Sincan Kapalı Kadın Cezaevindeki tutuklu ve hükümlülere Saðlık Bakanlıðı tarafından piyasadan toplatılan ilaçlar veriliyor. Türkiyede eczanelerde satılması yasak olan ilaçların kullanımı ciddi saðlık risklerini beraberinde getiriyor.
Hak ihlalleri ve artan ölümlerle gündemden düşmeyen Türkiye cezaevlerinde hasta tutsaklara yönelik tedavi ettirmeme, yanlış ilaç verme gibi insanlık dışı uygulamalara bir yenisi daha eklendi. Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde bulunan tutsaða Saðlık Bakanlıðı tarafından satışı durdurularak toplatılmış Miacalcic 200 IU Nazal Sprey adlı ilaç verildi. Bir ay boyunca kullandıðı ilaçların piyasadan toplatılmış ilaçlar olduðunu tahliye olduktan sonra gittiði hastanede öðrenen Yıldız Bahçeci ANFye konuştu.
Kolu alçıdayken 22 Mart 2012 tarihinde cezaevine konulan ve 3. Yargı paketi kapsamında cezaevinden çıkan Yıldız Bahçecinin, kırık kolundaki alçı Sincan Kadın Kapalı Cezaevi yönetimi tarafından çıkarıldı. Revirde alçı bulunmadıðı gerekçesiyle kolunun tekrar alçıya alınmadıðını söyleyen Bahçeci, Kolumun en az 6-7 hafta daha alçıda kalması gerekiyordu. Ancak beni cezaevine götürdüklerinde alçıyla almadılar, içeride revir var diyerek alçıyı söktüler. Revirde ise alçı yok denildi. Bir ay daha alçıda kalması gereken kolum için bandaj dahi vermediler. Sadece aðrı kesici getirip veriyorlardı. Gerçi aðrı kesici midir başka bir şey midir o da meçhul. Ben o ilaçları reddettim. Ve bir tülbentle tutturdum kolumu. Kolum zorlanınca beni doktora götürdüler orada film sonucunda kemik erimesi teşhisi konuldu. Kemik taraması yapıldı ve bir calsium bir de sprey olmak üzere iki ilaç yazdı doktor diye anlattı.
BAKANLIK KARARIYLA TOPLATILMIŞ ÝLAÇ VERÝLDÝ
Tahliye olurken ilaçlarını cezaevinde unuttuðunu ve tekrar hastaneye gittiðini belirten Bahçeci, bir ay süresince Saðlık Bakanlıðı tarafından toplatılan ilaçları kullandıðını öðrendi. Ýlaçlarını almak için eczaneye gittiðini ancak eczacının doktor raporu olmadan bu ilacı veremeyeceðini belirtmesi üzerine hastaneye gittiðini söyleyen Bahçeci, Doktor reçeteye bakıp, bu ilaçları kim yazdı diye sordu. Ve ilacın Saðlık Bakanlıðı tarafından toplatıldıðını, hiçbir yerde satılmadıðını, kimsenin bu ilacı veremeyeceðini söyledi. Ben tekrar bir eczaneye gidip sordum bu ilaç var mı diye. Eczacı, bu ilacın olmadıðını ancak doktor raporu var ise depoya sordurabileceklerini söyledi dedi.
Saðlık Bakanlıðı tarafından 31.07.2012 tarihinde Avrupa Ýlaç Ajansının kalsitonin içeren tüm nazal spreylerin uzun vadeli tedavi gerektiren kronik bir hastalık olan osteoporozun tedavisi için, bu endikasyondaki faydaları, risklere aðır basmadıðından ve yine uzun süre kullanımının malignite riskindeki minimal artış ile ilişkili olduðu konusundaki gözlemler sebebi ile piyasadan kaldırılması yönündeki kararı doðrultusunda Novartis Ürünleri tarafından tanıtımı yapılan Miacalcic 200 IU Nazal Sprey adlı ilacın piyasadaki tüm serilerinin satışının acilen durdurulması bildirilmişti.
VERÝLEN ÝLAÇLAR TUTSAKLARDA YENÝ HASTALIKLARA YOL AÇIYOR
Toplama kampı olarak deðerlendirdiði cezaevlerindeki hasta tutsakların durumuna da dikkat çeken Bahçeci, Cezaevlerinde bir şey için doktora giden bir tutsak birkaç ay sonra birkaç hastalıkla daha karşılaşıyor dedi. Cezaevlerindeki tutsakların artan saðlık problemlerinin nedenin yanlış ilaç verilmesinden kaynaklandıðına dikkat çeken Bahçeci, Bizim dışarıda başka bir doktora gitme şansımız var ancak cezaevlerinde bulunan arkadaşlarımızın böyle bir şansı yok. Özellikle müebbetlik arkadaşlar için daha çok kaygı duyuyorum. Çünkü mecburen verdikleri ilaçları kullanıyorlar diye anlattı.
CEZAEVÝ PSÝKOLOÐUNDAN TUTSAKLARA PSÝKOLOJÝK ŞÝDDET
Bahçeci, tutsakların cezaevi psikologu tarafından maruz kaldıkları psikolojik baskıya ilişkin Cezaevine götürülen bir arkadaş önce psikoloðun baskısına, psikolojik şiddetine, işkencesine maruz kalıyor. Ve istinasız herkese psikolojik ilaç veriyorlar diyerek, kendisinin de baş dönmesi nedeniyle revire başvurduðunu ve psikoloðun kendisine anti-depresan bir ilaç yazdıðını ancak ilacın ne olduðunu ya da kullanımına ilişkin kendisine bir bilgi verilmeden sabah akşam ilacın kendisine getirildiðini anlattı. Ne ilacı içtiðimizi bilmiyoruz diyen Bahçeci, içmesi için sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa kendisine getirilen ilaçları içmediðini söyledi ve ekledi: Diyorlardı ki, bize güvenmiyor musun? Tabi ki güvenmiyorum. Her gelen anti-depresan ilaç veriliyor. Bir hafta boyunca sabah akşam geldiler, ben içmedim o ilacı. En sonunda ben bu ilacı kabul etmiyorum diyerek bir dilekçe yazdım diye kaydetti.
TÜRKÇE BÝLMEYEN HASTA TUTSAKLAR DERTLERÝNÝ ANLATAMIYOR
Bölgeden getirilen ve Türkçe bilmeyen kadın tutsakların hastanede yaşadıkları sorunlara da dikkat çeken Bahçeci, bu kadın tutsakların Türkçe bilmemesinden dolayı hastanede dertlerini anlatamadan geri dönmek zorunda kaldıklarını vurguladı. Ýdareye Türkçe bilmeyen kadın tutsakların yanında bir tercüman göndermeleri ya da kendilerinin giderek arkadaşlarına yardımcı olmaları yönünde defalarca başvurmaları sonucunda bir olumlu bir yanıt alamadıklarını belirten Bahçeci, Türkçe bilmeyen analarımız, bacılarımız gidiyor doktora ancak kendini ifade edemiyor. Doktor kafasına göre bir ilaç verip gönderiyor. Birinde bizzat ben tanık oldum, tüm ısrarıma raðmen kadın arkadaşla beraber benim de doktorun odasına girmeme izin vermediler. Ona da bir ilaç yazıldı ama ne yazıldı bilmiyoruz. Cezaevine girdiðinde bir tek astımı vardı, şimdi nefes darlıðı, mide gibi birçok sorunu var diye anlattı.
Kadın tutsakların hastaneye gidiş gelişler sırasında ve muayene sırasında maruz kaldıkları uygulamalara da deðinen Bahçeci, askerlerin muayene sırasında odadan çıkmaması nedeniyle kadın tutsakların tedavi olmadan geri dönmek zorunda kaldıklarını belirtti.