Anne Ünsal: Devlet çocuklarımızı pandemiden öldürmeye niyetli

Ölüm orucundaki Avukat Aytaç Ünsal’ın yanında altı gün refakatçi olarak kalan Nermin Ünsal, “İnanın açlıktan değil devlet çocuklarımızı pandemiden öldürmeye niyetli. Eğer ölürlerse buna sebebiyet verenler sorumlu olacak” dedi.

Savunmaya Özgürlük Koordinasyonu’nun ölüm orucundaki meslektaşları Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın için Çağlayan’da gerçekleştirdiği adalet nöbetine 186 gündür ölüm orucundaki Aytaç Ünsal’ın annesi Nermin Ünsal’ın katıldı.

Halkalı Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde zorla tutulan oğlunun yanında 6 gün boyunca refakatçi olarak kalan anne Ünsal, ATK raporuna rağmen avukatların hapishaneden daha kötü koşulları olan hastanelerinde tutulduğuna işaret etti.

Anne Ünsal, her iki avukatı tahliye etmeyerek 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nin suç işlediğini vurguladı.

‘TUTULDUKLARI YER TAM BİR TECRİT HÜCRESİ’

Ölüm orucunun kritik eşiğinde olan oğlunun Covid-19 hastanesinde tutulduğunu ve sağlık durumun burada daha ağırlattığına dikkat çeken Ünsal, şöyle konuştu:

“Tam bir tecritte Aytaç, dört duvar arasında dışa açılan bir pencere yok, oksijen yok. Kapı önünde on jandarma ve bir gardiyan bekliyor ve gün içerisinde bu jandarmalar hastane içinde dolaşıyorlar, dışarıya çıkıyorlar, yemek yemeye gidiyor sonrada fütursuzca içeriye giriyorlar. Gardiyan onların yanında oturuyor ve gün boyu Aytaç’ın tutulduğu odaya girip çıkıyor. Yine temizlik görevlileri hiçbir galoş ve önlük gibi bir önlem almaksızın oda içerisine giriyorlar. Hemşeriler ve doktorlar da aynı şekilde. İnanın çocuklarımız açlıktan değil devlet onları pandemiden öldürmeye niyetlenmiş, ben artık bunu emekli hakim olarak kanaat getirdim. Gittiğim günden bu yana 3 gün uyuyamadım. Önce beyaz ışıkta yatıldı. Zaten ben girene değin Aytaç iki gün boyunca hiç uyuyamamış. Ben ısrarla mücadele ederek bunu ışığı söndürttüm ama bu sefer defa tuvaletin kapısını ardına kadar açtılar ve ölüm orucundaki 186 gününde olan birisine tuvaletin kokusunu çektirmeye çalışıyorlardı. Bunun sebebini sorduğumda, Silivri Cezaevi’ndeki müdürün böyle emrettiğini söylüyorlar. Adeta mankurt gibiler; emir almaya ve beklemeye o kadar alışmışlar ki bir adım ötesini düşünemiyorlar. İnanın sadece bir gün uyuyabildik. Jandarma bilinçli bir şekilde silahlarının namlu uçlarının çıkarılıp geri takılıyor, oğlumun uyutmuyor. ATK ne dedi hapishanede kalamazlar dedi, ancak tutuldukları yer tam bir tecrit hücresi.”

‘DİLEKÇEM KORKU DUVARINDAN HASTANE YÖNETİMİNE ULAŞMADI’

Bu kötü koşulların düzeltilmesi için hastane yönetimine dilekçe yazdığını aktaran Ünsal, ancak hekim üzerinde adet bir korku duvarı yerleştiğini ve bu nedenle dilekçenin hastane yönetimine ulaşamadığına dikkat çekti.

Devlete seslenen anne Ünsal, “ Eğer onları yaşatmak istiyorlarsa, çözüm üzerinden hareket etsinler. Nedir çözüm? Çözüm kanunun uygulanmasıdır; onların tek talepleri adil yargılanmak. Onlar hepimiz için direniyorlar” diye konuştu.

‘MÜDAHALE EMRİ İÇİŞLERİ BAKANI’NDAN’

Oğlunun zorla hastaneye yatırıldığı gün yaşanan bir olayı da aktaran anne Ünsal, “ Hastaneye yetiştiğimde, üst düzey bir emniyet görevlisi bana açıktan şöyle söyledi: ‘İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun emri var müdahale edeceğiz’. Ben de kendisine benin bedenimi çiğnemeden böyle öyle bir şey yapamayacaklarını söyledim” ifadelerini kullandı.

Zorla müdahalenin işkence olduğunu vurgulayan Ünsal, hayatların tehlike olduğunu ve derhal tahliye edilmeleri gerektiğini altını çizdi.

‘ÇARESİZ DEĞİLİZ BU HUKUKSUZLUĞA SON VERELİM !’

“Eğer ölülerse başta bu kararı veren 37. Ağır Ceza Mahkemesi, başsavcılık, hastaneye yatışı yapanlar sorumludur” vurgusunda bulunan Ünsal, şunları belirtti:

“Ben geçen hafta oğlumu gördüğümde gözleri pırıl pırıl yerindeyken, bir hafta içinde gözlerinin feri sönmüş, rengi kara-sarı bir dönüş durumda ve uyuyamıyor çünkü uyutulmuyor bilecek.”

Son olarak halka, tüm muhalefet partilere, aydınlara ve sanatçılara duyarlılık çağrısı yapan Ünsal, “Çaresiz değiliz, aciz değiliz bunu kendimize yakıştırmayalım bir an önce onlara sahip çıkalım ve hukuksuzluğa son verelim” dedi.

‘DEVLET UTANMALIDIR !’

Aytaç Ünsal'ın eşi Avukat Didem Baydar Ünsal ise, 2 yılı aşkın bir süredir Adalet nöbeti tuttuklarını hatırlatarak, şöyle tepki gösterdi: "Adaletsizlik sürdüğü sürece bu ülkede adalet nöbetleri, adalet yürüyüşleri, avukatların ve halkımızın adalet mücadelesi sürecek" ifadelerini kullandı. Aytaç Ünsal'ın annesi Nermin Ünsal'ın sözlerini hatırlayan Didem Baydar Ünsal, "Bugün eğer iki evladı ölüm orucunda olan avukat bir anne adalet sarayı önünde oğlunun bedeninden bahsederken 'küçücük kalmış bedeni' diye haykırıyorsa bu devlet utanmalıdır. Burada Türkiye'nin dört bir yanından gelmiş meslektaşlarımız adalet talep ediliyor, hala 'mahkemeler hukuk uygulamasın' diyorlar, 'Yargıtay bir an önce karar versin' diyorlar. Yargıtay neyi bekliyor, Adalet Bakanlığı neye bakıyor, bu ülkenin Adalet Bakanı nerede?"

‘ONLARI ÖLDÜRTMEYECEĞİZ !’

İtiraz ettikleri 38. Ağır Ceza Mahkemesi’nin tahliye kararı vermesi gerektiğinin altını çizen Ünsal, şöyle konuştu: "Bu ülkedeki adaletsizlik yüzünden. Bu ülkedeki adaletsizlik şu anda arkadaşlarımızı, eşimi öldürüyor. Öldürmeyeceğiz, adalet istiyoruz, burada bizi yalnız bırakmayan Necdet abimiz kalp krizi geçirdi, hastanede yoğun bakımda şu anda bizler bedel ödüyoruz. Onlar adaletsizliği büyüttükçe bizim dayanma gücümüz var, Aytaç'ın dayanma gücü var, Ebru'nun dayanma gücü var. Onların dayanma gücü azaldıkça biz çoğalacağız."

Nöbet atılan sloganlara sona erdi.