Av. Zeytun: Yasadışı gözaltılar işkencedir

İHD Amed Şube Başkanı Av. Zeytun: Bizler insan hakları savunucuları olarak vatandaşların bu konuda herhangi bir sorunla karşılaştıklarında hukuksal yardım temelinde katkı sunmaya çalışacağız.

Son zamanlardaki kaçırılma vakaları ile ilgili konuşan İHD Amed Şube Başkanı Av. Abdullah Zeytun, “Birey, bizim gibi kurumlar aracılığıyla durumunu dile getirip her türlü yasal ve hukuki zeminde hakkını aramalıdır. Ayrıca AİHS’e göre de bu yasadışı gözaltılar işkencedir” dedi.

90’lı yıllarda akıbeti genellikle ‘faili meçhul’ cinayetlerle sonuçlanan ve istisnanız her gün yaşanan kaçırılma vakaları Kürdistan’ın en temel gündemlerinin başında geliyordu. Birçok Kürt yurtseverin, iş insanının ve siyasetçisinin dönemin hükümetlerinin bir bastırma ve sindirme politikası olarak uyguladıkları kaçırılma vakaları neticesinde yaşamlarını yitirdikleri haberleri, özgür basın etiğiyle yayım yapan basın organlarının manşetlerinden düşmezdi. Son zamanlarda da yine aynı vakalar peş peşe yaşanmaya başladı. Özellikle geçtiğimiz hafta Amed’de yaşayan Ç.M. isimli bir gencin, 19 Temmuz tarihinde 3 sivil araçla önünün kesilerek, kendini polis olarak tanıtan kişilerce zorla araca bindirilip fiziksel şiddete ve tehditlere maruz bırakıldığı basına yansımıştı.

Söz konusu bu kaçırılma vakalarını ve bu duruma maruz kalanların ne yapması gerektiğini İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şube Başkanı Av. Abdullah Zeytun ile konuştuk. Türkiye’nin hukuki yapısında bir boşluk olduğundan kaynaklı hukuki denetiminde iyi sağlanamadığını söyleyen Zeytun, hukuksal güvencenin hem bireysel hem de toplumsal anlamda tam korunamadığı bir dönemi yaşadıklarını kaydetti.

‘YASADIŞI GÖZALTILAR, İŞKENCEDİR’

Kanunların ve düzenlemelerin uygulamayla vatandaşları koruyacak şekilde güvence altına alınmadığı taktirde bu tür kaçırılma vakalarının gelişmesinin muhtemel olduğunun altını çizen Av. Zeytun, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bizim derneğimize de bu konuda çokça başvurular yapılıyor. Özelikle üniversite öğrencisi gençlerin zırhlı araçlarla okulundan veya evinin yakınında bir yerden alınıp, hukuka aykırı gözaltı işleminin yapılması ve sonrasında da tehdit edilerek bırakılması gelen başvuru hikayeleri içerisinde. Bu başvurularımız arasında gazeteciler de var. Onlar da aynı süreçlerden geçtiği için derneğimize başvurular yapıyorlar. Kuşkusuz bunlar yeni olaylar değil. Öngörülebilirliğin olmadığı durumlarda böyle vakalar sıkça yaşanır. En son da bir gencin yasadışı bir biçimde gözaltına alınıp, tehdit edilerek bırakılması durumu vardı. Bunların, vatandaşın yaşam haklarına dair ihlali meydana getirebilecek tehlikeleri de var. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) göre de bu yasadışı gözaltılar işkencedir.”

‘KİŞİ KENDİNİ HUKUKİ GÜVENCE ALTINA ALMALI’

“Bizler insan hakları savunucuları olarak vatandaşların bu konuda herhangi bir sorunla karşılaştıklarında hukuksal yardım temelinde katkı sunmaya çalışacağız” diyen Av. Zeytun, “Birey, bu tür yasadışı işlemlerle karşılaştığında kendisini kamu görevlisi olarak tanıtan kişilere karşılık kendini hukuki güvence altına almalı. Buna dönük yasal işlemin başlatılması için de girişimlerde bulunması gerekir. Kişinin bu olay sonrasında hakkını arayacağı mekanizmaları kullanabilmesi lazım. Bu, bizim derneklere başvuru biçiminde de olabilir veyahut savcılığa başvuru da olabilir. Buna karşı sesini yükseltebileceği sosyal medya paylaşımı gibi kamuoyu duyarlılığı da olabilir. Bireyin bu tür vakalarda yasal haklarının olduğunu ve yapılanların da hiçbir hukuki zeminin olmadığını bilmesi gerekir” diye konuştu.

‘KİŞİ KENDİSİNİ GÜÇSÜZ HİSSETMEMELİ’

Kaçırılma vakalarında kendilerine yapılan başvurulardan sonra yaptıkları işlemler hakkında da konuşan Av. Zeytun, şu bilgileri verdi: “Bizler, öncelikle kişi ile birlikte savcılığa suç duyurusunda bulunuyoruz. Derneğimiz sonuçta yaşam hakkının korunarak güvence altına alınması ve işkenceyi önleme temelinde bu durumları raporlarımıza yansıtıyor. Buradaki temel nokta, kişinin uğradığı saldırı sonucunda kendisini güçsüz ve korumasız hissetmesinin önünü engellemektir. O zor koşullarda birey kendisini kötü hissedebilir ama mevcut politik durumdan kaynaklı bu vakanın cezasız kalmayacağını düşünememesi gerekir. Mevcut yasalar veya düzenlemeler suçu işleyen kamu görevlisini ya da kendisini öyle gösterenleri koruyor görüntüsü verebilir ama her ne şart altında olursa olsun kişi bunun hukuksal mücadelesini vermelidir.”

‘BİREY HAKKINI ARAMALIDIR’

Yaşam hakkının korumasının uluslararası sözleşmelerle teminat altına alınmış bir hak olduğuna vurgu yapan Av. Zeytun, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Bir kişi yasal yükümlülüklerden kaynaklı devletin koruması altındadır. Bunu ihlal edenin kim olursa olsun cezalandırılması gerekmektedir. Bu anlamda da dernekler, STK’ler ve barolar vatandaşların hakkını önceleyen bir görev ve misyona sahiptir. Bu çerçevede ihlale maruz kalan her birey bu kurumlar aracılığıyla durumunu dile getirip her türlü yasal ve hukuki zeminde hakkını aramalıdır.”