Antalya ve Sincan cezaevlerinde hak ihlalleri

Antalya ve Sincan cezaevlerinde hak ihlalleri artıyor.

AKP-MHP faşizminin en çok hissedildiği yerlerin başında cezaevleri geliyor. Tutsakları sadece fiziki olarak hapsederek teslim alamayan AKP-MHP, onlara faşizmin kıyafetini giydirmeye çalışıyor! Genel hak ihlalleri de giderek artarken, tutsaklar ise direnişte kararlı.

ANTALYA L TİPİ'NDE NELER YAŞANIYOR?

Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsaklar, 6 Ekim 2015 tarihinden bu yana tutuklu bulunan Özgür Halk Dergisi çalışanı Devrim Ayık aracılığıyla basına, kamuoyuna ve sivil toplum örgütlerine yaşadıkları hak ihlalleriyle ilgili bir mektup gönderdi.

Mektupta şu hak ihlallerine değinildi:

* Hastanelere ve revire gidişler hemen hemen hiç yapılmamaktadır. Gidenler ise aylarca bekletildikten sonra götürülmektedir. Sağlık haklarına, tedavi imkanlarına ulaşmamız imkansız hale gelmiştir.

* Tutuklu ve hükümlülerin verdiği dilekçeler, resmi yazışmalar, suç duyuruları vb. yazışmalara gelen cevaplar tarafımıza ulaşmamaktadır. Tutuklularla ilgili hazırlanan iddianameler zamanında verilmediğinden savunma hakkımız kısıtlanıyor, ortadan kaldırılıyor.

* Tutuklular 15 gün içinde telefona 10 dakika ile çıkarılıyor. Aranılan numara meşgul ya da ulaşılamıyor ise ikinci, üçüncü arama engelleniyor. Mektuplar zamanında gelmiyor, gitmiyor. İletişim hakkımız engelleniyor.

* Tarafımıza gelen kitaplar verilmiyor. Tutuklu yakınlarının gönderdikleri kitaplar herhangi bir toplatılma, dağıtılma yasakları olmamasına rağmen cezaevi tarafından kabul edilmiyor. Okuma ve bilgiye ulaşma hakkımız engelleniyor.

* Üniversite öğrencilerinin ders kitapları verilmiyor. Sınavlara girme hakları engelleniyor. Tutuklu öğrencilerin eğitim ve öğrenim hakları tamamen yasaklarla ellerinden alınmaktadır.

* Ziyaretçilerle yapılan görüşme saatleri 40 dakika gibi kısa bir süreyken bazen 30 dakikanın altına düşüyor. Açık görüş her ay yapılırken, iki ayda bir yapılıyor. Aile ziyaretleri dışında 3 kişilik ziyaretçi görüş hakkımız kısıtlanarak ihlal ediliyor.

* Kişisel temizlik malzemeleri yanında traş makinesi, cımbız, bıyık makası gibi zorunlu olan araçlara da izin verilmemektedir. Özel temizlik ihtiyacımızı gidereceğimiz malzemeler kısıtlanmaktadır.

* Mevcut yerleşkedeki odalar kapasitenin çok üstünde doldurulmuş olmasından kaynaklı oda kapasiteleri banyo, tuvalet ve lavabo ihtiyaçlarına cevap vermemekte, hijyenik ortam sağlama durumu ortadan kalkmakta. Bu durum farklı hastalıkların yayılmasına zemin oluşturmaktadır. Avluda bulunan giderden devamlı koku yayılıyor, defalarca talep etmemize rağmen giderden yayılan kokuyu engelleyecek kapak takılmamaktadır.

* Birkaç ayda bir yaptığımız tiyatro, skeç, müzik vs. kültürel etkinlikler engelleniyor, söylediğimiz türkülerden ve çektiğimiz halaylardan dolayı hakkımızda disiplin soruşturması açılıyor. Aile görüşünden iyi ihtimalle haftada bir çıktığımız toprak saha, telefon gibi hakkımız, haklarımız açılan soruşturmalar sonucu engelleniyor.

* Oda aramaları, haftada bir olan toprak saha hakkımıza denk getiriliyor. Spor erken bitiriliyor. Yapılan oda aramaları baskın şeklinde gerçekleştiriliyor. Eşyalarımız dağıtılıyor. Bazı eşyalara el konuluyor.

* Koğuşumuzda bulunan yazar Fırat Can’ın cezaevinde yazdığı iki kitabı yayınlandı. Ancak 19 Temmuz’da basılan ve birçok kitap fuarında satılan yeni kitabı 'Umuda Bir Ülke' 'kitap yasağı' gerekçe gösterilerek, kendisine verilmiyor. Yazar kitabını almak için yapmış olduğu görüşmelerden sonra ansızın yapılan baskın tipi aramada 2013’te basılan 'Mavi Ülke' isimli kitabı da 'Propaganda' gerekçesiyle alındı. 'Dimyata pirince giderken bulgurdan olmak' bu olsa gerek. Şu anda yazarın 2 kitabı da kendisine verilmiyor. Bir Orta Çağ hastalığı olan kitap yasaklama uygulanmaktadır.

SİNCAN KADIN CEZAEVİNDEKİ İHLALLER

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili ve aynı zamanda Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Burcu Çelik, 19 Nisan 2017'te tutuklanarak götürüldüğü Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde kendisine ulaştırılan 12 cezaevindeki ihlalleri İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na ileterek soruşturulmasını istedi.

Çelik'in ilettiği hak ihlalleri şöyle:

* Muş E Tipi Kapalı Cezaevi’ndeki siyasi tutukluların kaldığı D-1 koğuşunda yapılan aramada peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in hayatını Kürtçe anlatan "Jiyana Pêxemberê Me Hz. Mûhemmed” adlı kitaba el konularak incelemeye alındı. İdare el koyma gerekçesini, "Eğitim Kurulunca kurum güvenliğini tehlikeye düşürdüğü veya müstehcen haber, yazı, fotoğraf ve yorumları kapsadığı tespit edilen yayın hükümlüye verilemez" maddesine dayandırdı.

* Tutuklu yazarlar Kerem Bilen ile Fırat Can’ın cezaevinde yazdığı ve Aryen Yayınları tarafından basılan “Meşa Jiyanê” ve “Umuda Bir Ülke” adı kitapları yazarlarına yasaklandı. Trabzon E Tipi Cezaevi’ni ve Antalya L Tipi Cezaevinde kalan yazarlara kitapları ulaştırılmamaktadır.

* Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan Wernicke Korsakoff hastası Kemal Özelmalı'nın sağlık hakkına erişimindeki sıkıntılar.

* Şakran 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklularla görüşen avukatlar, 5 tutuklunun “tel kafesli koğuş”lara alındıklarını söyledi. Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nden darp edilerek Şakran 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen tutukluların havalandırması “tel kafes” haline getirilen koğuşlara alınmıştır.

* Bolu F Tipi Cezaevi idaresi Evrensel gazetesinin cezaevine girmesini yasakladı.

* Denizli T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan mahpusların keyfi uygulamayla tekli hücrelerde tutulması, ayakta sayım vermemekten kaynaklı darp edilmeleri ve hücre cezası verilmesi, mahpusların havalandırmaya günde sadece 1 saat halinde tek başlarına çıkarılması, toplu havalandırmaya izin verilmemesi, artan provokatif oda aramaları, ilgili yerlere yapılan suç duyuruları ve şikâyet dilekçelerinin gönderilmemesi, mektup ve faxların gönderilmemesi ve içeri alınmaması, mahpusların sağlık sorunları olduğu, tedavilerinin yapılmadığı, ziyarete gelen ailelerine keyfi uygulamalar yapıldığı, çorap, kol saati çıkarılmaması gerekçe edilerek mahpuslara disiplin ve hücre cezası verildiği, mahpuslara ‘Hayatın boyunca bu hücrede kalacaksın, teröristler bizim çocuklarımızı öldürüyor, biz de sizi öldüreceğiz’ tehditlerinde bulunulduğu, tüm bu sorunun çözümü için her gün cezaevi idaresine dilekçe vermekteler ancak herhangi bir cevap alamamışlar bir muhatap da bulamadıkları gibi resmi mercilere, sivil kurumlara, aile, avukat ve basına gönderdikleri mektup ve faksların zamanında gönderilmediği ve zamanında gelen mektup ve faksların zamanında verilmediği iddiaları.

* Elazığ’da T ve E Tipi cezaevlerinin bulunduğu kampus alanında büyük yangın çıktı. Dumanların yükseldiği cezaevine çok sayıda itfaiye aracı ve ambulans girdi. Uzun zamandır tutuklulara yönelik hak ihlalleriyle gündeme gelen Elazığ’da T ve E Tipi kapalı cezaevlerinin bulunduğu kampus alanında büyük bir yangın çıktığı belirtildi.

* Maltepe Cezaevi’nde trans tutuklunun gardiyanlar tarafından darp edildiği ve Alanya L Tipi Cezaevi’nde LGBTİ tutuklunun hücrede tutulduğu bildirildi.

* Patnos Cezaevi’nde gece geç saatlere kadar hoparlörden tutuklulara yüksek sesli müzik dinletildiği, karşı çıkan tutukluların ise darp edildiği iddia edildi.

TDİ: DİRENMEYE DEVAM; SONUÇ ALAMAYACAKLAR

Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ) Dönem Sözcüsü Ümran Yurdayol, iktidarın hapishanelerdeki tutsakları teslim almaya yönelik olarak tek tip kıyafet dayatmasını yasalaştırdığını vurguladı. Bu dayatmanın yalnızca tutukluları değil, tüm toplumu esir almaya yönelik bir dayatma olduğunun altını çizen Yurdayol, "Tek tip elbiseyi giymeyeceklerini açıklayan çocuklarımızın, annelerimizin, babalarımızın yanındayız" dedi.

Yurdayol, "Tutsaklar 1980'lerde nasıl ki tek tip elbise dayatmasını yırtıp attılarsa, bunu yine yapacaklardır. Bizlerse, toplumun her kesiminde bir duyarlılık, aydınlanma oluşturma çabası içerisine gireceğiz. İktidar bu politikalarla toplumu teslim almak istiyor. Bildiğiniz gibi bir müddettir tek dil, tek bayrak, tek din, tek devlet dayatması vardı. Uygulanacak olan tek tip elbise de bu dayatmanın devamıdır. Bu dayatma ile toplumun her kesimi teslim alınmak, susturulmak isteniyor" diye belirtti.

TDİ'den Gülsev Kaya da, tarih boyunca da kendilerini teslim alamadıklarını, AKP'nin çabalarının nafile olduğunu söyledi. Sokaklarda, tek tip elbise dayatmasına direneceklerini, teslim olmayacaklarının altını çizen Kaya, "Hapishanelerden gelen açıklamalarda da belirtildiği gibi, bu kendi kendini mahkum edecektir. İktidarın bir yandan da bu kadar saldırmasının sebebi bizce, sıkışmışlığının bir ürünüdür. 'Düşman saldırıyorsa durum iyidir' felsefesinden de yola çıkarak direnmeye ve teslim olmamaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

TJA: TECRİT POLİTİKASININ UZANTISI

Özgür Kadın Hareketi (TJA), bugün 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile getirilen “tek tip kıyafet” zorunluluğuna ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Tek tip kıyafet dayatması ile binlerce siyasi tutsağın iradesinin teslim alınmak istendiğinin vurgulandığı açıklamada, “Tek tip elbise zorunluluğu masumiyet karinesi başta olmak üzere adil yargılama ilkesine aykırı olup onur kırıcı ve aşağılayıcı muamele demektir. Erkek egemen AKP-MHP faşist ittifakının tüm topluma tek dil, tek devlet, tek din, tek millet olarak dayattığı tekçiliğin cezaevlerinde tezahürüdür. Siyasal şiddetin bir aracı olarak tek tip elbise uygulaması devreye sokulan tecrit politikasının bir uzantısıdır. AKP devletinin yaşamın her alanında kadının yaşamına müdahalesi ve tek tip kadın dayatmasından ayrı düşünülemeyecek ve militarist erkek egemen zihniyetin bir ürünüdür” denildi.

AKP’nin sabaha karşı çıkardığı KHK’ler ile ömrünü uzatmaya çalıştığının belirtildiği açıklamada, “AKP faşizmi OHAL ve KHK rejimi ile tüm topluma dayattığı korku, açlık ve baskı rejimi ile içinde olduğu çıkmaz ve krizi örtme derdindedir” diye kaydedildi.

TJA, siyasi tutsakların hiçbir şekilde tek tip kıyafet giymeyi kabul etmeyeceğini belirtirken, şöyle devam etti:

“Türkiye ve Kürdistan’da bulunan bütün siyasi tutsaklar tek tip elbise işkencesini ve tek tipleştirme politikalarını asla kabul etmeyeceklerini, kendilerine dayatılan bu tek tip elbiseyi yırtıp atacaklarını ve gerekirse kefen giyerek direneceklerini tüm kamuoyuna duyurdular. Kendisine Guantanamo işkencehanelerini referans alan AKP faşizmine karşı da, nasıl 12 Eylül darbesinde faşizme karşı 14 Temmuz Zindan Direnişiyle cevap verilmişse bugün de bu ruhla zindanlarda dayatılan bu tek tip onursuzluğuna her ne pahasına olursa olsun direnerek cevap vereceklerini açıkladılar.

ÇAĞRI

Bütün demokrasi güçlerini zindanlarda bedenleriyle direnişe hazır olan siyasi tutsakların dışarıda sesi olmaya ve AKP faşizminin bu tekçi, kadın düşmanı politikalarına karşı örgütlenerek cevap vermeye çağırıyoruz. Başta zindanlarda uygulamaya konulan tek tip elbise dayatması olmak üzere tüm topluma dayatılan bu korku ve baskı rejimi ancak bizlerin güç ve eylem birliğiyle kırılacaktır.”