Barış Pehlivan: Türkiye’de basın özgürlüðü yoðun saldırı altında

Barış Pehlivan: Türkiye’de basın özgürlüðü yoðun saldırı altında

20 ay Oda tv davasından cezaevinde yattıktan sonra Eylül ayında serbest bırakılan Gazeteci Barış Pehlivan, Ýsveç Gazeteciler Federasyonu’nun (SJF) Stockholm’de düzenlediði konferasta yaptıðı konuşmada Türkiye’de ifade ve basın özgürlüðünün AKP Ýktidarının yoðun baskı ve saldırılarına uðradıðını söyledi.

Konferansa katılan gazetecilere Türkiye cezaevlerinde bulunan meslekdaşlarını desteklemeleri çaðrısında bulundu.

SJF’in “Geleceðin Talepleri” parolasıyla düzenlediði, sendika yöneticisi 200 gazetecinin katıldıðı konferansta Barış Pehlivan, Türk Hükümetinin cezaevlerindeki gazetecileri terörist, tecavüzcü, hırsız gibi suçlamalarına inanılmaması gerektiðini belirttikten sonra, cezevinde tutulanların tamamının gazeteci oldukları ve düşüncelerini açıkladıkları için tutuklandıklarını söyledi.

Oda tv davası sırasında yaşanan hukuk skandallarını örnekler vererek aktaran Pehlivan gazetecilere komplo yapıldıðının artık neredeyse tüm toplum tarafından görüldüðünü söyledi. Eski bir polis şefi olan Hanifi Avcı’nın Fethullah Gülen Cemaati’nin polis içinde örgütlenmesini deşifre etmesinden sonra siyasi iktidarın operasyon için düðmeye bastıðını ifade etti. Geçmişte devrimcilere işkence yapan Avcı’nın Marksist-Leninist bir örgüte yataklık ettiði iddiasıyla tutuklanmasındaki çelişkiye dikkat çekti. Avcı’nın tutuklanmasının ardından cemaate yakınlıðı ile bilinen basın tarafından atılan itiraflardan sonra Soner Yalçın’ın da tutuklandıðını söyledi.

CEZAEVLERÝNDEKÝ GAZETECÝLERÝN SESLERÝNÝ DUYUN

Gazeteci Nedim Şener’in de Hrant Dink cinayetinde camaate yakınlıðı ile tanınan polislerin ihmallerini açıða çıkaran bir kitap yazdıðı için AKP Ýktidarının şimşeklerini üstüne çektiðini ve daha sonra da tutuklandıðını ifade etti. Kendisinin de aralarında bulunduðu gazetecilere Prof. Dr. Yalçın Küçük’ün liderliðinde hükümeti devirmek amacıyla gizli örgüt kurmak suçlamasıyla dava açıldıðını belirten Pehlivan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün Türkiye’de onlarca gazeteci arkadaşım hala hapiste. Hükümet onlara terörist diyor. Bana da terörist diyor. Ancak biz onların terörist deðil gazeteci olduklarını biliyoruz. Hükümet ve Gülen Cemaati kendisine muhalif olanları hapse gönderiyor. Gazetecilik suç olmadıðı için gazetecileri terörist olmakla suçluyorlar. Sizlerden cezaevlerindeki gazetecilerin seslerini duymanızı istiyoruz. Onlarca gazeteci yıllardır hapiste. Bu davalar hukuki deðil siyasi davalardır. Eðer siz bu olanları kamuoyuna duyurursanız belki arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuşur.”

Bir Ýsveçli gazetecinin cezaevindeki gazeteciler için ne yapabilecekleri sorusunu ise “Yazın, yazın, yazın” diyerek yanıtladı.

GERÇEKLERÝ KÝMSENÝN DUYMAMASI ACI VERÝYOR

Pehlivan’ın eşi Aysel Pehlivan ise yaptıðı konuşmada tutsak yakınlarının karşı karşıya kaldıkları zorluklara ve uluslararası dayanışmanın önemine dikkat çekti. Terörist suçlamasıyla göz altına alınanların ailelerinin gerçekleri bildikleri halde hiç bir şey yapamamalarının çaresizliðini dile getirdikten sonra şunları söyledi: “Gerçeði haykırdıðınız halde kimsenin bunu duymaması acı veriyor. Sizler bu noktada bizleri dinleyen kulaklar, gerçeði gören gözler oldunuz. Yaşanan haksızlıkları, basın özgürlüðüne vurulan darbeleri sizler anlattınız...Bugün Türkiye’de gazeteciler ve özgürce düşüncesini söyleyen insanlar hala tutuklu. Çok uz süreler ve çok asılsız suçlamalarla. Bize ve onlara verdiðiniz destek için teşekkür ediyorum.”

Gazeteciler, Barış ve Aysel Pehlivan’ı konuşmalarının ardından uzun süre alkışladılar.

AÇLIK GREVLERÝ TUTSAKLARIN TALEPLERÝ ÜZERÝNDEN SONUÇLANDIRILSIN

Konuşmasının ardından görüştüðümüz Barış Pehlivan adları KCK, Oda Tv ve Devrimci Karargah da olsa herkesin bir torbaya atıldıðını belirttikten sonra şunları söyledi: “ Adları farkı ama kumaşları aynı. Bu davalarda gazeteciler yargılanıyor. Şu anda açlık grevinde olan, ölüm sınırına gelen meslekdaşlarım var. Geçmişte biz bu acıyı 1996’da da, 2000’den sonra da çok fazlasıyla yaşadık. Hangi davadan yargılanırsa yargılansın tüm meslekdaşlarımın serbest bırakılmalarını istiyorum. Açlık grevlerinin müdahale ile deðil tutsakların talepleri üzerinden bir anlaşmaya varılarak sonlandırmasını bekliyorum. Burada insan hayatı söz konusu ve hiç kimse olanlara kayıtsız kalamaz.”