‘Askeri koruma kalkanı değil, faili koruma yasası’

Kürdistan’da insan haklarının ayaklar altına alındığını yeni bir döneme girildiğini belirten avukat Reyhan Yalçındağ, askere koruma kalkanı ile katliam, faili meçhul ve gözaltında kayıplara hukuki kılıf oluşturulduğunu ifade etti.

Kürdistan’daki savaşın kızışması ile birlikte rafa kaldırılmış bazı kirli devlet politikalarının yeniden yaşamsallaştırılmasının önünü açmak isteyen AKP iktidarı, askerin gerçekleştireceği katliam ve gözaltında kayıplara hukuki bir zemin yaratma derdinde.

Son bir yılda savaşın yeniden yoğunlaşması ile birlikte birçok alanda hak gasplarına yasal olmayan kılıfların biçildiğini belirten Yalçındağ, Kürdistan’daki bütün katliamların denk geldiği bir hukukun olduğunu söyledi. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere ve belgelere rağmen Ocak ayında Cizre’de insanlar diri diri yakılırken BM’nin bölgeye giremediğini hatırlatan Yalçındağ, “bir tek Sur’daki yasak sürecinde Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Catiy Piri’nin geldiğini biliyoruz ki, onun müdahaleleri sonucu DİHA Muhabiri Mazlum Dolan ve yanındakiler için bir koridor açıldı ve Mazlum Dolan’ın, Cizre’deki vahşet bodrumunda katledilen meslektaşı Azadiya Welat Genel Yayın Yönetmeni Rojhat Aktaş ile aynı sonu paylaşması engellendi” dedi.

HURŞİT KÜLTER İLE BİRLİKTE GÖZALTINDA KAYIPLAR YENİDEN YAŞATILMAK İSTENİYOR

90’lı yıllarda binlerce faili meçhul ve gözaltında kayıp vakasının Ebubekir, Deniz ve Serdar Tanış’tan sonra devlet politikası olarak uygulanmayarak yerini yargısız infazlara bıraktığını ancak 22 gün önce gözaltında kaybedilen ve hala haber alınamayan DBP Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter ile karanlık güçler tarafından yeniden devlet politikası olarak yaşama geçirilmek istendiğini vurgulayan Yalçındağ , “Bildiğiniz gibi Külter’in JÖH, PÖH ve JİTEM gibi devletin karanlık delhizlerine işaret eden güçler tarafından gözaltına alındığı ve katledildiğine dair görüntülü sosyal medya paylaşımları yapıldı ancak daha sonra bu paylaşımlar kaldırıldı ve Külter’in devlet tarafından gözaltına alındığı inkar edildi. Tanıkların varlığı ve insan hakları kurumlarının yaptığı acil eylem çağrılarına rağmen Külter’in akıbeti hakkında bir tek ciddi açıklama yapılmadı. İşte bütün bunlar yeni bir sürece girdiğimizin açık itirafı oldu” ifadelerini kullandı.

GÖZALTINDA KAYIPLAR SAVAŞIN GELDİĞİ BOYUTUN ANLAŞILMASI AÇISINDAN ÖNEMLİ

“Gözaltında kayıp meselesinin Latin Amerika’dan bu yana uluslararası kamuoyunda sıradan bir mesele olarak algılanmamak birlikte o ülkede yaşanan savaşın geldiği boyut açısından da son derece önemlidir” diyen Yalçındağ, şöyle devam etti; “Pinoşev ve Miloşeviç’i hatırlayalım uyguladıkları binlerce insanlık suçu pratiğinden kaynaklı ne oldu? Yugoslavya’da bir Yugoslavya Ceza Mahkemesi kuruldu. Ne oldu? Kongo’da Uluslararası Ceza Mahkemesi kuruldu.”

DAHA BÜYÜK KATLİAMLAR PLANLANIYOR

7 Haziran’ın yıldönümünde HDP’li milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasının Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması ve bölgede katliamların faili durumundaki kolluk kuvvetlerine koruma zırhının getirilmesinin tesadüf olduğunu düşünmediğini ifade eden Yalçındağ , “7 Haziran 2015’ten bu yana dökülen kanın tek sebebi seçim sonuçlarıdır. Bu nedenle Türkiye’de evladını yitirmiş Türk ve Kürt bütün anne ve babaların dönüp “400 olsun kazasız belasız olsun” ya da “Kaos mu istikrar mı?” meselesini gündeme getiren iktidardan hesap sorması gerekir çünkü evlatları iktidarın istediği bir savaş yüzünden öldü. Öte yandan bu yasanın getirilmek istenmesindeki tek amaç devletin geçmiştekinden de büyük katliamlara hazırlanmasıdır ki 90’lardaki gibi askere yasal zırh oluşturma ihtiyacı duyuyor” dedi.

 CHP VE MHP BU SUÇA ORTAK OLDUĞU İÇİN UTANMALI

Bir hukukçu olarak Türkiye’de adil yargılanmanın söz konusu olduğu düşünmediğini aktaran Yalçındağ “Türkiye’de failler kaç defa hak ettiği cezaya çarptırıldı ki? Ben 90’larda yüzlerce AİHM dosyası ile ilgilendim; gözaltında tecavüzler, kayıplar, failli meçhuller, köy yakmaları vb. suçlar yüzünden yüzlerce defa mahkum edilmiş bir ülke Türkiye. Neden? Çünkü söz konusu failin yakalanması şöyle dursun devlet tarafından korunmuş ve bugün iktidar eli ile EMASYA Protokolü yaşam geçirilip fiiliyatta yönetim asker ve polise devredilerek yine aynı şey yapılmak isteniyor. Utansınlar ki; sadece AKP değil MHP ve CHP’de buna ortak oldu. MHP’nin siyasi çizgisi zaten belli ancak CHP’nin son süreçte yasal anlamda nelerin altına imza attığını tarih kayda geçecek ve bir gün bugün işlenilen suçlara ortak olduğu için yargılanarak halkların vicdanında da mahkum edilecek” şeklinde konuştu.

TEK PARTİ REJİMİNDEN TEK ADAM REJİMİNE…

Yüksek yargı, Yargıtay ve Danıştay’ın lağvedildiği bir süreçten geçip, tek partili rejimden, tek adamlı rejime geçiyoruz diyen Yalçındağ , şöyle devam etti; “Hayırsız olacak… Daha fazla insanın canı yanacak. Nitekim Cumhurbaşkanına “Bu gidişle iç savaş başlar” denildiği ve buna karşılık Cumhurbaşkanın da “Başlarsa başlasın, ezer geçeriz” şeklinde bir yanıt verdiği iddia ediliyor. Bütün bunlar aslında yaşanan ve yaşanacak olan sürece getirilen bir yasal olup, hukuki olmama durumudur. Bu hali ile Meclisten geçip onaylansa bile yasal olmakla beraber insanlık hukukuna aykırı olan yasalar söz konusu olacak ancak bu durum sonsuza kadar böyle devam etmeyecek çünkü er ya da geç yargılanacaksınız.”