Batman Barosu: Öcalan ile görüşme zorunluluktur

Batman Barosu: Öcalan ile görüşme zorunluluktur

Batman M Tipi Kapalı Cezaevi'nde açlık grevinde bulunan tutsaklarla görüşen Batman Barosu, hazırladıðı raporda tutsakların taleplerine dikkat çekerek, Öcalan ile görüşmenin siyasal bir zorunluluk olduðunu belirtti.

Batman Barosu'ndan Av. Tamer Öztoprak, Av. Bedri Tokgöz, Av. Osman Gülçek, Av. Kemal Üner ve Av.Selma Erbaş'tan oluşan heyetin M Tipi Kapalı Cezaevi'nde açlık grevinde olan 14 tutsakla görüşmesi ardından hazırlanan rapor basına açıklandı.

Cezaevinde açlık grevinde bulunan Nizam Arzık, Ali Adıbelli, Adnan Yiðittekin, Serdar Şahin, Delil Yılmaz, Ýskan Egüz, Atilla Öztürk, Ahmet Eski, Şeyhmus Bülbül, Ýsmail Yüksel, Remzi Baytar, Hüseyin Çam, Melek Çarpan ve Semih Baz ile görüşen Baro heyeti yapmış oldukları görüşmeye ilişkin tespitlerini şöyle sıraladı:

- Açlık grevindeki eylemci tutuklu ve hükümlülerce genel olarak; baş dönmesi, şiddetli baş aðrısı, gözlerde kararma, mide bulantısı, halsizlik, karın aðrısı, mide krampları, kas aðrıları, uyku bozukluðu, uzaðı görememe, kilo kaybı, ses ve kokuya aşırı duyarlılık şikayetleri beyan edilmiştir. Tutuklu ve hükümlülerin kimi şikâyetleri komisyon üyelerince de gözlemlenmiştir. Ayrıca tutuklulardan Remzi Baytar kronik bronşit hastası olduðunu beyan etmiştir. Yine tutuklulardan Atilla Öztürk ile yapılan görüşmede konuşma güçlüðü çektiði gözlemlenmiştir.

- Hükümlü ve tutuklular günde iki kez B1 vitamini aldıklarını beyan etmişlerdir. Genel olarak B1 vitaminin alımı konusunda bir sorun olmadıðı tespit edilmiştir.

-Hükümlü ve tutuklular, katı gıda almadıklarını ölçülü bir şekilde şekerli ve tuzlu su, meyve suyu, nescafe aldıklarını beyan etmişlerdir. Kimi tutuklular günde 2 lt. sıvı tükettiklerini belirtmişlerdir.

- Cezaevi yönetiminin her gün düzenli bir şekilde eylemcileri doktor refakatinde ziyaret ettikleri belirtilmiştir.

- Eylemciler tarafından daha önce de benzer eylemlere yapılan müdahalelerin tekrar yaşanması ve sonuçlarına ilişkin ciddi kaygılar dile getirilmiştir.

Yapılan görüşmede, açlık grevindeki tutsakların Abdullah Öcalan'ın saðlıðı, güvenliði ve özgürlüðünün saðlanması, anadilde eðitim önündeki engellerin kaldırılması ile mahkemeler önünde ana dilde savunma hakkının verilmesi halinde eylemlerine son verebilecekleri belirtilerek tedaviyi kabul etmedikleri kaydedildi.

Hazırlanan raporda Kürt dilinin önündeki engellerin kaldırılması, anadilde eðitim ve savunma dahil olmak üzere kamusal alanda kullanımı konusunda yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması ve somut adımların atılması gerektiði belirtilerek şunlara yer verildi:

"Abdullah Öcalan’ın avukatları ile görüştürülmemesi konusundaki uygulama, Ceza ve Güvenlik Tedbirleri Hakkındaki Kanuna açıkça aykırıdır. Bu nedenle Abdullah Öcalan’a herhangi bir hükümlüden farklı bir infaz uygulaması yasal deðildir. Yasalar objektiftir ve kişiye göre uygulanamaz.

Bu hukuksal gerekliliðin yanı sıra, Kürt sorunun çözümü ve şiddet ortamının son bulmasında ciddi bir rol üstlenebilecek olan Abdullah Öcalan ile görüşmelere başlamasının siyasal bir zorunluluk olduðu da açıktır. Toplumun her kesiminde bu konuda ciddi bir konsensüs oluşmuş ve bu husus siyaset kurumunca da kabul edilmiştir. Başbakan’ın “yeniden görüşebiliriz” yönündeki beyanı, toplumda beklentiyi daha da arttırmıştır. Aynı zamanda toplumsal bir beklentiye de dönüşen görüşmeler konusunda, tutuklu ve hükümlülerin talepleri herhangi bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olmaksızın hemen karşılanabilecek bir taleplerdir.

Batman Barosu olarak, birey yaşamının ve vücut bütünlüðünün siyasal tartışmalara konu olmasını doðru bulmadıðımızı ve eylemlerin iradi olarak sonlandırılmasını talep etme çaðrısının vicdani ve ilkesel bir yükümlülük olduðunu belirtiyor, ölümlerin ve kalıcı saðlık sorunlarının yaşanabileceði eşiðe gelmiş açlık grevleri konusunda, yetkilileri karşılanabilir/tartışılabilir talepler konusunda derhal sorumluluk almaya davet ediyoruz. Cezaevlerinden gelen sese kulak verilmesini ve bu konularda yasal ve somut adımların bir an önce atılmasını, eylemlerin daha önce acı bir şekilde tecrübe ettiðimiz yöntemlere kesinlikle başvurulmadan, demokratik ve barışçıl bir şekilde sonuçlandırılmasını talep ediyoruz."