Areş Sadiqî: Özgürlük meşalesi bedel ister

Recaî Şar Zindanı'daki açlık grevi eylemcileri ve İran kamuoyuna "Özgürlük meşalesi bedel ister" başlıklı bir mektup kaleme alan aynı cezaevindeki insan hakları savunucusu Areş Sadiqî, yaşanan durumu "ahlak ölçülerinin çürümesi" olarak nitelendirdi.

İran'ın Kerec kentindeki Recayî Şar cezaevinde tutulan 18 siyasi tutsağın işkence ve kötü muameleyi protesto etmek amacıyla başlattığı açlık grevi devam ederken, aynı cezaevinde bulunan insan hakları savunucusu Areş Sadîqî, dünya kamuoyu ve eylemdeki tutsaklara hitaben bir açık mektup kaleme aldı.

Aynı cezaevinde 2016 yılında 70 gün açlık grevinde kalan insan hakları savunucusu Areş Sadîqî, "Özgürlük meşalesi bedel ister" başlıklı mektubunda, yaşanan durumu "ahlak ölçülerinin çürümesi" olarak nitelendirerek, "Ne yazık ki İran gibi ülkelerde yasalar, diktatörlüğe icazet vermek ve onu 'meşrulaştırmak' için yapılır" diye yazdı.

Sadiqî'nin "Özgürlük meşalesi bedel ister" başlıklı mektubu şöyle:

"Recaî Şar Cezaevi'nde bulunan siyasi tutsakların işkenceyle 12 nolu bölümden 10 nolu bölüme nakledildiğini öğrendim. 40 kameranın bulunduğu 10 nolu bölümde her türlü baskının, işkencenin en üst düzeyi yaşanıyor. Buna tepki göstermek için en az 18 siyasi tutsak açlık grevine başladı.

Siyasi tutsaklar açlık grevine başlamalarından sonra işkenceye maruz kaldı, ilaçları onlardan alındı. Grevin üzerinden 20 günü aşkın geçmesine rağmen hasta tutsaklara ilaçları dahi verilmiyor. Bu yaşananlar yeni bir şey değil. 17 Nisan 2014 tarihinde de buna benzer bir durum yaşanmıştı. Burada tüm açıklığıyla söylememiz gereken bir şey varsa o da bu uygulamaların arkasında çok zalimane ve intikam duygusunun hakim olduğu bir saik var.

Zindanlar ve cezaevleri, muhalif sesleri kısmak için anti demokratik yönetimlerin bıraktığı bir mirastır. Bu insanlık dışı uygulamalar dünyanın farklı yerlerinde, insan haklarının gelişmesiyle farklı formlara bürünse de ama hala birçok iktidar gayri meşrulukları gizlemek için modası yüzyıllar önce geçmiş uygulamalara başvurmaktalar.

Ne yazık ki İran gibi ülkelerde yasalar, diktatörlüğe icazet vermek ve onu 'meşrulaştırmak' için yapılır. Bunun en somut örneği de insan hakları aktivistleri, dindarlar ve muhaliflerin birkaç dakikalık yargılamaların ardından ağır cezalara çarptırılmasıdır. Böyle bir yargılamayla, tehdit ve şantajla yönetilen bir ülkenin akıbetinin ne olacağı ise büyük bir muammadır. Bu yaklaşımlar hangi ahlaki ölçüye sığar? Bunların üzerine yazmak bile büyük bir ayıptır ama bu aynı zamanda mevcut iktidarcı sistemin çürümüşlüğünün fotoğrafıdır. Eleştiren ve muhalefet eden kişilere karşı olan bu yaklaşımlar, iktidarın tahammülsüzlüğün göstergesidir. Bu uygulamalar mevcut yasalara sığmadığı gibi şeriat hukukuna da sığmamaktadır.

Recaî Şar zindanındaki kardeşlerim; özgürlük ve bilim meşalesinin hep yanması bedel ister. İnsanlık değerlerine saldırıların olmadığı günleri görmek dileğiyle...

Areş Sadîqî / Recaî Şar Zindanı 350 nolu bölüm / Ağustos 2017."

AREŞ SADIQÎ KİMDİR?

İnsan hakları savunucusu olan Areş Sadiqî, 9 Temmuz 2009'da o yıl yapılan seçimleri protesto eylemlerine katıldığı için tutuklandı ve 3 ay sonra kefaletle serbest bırakıldı.

Mayıs 2014 tarihinde ikinci kez tutuklanan Sadiqî, 6 aylık tutukluluğunun ardından büyük bir meblağ kefaletle serbest kaldı. Serbest kaldıktan sonra İran istihbaratı İtlaat güçlerinin evlerine düzenlediği baskında Sadiqî'nin annesi fenalık geçirerek yaşamını yitirdi.

Haziran 2016'da tekrar tutuklanan Sadiqî, hala cezaevinde bulunuyor. Sadiqî, Kasım 2016'da eşi Gulrox Îbrahîmî İrayî'nin tutuklanmasını protesto etmek amacıyla 70 gün açlık grevinde kalmıştı.

RECAÎ ŞAR ZİNDANINDAKİ EYLEM

Kerec'teki Recayî Şar cezaevinde bulunan 18 siyasi tutsak, cezaevi yönetiminin işkence ve kötü şartlarını protesto etmek amacıyla 27 gündür açlık grevinde.

İran rejiminin idam cezası verdiği Kürt tutsaklar Loqman Muradî ve Zanyar Muradî'nin de aralarında bulunduğu eylemcilerin arasında insan hakları savunucuları, gazeteci, öğrenci, azınlık ve muhalif isimler bulunuyor.

Uluslararası ​Af Örgütü, yaptığı açıklamada İran rejimine, "Uluslararası yasalara bağlı kalma ve uluslararası gözlemcilerden oluşan bir heyetin tutsakları ziyaret etmesine izin vermesi" çağrısı yaptı. Tahran Başsavcısı Ebbas Caferi ise çağrıya cevaben, "Açlık grevindekilerin taleplerine teslim olmayacağız” dedi.