ettiklerini, üç yıldır yerel yönetim okulu kurarak, eğitimler düzenlediklerini, böylece katılımcılığın önünü açan toplumcu belediyeciliğin gelişmesini sağlamaya çalıştıklarını anlattı.

Ardından kürsüye gelen GABB Başkanı ve Amed Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ise konuşmasının önemli bir bölümünü Kürtçe yaptı. Toplantının düzenleyicilerini selamlayan Baydemir, Nusaybin ve Rojava arasında yapılan duvarı eleştirirken, “Demokrasi her şeyden önce halka sormadır” diyerek duvar yapılırken halka sorulmadığını söyledi. Baydemir, “Yeni duvarlar oluşturmayalım. İller, kentler arasında barış, dostluk köprüleri inşa etmemiz lazım” dedi.

Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinde demokrasinin ilerlememesinin en önemli nedeninin kararların başkentlerden alınması ve halkın sözüne kulak kabartılmaması olduğunu vurgulayan Baydemir, sözlerini şöyle sürdürdü: “Demokrasi bu değildir. Demokrasi; sadece, sandıktan çoğunluğun elde edilerek çıkılması değildir. Demokraside diğer seslere, renklere ve fikirlere saygı duyulur. Ne zaman ki bu noktaya gelinir işte o zaman demokrasinin temeli atılmış olur.”

Demokrasiyi inşa etmenin en önemli aracının yerel yönetimler olduğunu söyleyen ve bu noktada Sümerpark örneğini paylaşan Baydemir, yerel yönetimlerin nasıl demokrasinin aracı olduğunu şöyle anlattı: “Şu an içinde toplantı yaptığımız bu mekan, devletin yıllar önce özelleştirerek kapattığı Sümerbank Halı Fabrikası’na ait bir alandı. 90 bin m2’lik bu alan bir ticaret, alışveriş merkezine dönüştürülmeye çalışılıyordu. Belediyemiz bu alanın bir ticaret alanına dönüşmesine izin vermedi ve burayı göç mağdurları için sosyal projelerin üretildiği bir mekana dönüştürdü. Bugün bu mekan varsılla yoksulun birbirine dokunduğu bir yerdir. Yabancılaşmanın önlendiği bir yerdir. Bu çalışma bile yerel yönetimlerin barışın inşasında en önemli kurumlardan biri olduğunu göstermektedir. Çünkü böylesi çalışmalarla önemli duygusal kırılmalar belediyeler tarafından aşılmaya çalışılıyor. Kent içi barışa hizmet ediliyor.”

SCHMALSTİEG FEDERAL SİSTEMİ ANLATTI

Açış konuşmasının ardından ilk oturuma geçildi. Oturum başkanlığını Friedrich Ebert Vakfı Temsilcisi Alexander Geiger’in yaptığı ilk oturumda “Yerelleşme, Federalizm ve Sorunlar: Almanya” sunumunu Hannover Belediyesi eski Başkanı Herbert Schmalstieg yaptı.

Schmalstieg, Almanya’nın 2. Dünya Savaşı’nın sonrasında kendisini yeniden yapılandırdığını bu yapılandırmanın ana eksenini ise üniter devletin reddi ve ademi merkeziyetçi bakış açısı olduğunu söyledi. Federalizmin öne çıktığını belirten Schmalstieg, “Tek bir kişinin söz sahibi olması istenmiyordu” dedi.

Yatay erkler ayrılığının tesis edildiğini, eyaletlerin belli bir devlet mantığı ile örgütlendiğini kaydeden Schmalstieg, “her vatandaşın siyasi katılımı”, “ekonomik kaynakların ademi merkeziyetçi paylaşımı”, “sosyal barış”, “dış ilişkilerde barış”, “federal yapı ile eyaletler arasında yetki paylaşımı” gibi ilkeler etrafında çalışma yapıldığını anlattı. Federal Anayasa’nın eyaletlere yasa yapma ve vergi toplama yetkisi verdiğini belirten Schmalstieg, mekanların düzenlenmesinde eyaletlerin tam olarak yetkilendirildiğini söyledi.

İstenmeyen bir yasanın eyaletler arasındaki işbirliği sayesinde Federal Parlamento’dan çıkarılamadığını anlatan Schmalstieg, iç güvenliğin eyaletler tarafından sağlandığını, 16 eyalette 16 Emniyet Genel Müdürlüğü bulunduğunu belirtti. Eyaletlerin iç güvenlik, ceza icrası gibi yetkileri de bulunduğunu anlatan Hannover Belediyesi eski başkanı Herbert Schmalstieg, kültür, turizm, tarım gibi tüm konuların eyaletlerin yetkisinde olduğunu vurguladı.

Schmalstieg, toplanan verilerin yüzde 42.5’inin federal devlete, yüzde 42.5’inin eyalet devletine, yüzde 15’inin ise belediyeye aktarıldığını ifade etti. Buna rağmen federal hükümetin aldığı vergiler ile sadece belediye veya eyalet hükümetinin aldığı kimi vergiler de bulunduğuna dikkat çeken Schmalstieg, Federal hükümetin yoksul eyaletler ile varsıl eyaletler arasında “dengeleme” ödemeleri de yaptığını, aynı mantığın eyalet içinde de yoksul bölge ile varsıl bölge arasında yapıldığını bildirdi.

“Şehirler olmazsa devlet olmaz” diyen Schmalstieg, şehirlerin ülkenin sütunu olduğunu belirtti. Aslında Almanya’nın 200 yıldan bu yana yerel özyönetimine kavuştuğunu, mali özyönetimin de mevcut olduğunu ifade eden Schmalstieg, federal hükümet ile eyalet hükümeti arasında da sorunlar olabildiğini söyledi. Hamburg’ta 30 kilometre yol gidildiğinde farklı eyaletin eğitim bakanlığının uygulamaları ile karşılaşıldığını anlatan Schmalstieg, sözü anadilde eğitime getirerek, Almanya’da 20 yıldan bu yana Kürtçe dersler verildiğini belirtti.

Schmalstieg, sözlerini “Sosyal devletin tesisi için federal sistem bir araçtır” diyerek tamamladı.