9. Uluslar arası Kürt Konferansında konuşan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, Kürt tarafının çözüm önerilerini sundu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Kürt tarafı açısından baş müzakerecidir" diyen Aydar, görüşmelerin sonuç alıcı olabilmesi için Öcalan'ın serbest hareket imkanının saðlanmasını istedi. Yeni bir görüşmeye pozitif yaklaşacaklarını ancak samimiyet ve ciddiyet beklediklerini de vurgulayan Aydar, oyalamaya karnımız tok dedi.
KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zübeyir Aydar, Belçika'nın başkenti Brüksel'de düzenlenen 9. Uluslararası Kürt Konferansında, Kürt sorununun çözümüne ilişkin önerilerde bulundu. Zübeyir Aydar, çözüm önerilerini sıralamadan önce, şimdiye kadar yaşananlara ilişkin bir sunum yaptı. Aydar sunumunda 1993 yılından bu yana yaşanan gelişmeler, ilan edilen ateşkesler ve Oslo sürecini deðerlendirdi.
Aydar, sunumunda Türkiyede Kürt sorununa çözüm tartışmalarının ilk olarak 1990lı yıllarda başladıðına işaret etti. Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özalın çözüm arayışlarına Kürt tarafının hep olumlu karşılık verdiðini kaydeden Aydar, ilk ateşkesin de aynı dönemde ilan edildiðini hatırlattı. Özalın şüpheli bir şekilde ölümü ve karşı tarafın olumlu karşılık vermemesi üzerine bu girişim sonuçsuz kaldı ve ateşkes bozuldu dedi. Daha sonraki benzer girişimlerin de Türk devletindeki olumsuz yaklaşımlar nedeniyle sonuçsuz kaldıðını vurgulayan Zübeyir Aydar, Kürt tarafının 8 kez ateşkes ilan ettiðini ve sözkonusu ateşkeslerin Türk tarafının çözümsüzlükte ısrar eden tavır ve askeri operasyonların sürmesi nedeniyle bozulduðunun altını çizdi.
2006DAN SONRA GÖRÜŞMELERÝN NÝTELÝÐÝ DEÐÝŞTÝ
Aydar devamla 2006 ve sonrasında gelişen diyalog ve görüşme sürecini ayrı ele alıp deðerlendirmek gerekir diyerek Oslo görüşmeleri olarak bilinen sürecin gelişimini ve bu sürecin nasıl sekteye uðratıldıðını anlattı.
Bu süreç önce dolaylı olarak aracıların mesaj getirip götürmesiyle başladı. 2007nin sonlarından başlayarak da yüz yüze görüşmelere geçildi. Kamuoyunda Oslo Görüşmeleri olarak bilinen süreçte, görüşmelerin iki ayaðı vardı. Biri Ýmralı Cezaevinde Sayın Öcalanla, diðeri dışarıda Örgüt temsilcileri ile yürütülüyordu. Görüşmeler birbirleri ile paralel olarak birinin diðerini tamamlaması şeklinde yürüyordu. Aradaki baðlantı da yazılı belgelerin teatisi şeklindeydi. Zaman zaman tıkanma ve kesilmeler yaşanmakla beraber bu süreç Temmuz 2011e devam etti. Karşı tarafın verdiði sözleri yerine getirmemesi, çözüm yönünde esasa ilişkin adımlar atmaya yanaşmaması ve var olan randevuları iptal etmesiyle süreç kesildi.
Kürt tarafının sürece samimi yaklaştıðını ve kendi üzerine düşenleri yerine getirdiðini belirten Aydar, çözüm için hazırlanan yol haritası ve protokolleri hatırlattı. Türk tarafının talebi üzerine, Kürt tarafı, barış ve silahsız bir çözümde samimi olduðunu göstermek, ayni zamanda barış ve diyalog konusunda hükümetin elini güçlendirmek amacıyla Barış gruplarının oluşturularak Türkiyeye gönderildiðini kaydetti.
TÜRK TARAFI ÇÖZÜM PROJESÝYLE MASAYA OTURMADI
Aydar Türk devletinin görüşmelere yaklaşımını da şu sözlerle özetledi:
Türk tarafı bu süre içinde defalarca söz vermelerine raðmen, hiçbir zaman bir çözüm projesiyle masaya oturmadılar. Türkiye adına görüşmelere katılanlar, tartışmalardan sonra biz bu hususları hükümete götüreceðiz, gelecek oturumda cevabını getiririz demişlerdir. Ancak hiçbir zaman tatmin edici bir cevapla dönmemişlerdir. Ana konular gündeme geldiðinde biz bu konuda yetkili deðiliz demişlerdir. Kürt tarafı, yetkili bir heyet gelsin, kaç gün kaç hafta sürerse sürsün, oturalım son noktayı koyana kadar devam edelim önerisini kendilerine sunmuş, ancak karşılık almamıştır.
Görüşmelerin sıklaştıðı ve Kürt tarafının ateşkes ilan ettiði bir dönemde KCK adı altında geliştirilen operasyon ve tutuklama furyasının başladıðına dikkat çeken Aydar, aynı dönemde Sri Lanka-Tamil modeli şeklinde tartışmalar yürütüldüðünü ve Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye planları yapıldıðını hatırlattı. Tüm bu yaşananların Türk tarafının görüşmelerle zaman kazanmaya yönelik oyalama içinde olduðu ve fırsat bulduklarında da son darbeyi vurmaya çalıştıðı yönündeki algıyı doðruladıðını söyledi.
OYALAMAYA KARNIMIZ TOK!
Aydar görüşmelerin kesildiði Temmuz 2011den bu yana yaşanan gelişmeleri de deðerlendirdi. Yeni bir görüşmeye pozitif yaklaşacaklarını ancak samimiyet ve ciddiyet beklediklerini vurgulayan Aydar oyalamaya karnımız tok dedi. Aydarın deðerlendirmeleri şöyle:
Temmuz 2011den bu yana sert çatışmalar yaşanmaktadır. AKP Hükümetinin çok iddialı olarak sarıldıðı Sri Lanka-Tamil modeli Kürdistan da tutmadı. Türkiye de yeniden çözüm tartışmaları yaşanmaktadır. Henüz hükümetin Kürt tarafına yansıyan yeni bir tutumu yoktur. Yeni bir görüşme süreci talebi olursa, Kürt tarafı nasıl karşılar sorusuna vereceðimiz cevap pozitif olacaktır. Ancak arayacaðımız husus ciddiyet ve samimiyet olacaktır ve oyalamaya da karnımız toktur.
Türkiye de özellikle hükümete yakın çevrelerde, PKK ayrı, Kürt sorunu ayrı şeylerdir, Ýmralı ayrı, Kandil ayrı, Avrupa ayrı veya örgütte çok başlılık vardır, Örgüt başka güçlerin taşeronudur biçiminde tartışmalar yapılmaktadır. Bunlar psikolojik savaş merkezlerinde üretilen argümanlardır, meseleyi bulandırmaya ve çözümsüzlüðü derinleştirmeye yöneliktirler. Şunu net söyleyelim; PKK öncülüðündeki hareketi dikkate alınmadan Kürt sorununa çözüm bulmak mümkün deðildir. Örgütte farklı başlar, farklı kanatlar yoktur, örgüt bir bütündür, başkanı da Sayın Abdullah Öcalandır. Örgütün gündemi Kürt sorunudur, Kürdistandır, Kürt Halkının refahı ve özgürlüðüdür. Bunun dışında farklı bir gündemi yoktur, hele hele dış güçlere hizmet etmek gibi bir davranışı, bir amacı hiç olamaz.
Burada söz dış güçlerden açılmışken, özellikle Avrupa ve Batılı güçlerin tutumuna da deðinmek gerekir. Batının tutumu şimdiye kadar çözüme hizmet eden bir tutum deðil, bilakis çözüm karşıtı güçlere destek veren bir tutumdur. Vicdan sahibi herkes bilir ki; Kürt Halkının özgürlük mücadelesi haklı ve meşru bir özgürlük hareketidir. Bunu terör ve teröristlikle suçlamak haksızlık, hukuksuzluk, zalimlik ve zalimin yanında yer almaktır. Batı, hem Kürdistan Özgürlük Mücadelesini teröristlikle suçluyor, hem buna dayanarak Kürt siyasetçilerine ve kurumlarına yöneliyor, hem de Türkiyeye askeri destek sunuyor. Bu tutumun çözümsüzlüðü derinleştirdiði ortadadır. Terör listesi ve ona dayanan uygulamalar ortadan kaldırılmadan çözüme hizmet etmek mümkün deðildir.
ÇÖZÜM ÖNERÝLERÝ
Zübeyir Aydar sunumunun son bölümünü de Kürt tarafı olarak çözüm önerilerine ayırdı.
Kürt tarafı olarak tutumumuz açık ve nettir. Taleplerimiz makul ve demokratik bir ülkede olması gerekenlerin asgarisidir diyen Aydar, içerik olarak daha önce defalarca karşı tarafa ve kamuoyuna sunduk dediði önerileri şu başlıklar altında sıraladı:
1.Türkiyede yaşayan tüm kesimlerin hazırlık sürecine katıldıðı yeni ve demokratik bir anayasanın yapılması. Bu temelde, yeni anayasa Türkiyelilik ve anayasal vatandaşlık temelinde tüm etnik kimliklere ya tarafsız olmalı, ya da Kürt kimliðinin varlıðına da atıf yapılarak anayasal ifadeye kavuşturulmalı.
2. Kürt kimliðinin kabulü gereði yasalarda yapılacak deðişiklikle Kürt dili ve eðitiminin düzenlenmesi; ilkokuldan üniversiteye kadar Kürtçenin eðitim dili olarak kullanılması. Kürtlerin yoðun olarak yaşadıðı yerlerde Türkçenin yanında Kürtçenin ikinci resmi dil olarak kabul edilmesi.
3. Kürt kültürünü yaşatma ve geliştirme önündeki engellerin kaldırılması, diðer kültürlere tanınan tüm hakların Kürt kültürüne de tanınması. Radyo, TV ve basın üzerinde hiçbir kısıtlama yapılmaması.
4. Düşünce, inanç, ifade özgürlüðü ve örgütlenme üzerindeki yasak ve kısıtlamalar kaldırılarak serbest siyaset önündeki tüm engellerin kaldırılması.
5. Demokratik Yerel Yönetimler Yasasının çıkarılması. Başta yerel meclisler olmak üzere demokratik yerel siyasi iradelerin yetkilerinin arttırılarak, yerinde yönetim anlayışı temelinde demokratik özerkliðin saðlanması.
6. Koruculuk sisteminin ekonomik ve sosyal tedbirler alınarak kaldırılması.
7. Toplumsal yaraların tümden sarılması ve sarsılan toplumsal dengelerin yeniden saðlıklı hale gelmesi için yerlerinden zorla göç ettirilenlerin yerlerine dönüşü önündeki tüm engeller kaldırılmalı. Savaş maðdurlarının zararları karşılanmalı, köylülerin köylerini yeniden inşa etmeleri ve üretime geçmeleri için idari, hukuksal ve ekonomik destek sunulmalı.
8. Kürt bölgelerinde bir ekonomik kalkınma seferberliði başlatma kararlılıðı ortaya konulmalı ve devlet destekli yatırımlar başlatılmalı. Özel teşebbüs için vergi indirimi ve ucuz kredi başta olmak üzere yatırımı teşvik edici diðer kaynaklar saðlanmalı.
9. Toplumsal barış ve demokratik katılım yasasının çıkarılması temelinde Kürt ve Türk toplumu karşılıklı olarak bir birini af etmeli. Sayın Abdullah Öcalan ve tüm siyasi tutuklular dâhil herkesin özgürce toplumsal ve siyasal yaşama katılması saðlanmalıdır. Yurt dışında yaşayan siyasi mültecilerde demokratik siyasal yaşama dâhil edilmelidir.
10. Kalıcı çözümün saðlanmasıyla birlikte gerillanın mevcut yasalar çerçevesinde yerel asayiş gücü ya da yeni bir statüyle demokratik çözüm içinde varlıðını koruyacak şekilde bir çözümün bulunması.
Pratik Ýşleyiş Olarak:
1- Ýki tarafın, siyasi partilerin ve sivil toplum kurumları temsilcilerinin de yer alacaðı, anayasa ve yasal konuları ele alacak bir Anayasa Konseyinin kurulması.
2- Ýki tarafın ve ilgili güçlerin temsilcilerinin içinde yer alacaðı, silahlı güçlerin durumu ve güvenlik konularını ele alan bir Barış Konseyinin kurulması.
3- Demokratik barış ve uzlaşının gelişmesi ve güven ortamının saðlanması açısından şimdiye kadar yaşanan çatışma ortamında Türkiye ve Kürdistanda büyük acılar ve travma yaratan uluslararası savaş kurallarına ve insan haklarına aykırı olayları araştırarak açıða çıkaracak Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonunun kurulması.
4- Bu konseyler ve komisyonla Sayın Abdullah Öcalanın iletişiminin direkt olarak saðlanması.
ÖCALAN KÜRT TARAFI AÇISINDAN BAŞ MÜZAKERECÝDÝR
Burada Sayın Abdullah Öcalanın konumunu açmak gerekir. Sayın Öcalan, hareketin kurucusu ve hukuken kararları veto hakkına sahip lideridir. Aynı zamanda hem genel örgüt, hem silahlı güçler, hem gençlik yapısı ve hem de halk üzerinde geniş bir otoriteye sahip tek kişidir. Kürt tarafı açısından baş müzakerecidir. Görüşmelerin sonuç alıcı olabilmesi için saðlıðı ve güvenliði garanti alınarak serbest hareket etmesi saðlanmalıdır.
Bizce bütün bunlar olabilir. Bunlar bizim önerilerimizdir. Karşı tarafın veya ilgili herkesin önerilerini de dinlemeye, ele almaya ve deðerlendirmeye açıðız.