''Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı barış bildirisine imza attıkları için haklarında dava açılan 3 akademisyeninin duruşması İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı çok sayıda siyasetçi, hak savunucularıyla akademisyen izledi.
İlk olarak İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Kerem Eksen'in duruşması görüldü. Eksen'in hazır bulunduğu duruşmaya avukatları da katıldı Kerem'in avukatları usule dair hazırladıkları dilekçeyi mahkeme heyetine sundu. Avukatlar, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 2016/65 nolu dosyanın istenmesini ve birleştirilmesini talep etti.
Savcı, 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyanın TCK. 301. Maddesi kapsamında istenmesini ve buna göre birleştirme talebinin değerlendirilmesini talep etti.
Mahkeme Heyeti ise, verdiği kararında avukatların taleplerinin 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyanın içeriği geldikten sonra değerlendirilmesine karar vererek, duruşmayı 19 Nisan 2018 gününe erteledi.
TİREK: İNSAN KALMAK, KENDİMİZE SAYGIMIZI YİTİRMEMEK İÇİN...
Marmara Üniversitesi Grafik Bölümü’nden Doç. Dr. Meryem Didem Dayı Tirek'in duruşması da başladı. Tirek'in hazır bulunduğu duruşmada avukatı söz alarak, derhal beraat talebinde bulundu.
Duruşma savcısı da, propaganda suçunun oluşup oluşmadığının tespitinin ardından avukatların derhal beraat talebinin değerlendirilmesini istedi. Mahkeme Heyetinin derhal beraat talebini reddetmesi üzerine Tirek, savunma yaptı.
Tirek, barış bildirisine imza atmasının yanlış bir eylem olmadığı ve suç oluşturmadığını dile getirerek, "Okumakta olduğum metin bir savunma değildir" dedi.
Herhangi bir gruba veya örgüte dahil olmadığını kaydeden Tirek, şunları kaydetti: "Hayatım boyunca şiddetin ve şiddet içeren eylemlerin karşısında durdum. Sadece kendimi temsil ediyorum. Bu bildiriye de vicdani ve insani olarak rıza verdim. Tasarım dersi veriyorum, sosyolog değilim, siyaset bilimci veya hekim değilim. Bu salonlardan vatandaşlık dersi veren, hukuk dersi veren, azınlıklar üzerine, göç üzerine çalışan birçok iyi akademisyen geçti ve geçmeye devam edecek. Ülkemin aydınlık yüzü olan bu hocalarımın üzerinde bir durum tespiti ve savunma yapabileceğimi düşünmüyorum. Benim ifadem hepsinin toplamı olsun isterim. Diğer yandan ise sadece tasarım öğretmiyorum çünkü akademinin meslek okulu olduğu anlayışını şiddetle reddediyorum. Sadece tasarım gibi dışarıdan sınırlı görünen bir alandan da olsa inandığım şeyin dersini veriyorum."
"İnandıklarımız olmazsa doğrularımız olmazsa ve bunları bir masa etrafında tartışamazsak nasıl insan olabiliriz? Etrafımızda olan bitenden sorumlu hissetmezsek nasıl insan kalabiliriz ve ne kadar aciz bir eylem olsa da barış diyen bir metne dünyanın neresinde olursa olsun kim için olursa olsun imza veremezsek nasıl kendimize saygı duyabiliriz? Sanat ve tasarım okulunda okuyan öğrencilerimize her zaman bu ülkenin aydınları olmaya aday oldukların söyledim. Bu bilinçle davranmalarını ve öğrenmelerini istedim. Toplumun önünü açmaları gerektiğini, olan bitenden sorumlu hissetmeleri gerektiğini anlatmaya çalıştım. Sonuç olarak kitlesel etkisi olan bir işle, içinde yaşadığımız toplum için görüntü üretmekle uğraşıyoruz. Bir görüntünün ne anlama geldiğini, tarihsel olarak nasıl bir bilgi edeceğini, çeşitli dönemler ve zamanlarda nasıl okunabileceğini ve o görüntüyü yaratanların nasıl bir sorumlulukla davranmaları gerektiğini öğretmeye çalışıyordum.
Ben sadece barış talebine cılız bir ses verdim. Ben ne kahramanım ne de düşmanım, sadece vicdanı olan bir insanım. Bunun bir suç olduğunu kabul etmiyor, herkesin her zaman barış diyebilmesi için beraatimi ve alınan haklarımın iadesini talep ediyorum."
Duruşma savcısı, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosya için TCK 301. Madde kapsamında Adalet Bakanlığı'ndan istenen izin yazının istenmesini talep etti. Mahkeme duruşmayı 24 Ocak gününe erteledi.
MAHKEME TALEPLERİ REDDETMEYE DEVAM EDİYOR
Marmara Üniversitesi'inden Prof. Dr. Mehmet Rıza Türkay'ın duruşmasında da avukatlar, yargılamanın TMK 7/2 Maddesine aykırı olduğunu belirterek, dosyanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesini istedi. Savcı, yargılamanın 7/2 Maddesine aykırılığı iddiası yönünden Anayasa Mahkemesi'ne başvurma talebinin reddini istedi.
Mahkeme Heyeti ise yargılamanın TMK 7/2 Maddesine aykırı olduğunu iddiasının Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi talebinin reddine karar vererek, duruşmayı 26 Nisan gününe erteledi.