Av. Zincir: Bu dava anadil davasıdır

Av. Zincir: Bu dava anadil davasıdır

Ýstanbul'da 2 Temmuz'da başlayan KCK Ana Davası, Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın da aralarında olduðu 16 tutuklunun tahliyesi ile sona erdi. Avukatların müvekkilleri için savunma hakkı ve anadilde savunma için verdiði mücadelenin damgasını vurduðu duruşmalarda, mahkeme heyeti, iddianamenin tamamının okunması dışında bütün talepleri reddetti. Zaman zaman gerginliðin yaşandıðı ve bazı duruşmaların izleyicisiz yapıldıðı davanın avukatlarından Sinan Zincir, ANF'nin sorularını yanıtladı. Av. Zincir, davanın anadil davası olduðunun altını çizerek, “Müvekkillerimiz anadillerinde yaşam, eðitim talep ettikleri için yargılanıyorlar. Bu davada anadili geri plana itelemeye çalışmak, bu davanın anlamanı kavrayamamaktır” dedi. Zincir, anadilde savunma taleplerinin önümüzdeki duruşmalarda da devam edeceðini söyledi.

BDP yöneticisi Avukat Sinan Zincir'in ANF'nin sorularına verdiði yanıtlar şöyle:

Ýstanbul KCK Ana Davası'nda iki gün önce, 16 müvekkiliniz tahliye edildi. Bu karar için ne diyeceksiniz?



Aslında tüm arkadaşlarımızın tahliyelerini bekliyorduk. Kavram olarak "tahliye" kelimesini de kullanmak istemiyoruz açıkçası. Çünkü arkadaşlarımız rehin alınmıştır ve derhal serbest bırakılmalarını bekliyorduk. Bu nedenle tatmin edici bir sonuç olmadı.



AVUKATLARI DA REHÝN ALMAYA ÇALIŞIYOR

Mahkeme heyeti, "gizli tanıðın" kimliðini ifşa ettiðiniz gerekçesiyle siz ve bir meslektaşınız hakkında suç duyurusunda bulunacak. Ayrıca, mahkemeye ve savcıya hakaret ettikleri iddiasıyla kimlikleri sonradan belirlenecek meslektaşlarınız hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı. Ne anlama geliyor bu karar?

Mahkeme heyeti, tek başına Kürtleri deðil, Kürtlerin avukatlıðını yapanları da rehin almaya çalışıyor. Avukatlara şantaj yapıyor. Benim ve avukat arkadaşım Ender Yaðmur hakkında "gizli tanıðın bilgilerini ifşa etmek”ten dolayı işlem başlatma kararı aldılar. Bunu avukatlar yapmadı. Soruşturma savcılıðı, gizli tanıðın bilgilerini dava dosyasının içine koymuştur. Kovuşturma başladıðına göre, dava dosyasının içindeki tüm bilgi ve belgeler kamuya açıktır, alenidir. Aleni bir şey ifşa edilemez. Onu asıl ifşa eden savcılıktır. Görevlerini ihmal etmişlerdir. Onlar hakkında işlem başlatılması gerekirken, davanın avukatları hakkında işlem başlatılmıştır. Ciddiye almıyoruz. Alışkınız bunlara.



YARGILAMA TOPLAMA KAMPINDA YAPILIYOR

2 Temmuz'dan son duruşmanın görüldüðü 13 Temmuz'a kadar, bütün yargılama boyunca yaşananları nasıl anlamlandırıyorsunuz?



Bu yargılama, bir toplama kampında yapılıyor. Orası Kürtler için toplama kampıdır. Dava başlamadan önce savcılıða müvekkillerimizin, Kürtleri katledenlerle, kontrgerilla elemanlarıyla, 1990'lı yıllarda köyleri yakanlarla aynı ortamda yargılanmak istemediðini bildirdik. Çünkü, müvekkillerimiz, Kürt halkının iradesini temsil eden politikacılardır. BDP'nin MYK ve PM üyeleri, il ve ilçe başkanları, üyeleridir. Dava olaðanüstü koşullarda başlamış ve görülmüştür. Hem müvekkiller, hem aileler, hem de avukatlar açısından olaðanüstü günler yaşandı. Ailelerin ve avukatların duruşma salonuna erişiminin engellenmesi için kilometrelerce önce yollar kesildi. OHAL uygulandı. 12 Eylül dönemini yaşamadık ama anlatılanlardan bildiðimiz kadarıyla, 12 Eylül'ü günlerini aratmadı yaşananlar. Ama barikatlar, avukatların kararlı duruşuyla yarıldı.



DAVANIN FÝGÜRANI DEÐÝLÝZ



Ýddianamenin tamamının okunması ısrarınız, ana akım medyada da yer aldı. Tutukluları maðdur ettiði öne sürüldü. Neden 2 bin 400 sayfalık iddianamenin okunmasını talep ettiniz?



205 kişi bu davada yargılanıyor. 205 klasörlük evrak var. Polis fezlekeleri iddianame halini almış. 2 bin 400 sayfalık iddianame oluşturulmuş. Mahkeme heyeti bunu kendi mantıðına göre, 133 sayfalık metin haline getiriyor. Bu metni okuyup geçerek, tiyatro oynamaya çalışıyorlar. Müvekkillerin talepleri doðrultusunda avukatlar da bu belgeyi talep ettiler. Bu belge avukatlara verilmedi. Bu konuda kendilerine göre, yasalarda olmayan bir içtihat yaratmaya çalışıyorlar. Ne avukatlar ne de orada yargılanan Kürtler bu davanın figüranı deðildir. Madem 2 bin 400 sayfa yazmışlar, okunacak o zaman. Kirli yöntemlerle oluşturulan tüm belgeler, ekler bu davada tek tek okunacak ve böylece bu davanın bir rehin alma davası olduðu, soykırım amaçlı olduðu açıkça teşhir edilecek. Ýddianamenin okunma amacı budur. Ana akım medya birkaç kişinin tahliye olacaðı umuduyla, iddianamenin okunmasının ifadeleri, dolayısıyla tahliyeleri geciktireceðini öne sürerek, bizleri bu yönde eleştirmişlerdir. Ama sonuç ortada. Bu davada iddianame okunmadan ifadeler başlasaydı da 16 kişi tahliye olacaktı. Mahkeme heyetinin yarın da tahliye verme yetkisi vardır. Bu dava anadil davasıdır. Müvekkillerimiz anadillerinde yaşam, eðitim talep ettikleri için yargılanıyorlar. Bu davada anadili geri plana itelemeye çalışmak, bu davanın anlamanı kavrayamamaktır. Müvekkillerimizin anlamlı bir duruşu vardır. Hiçbir şekilde mahkemenin ret kararları karşısında geri atmayacaklardır.



KÜRTLER KÜRKÇE YAŞAYACAK

Bu durumda bundan sonraki duruşmalarda da anadilde savunma talebinizi tekrarlayacaksınız.



Tabi ki... Mahkemenin tutumu gayri meşrudur. Politik iklim ile ülkedeki egemen iktidarın, resmi devlet ideolojisinin etkileri altında kararını vermektedir. Gerekçeleri ise CMK'nın 202. maddesi. Ancak bu madde anayasaya aykırıdır. Kaldı ki, Cumhuriyetin kurucu öðesi olan Kürtlerin, Türkler gibi eşit hakları olmalıdır. Türkler kendilerini anadilleri ile ifade edebiliyorsa, mahkemelerde anadillerinde konuşuyorlarsa, Kürtler de kendi anadillerinde konuşabilmelidir. Müvekkillerin bu yöndeki hak talebi devam edecektir. Kendilerine ait olan bir hakkı talep ediyorlar. 90 yıldır bu ülkede Kürt dili, Kürt kimliði engelleniyor. Daha dün 'Vatandaş Türkçe konuş' kampanyaları düzenliyorlardı, daha dün 'Bu ülkede Kürt dili yok' diyorlardı. Müvekkillerimizin mücadeleleri sayesinde Kürt dilinin varlıðı kabul edilmiştir. Bu ülkenin mahkemelerinde de Kürtçe var olacak. Kürtler Kürtçe yaşayacak. Bu da bedelle olur. Kürtler ise bedel ödemekten hiçbir zaman çekinmediler. Yine çekinmeyeceklerdir.



Yargılama hukuki olarak nasıl devam edecek? Mahkeme, Kürtçe savunmayı kabul etmiyor, kimlik tespitini de yapmıyor. Ekim ayındaki duruşmada iddianamenin okunmasının ardından savunmalara geçilecek. O zaman ne olacak?



CMK kimlik tespiti yapılmadan yargılamanın başlamayacaðını açık bir şekilde belirtiyor. Ancak mahkeme heyeti kanuna karşı hile ile ve kanunu dolanarak verdiði ara kararla, müvekkillerimizin kimliklerini cezaevinden getirterek ya da polisten kimlik bilgilerine ulaşarak, kimlik tespitinin yapılacaðını ve yargılamanın devam edeceðini belirtiyor. Mahkeme, 'Konuşun ya da konuşmayın, kendinizi ifade edin ya da etmeyin, ben kendi bildiðimi yaparım' diyor. Bu anlayışı biz ve müvekkillerimiz iyi biliyor. Müvekkillerimizin bir çoðu 12 Eylül mahkemelerinde yargılanmış kişilerdir. Bu ülkede hukukun Kürtlere karşı ne şekilde uygulandıðını çok iyi bilmektedirler. Ortada bir tiyatro oynanıyor. Onlar bunun farkında. Ama bu oyunun oyuncuları olmayı kabul etmiyorlar. Müvekkillerimizin iradeleri açıktır. Bu aşamadan sonra da anadil talepleri devam edecektir. Mahkeme heyeti bu talebi kabul etmek mecburiyetindedir.

KARAR 'YOK' HÜKMÜNDE OLACAKTIR

Hukuki açıdan süreç nasıl işleyecek? Süreci işletecek mi?



Mahkeme heyeti yargılamayı devam ettirecektir. Ancak "yok" hükmünde bir karar çıkacaktır. Benzer davalarda görülüyor, Yargıtay bu tür kararları doðrudan onaylıyor. Herhalde bu davalar, AÝHM'de bitecek.



BU DAVADA BÝR HALK YARGILANIYOR

Ana akım medyanın bu davaya ilgisine ilişkin ne diyeceksiniz?



Davaya ilgileri daha çok kişiler üzerinden gelişiyor. Bizim açımızdan önemli olan şudur: BDP'nin çay ocaðında çalışan bir emekçi de, Büşra hoca da, MYK üyeleri de, PM üyeleri de bizim müvekkillerimizdir. Ana akım medya davayı başka bir noktaya çekmeye çalışıyor. Bu dava kişilerin davası deðildir, bu davada bir halk yargılanıyor, bir halkın deðerleri, talepleri yargılanıyor. Bu dava kriminal bir dava deðildir, tek başına Büşra hocanın ya da Ragıp hocanın yargılandıðı bir dava deðildir. Bu dava Kürtlerin ve Kürtlerle politik temelde dayanışan Türk aydınlarının, Türkiyeli aydınların davasıdır. Büşra hoca ve Ragıp hoca üzerinden Türkiyeli aydınlara 'Kürtlerle dayanışmayın, Kürtlerin talepleriyle ortaklaşmayın' tehdidi vardır. Onların bu dosyada yer almasının nedeni budur. Ama bu davada yargılama konusu yapılan Kürt gerçekliðidir. Mahkemede de bunu net bir şekilde söyledik. Orada yargılanın BDP olduðunu belirterek, görev ile ilgili hukuki bir tartışma da yaptık. Ama bu talepler de reddedildi. Son olarak şunu söylemek istiyorum: Mahkeme heyeti anadilde savunma isterken, Kürtlerin kurucu öge olduðunu söyledi. Doðrudur, Kürtler cumhuriyetin kurucu ögeledir. Ancak cumhuriyetin kurucu ögelerinin önderleri, kuruluşun hemen ardından tiyatro yargılamalarla idam edildi. Şimdi de onların torunları, çocukları, kurulan cumhuriyeti demokratik bir cumhuriyete, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü bir topluma dönüştürmeye çalıştıkları için yargılanıyorlar.