ANF iki yıl önce 'Kurtulmuş AKP'ye geçecek' demişti

ANF iki yıl önce 'Kurtulmuş AKP'ye geçecek' demişti

Fırat Haber Ajansı’nda bundan iki yıl önce 14 Temmuz 2010’da yayınlanan “Milli Nizam'da ikinci 'sað sapma…'” başlıklı Erdem Can’ın analizinde, Numan Kurtulmuş’un AKP’ye geçmeye kadar varacak bir tepki göstereceði öngörülmüştü.

Ýşte o yazı:

Siyasette, Deniz Baykal’ı genel başkanlıktan eden tasfiye depreminin artçıları Milli Nizam geleneðini sarsıyor. Geleneðin kurucu lideri-Hocası- Necmettin Erbakan ve ekibi geleneðin son mevziden de sürüldü. Saadet Partisi kongresinde yaşanan açık çarpışma, Refah Partisi’nin kapatılmasının ardından Recep Tayyip Erdoðan önderliðindeki, “yenilikçiler” hareketinin adeta bir kopyası.

Refah Partisi’nin 16 Ocak 1998 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılıp, Erbakan’ın siyasi yasaklı hale gelmesi, yeni parti arayışlarını da beraberinde getirdi. Çok geçmeden de Fazilet Partisi kuruldu. Partinin 2000 yılında yapılan ilk kongresinde , “Yenilikçiler” Milli Nizam Geleneði’nin yani, Erbakan’ın genel başkan adayı Recai Kutan’ın karşısına Abdullah Gül’ü aday olarak çıkardı. Aslında bu, “yenilikçiler” açısından bir genel başkanlık kongresi deðil ayrılma kararının ilanı idi. Çok geçmeden, kongreyi kaybeden, “yenilikçiler” hazırlıklarını tamamladıkları ve temelini Milli Nizam Geleneði’nin reddine dayandırdıkları AKP’nin kuruluşunu ilan etti.

Geleneðin önde gelen yeni kuşak isimlerinden Prof. Mehmet Bekaroðlu, ayrışmanın ardından AKP çıkışını, “Milli Nizam Geleneði’nin sað sapması olarak” tarif etti. Erbakan’ın başbakanlıðı döneminde Kürt Sorunu’nun silahsız çözümü amacıyla o dönem Suriye’de bulunan Abdullah Öcalan’a mektup yazdıðı ancak Erdoðan ve ekibinin bundan ciddi rahatsızlık duyduðu biliniyor.

Bugüne gelirsek, geçtiðimiz hafta sonu toplanan Saadet Partisi kongresi de benzer, ancak daha açık çatışmalı bir seyir izledi. Kongrenin tek genel başkan adayı Numan Kurtulmuş, konuşmasında Erbakan’ı geleneðin, “ruhani” figürleri arasında sayıyordu ki, Erbakan salona giriverdi. Ardından da televizyon ekranlarına ve gazete haberlerine yansıyan çatışmalar yaşandı. Kavga parti yönetimini oluşturacak organların seçileceði liste üzerindeydi.

Listesinde Erbakan kanadına yer vermeyen Kurtulmuş, Erbakan’ın anahtar listesini de kesin bir tavırla reddederek, Erbakan ve ekibini partiden tasfiye etmekte kararlı olduðunu gösterdi. Bu nedenle de Kurtulmuş tek aday olmasına karşın ancak üçüncü turda ve oldukça düşük bir oyla genel başkan seçilebildi. Kurtulmuş, ne pahasına olursa olsun, ikinci akım “sað sapma” olarak yollarını ayırdı. Parti içi tartışmalar sürüyor.

Biz şimdilik bunları bir kenara bırakıp kongre sonuçlarını yorumlamaya çalışalım.

Soru, Kurtulmuş’un Erbakan ekibini tasfiye ederken hedefinin ne olduðudur? Görünen o ki Kurtulmuş ve ekibi, AKP ile yakınlaşmaya Erbakan’a kıyasla çok daha sıcak bakmaktalar. Hatta siyasal gelecekleri açısından AKP’yi saðlam bir, “merkez” olarak gördükleri söylenebilir. Bunun ilk işaretleri 12 Eylül referandumuna ilişkin olarak verildi. Erbakan’ın AKP ile yakınlaşma konusunda çok katı bir karşı duruşa sahip olmasına raðmen, Kurtulmuş, referanduma destek vereceðini açıklayan ilk lider oldu.

Zira Erbakan’ın, kongre öncesi Kurtulmuş’un evet oyu kullanarak referanduma destek vereceklerini açıklamasından çok ciddi rahatsızlık duyduðu biliniyor. Saadet Partisi’nin AKP ile yakınlaşmasından rahatsız olan Erbakan’ın varlıðı parti içerisinde Kurtulmuş’un gelecek hesaplarını bozan en büyük faktördü.

Referandumla başlayacak AKP-SP yakınlaşmasının olası bir erken ya da zamanında yapılacak bir genel seçimle nikaha dönüşmesi, Kurtulmuş’u siyasetin önemli figürlerinden biri konumuna getirecek. Kesin olan bir şey de yüzde onluk seçim barajı yüzde yedilere indirilse de SP’nin parlamentoya girmesinin oldukça zor olduðu.

AKP içerisinde ciddi bir kesimin sempatisine sahip olan Kurtulmuş, bu yolla parlamentonun kapısını da aralayacak. Geçmişte örneklerine sıkça rastlanan yöntem yine devrede.

AKP cephesinde ise buna sıcak bakanların sayısı azımsanmayacak oranda. Başta Genel Başkan Erdoðan, parçalayarak aðır bir darbe vurduðu ancak yok edemediði Erbakan geleneðine noktayı koyacak. Ve parça ayrıldıðı bütünü bünyesinde eritecek.

Öte yandan, son dönemlerde yapılan hemen tüm kamuoyu yoklamaları AKP oylarında kayda deðer bir erime olduðunu gösteriyor. Yine aynı yoklamalar referandumdan da beklentinin ya çok küçük bir farkla evet ya da az bir farkla hayır olacaðı yönünde. Her iki sonuçta referandum sonrası AKP’nin seçimlere kadar oy kaybının devam edeceðinin belirtileri olarak yorumlanabilir.

SP’nin 2009 yerel seçimlerinde elde ettiði 5,2’lik oy oranı bu nedenle AKP açısından kolay kolay yüz çevrilecek bir oy deðil. Ayrıca, AKP içerisinde bu nikahın şahitliði için aktif bir çalışmanın yürüdüðü de gelen haberler arasında. Hatta Erbakan ve ekibinin kaybettikleri kongrenin bir olaðanüstü kongreyle rövanşa dönüştürülmesi durumunda, Kurtulmuş’un AKP’ye geçmeye kadar varacak bir tepki göstermesi de şaşırtıcı olmaz.

12 Eylül Referandumu’nun olası sonuçlarını kısa bir süre sonra gündeme yerleşecek olan cumhurbaşkanlıðı seçimi açısından da okumak gerek. Cumhurbaşkanlıðı adaylıðına kesin gözüyle bakılan Erdoðan açısından 5,2’li SP oyu burada da hayati bir önem kazanıyor. Erdoðan’ın, Çankaya’ya çıkması, AKP içerisinde yer alacak Kurtulmuş’un da hareket alanını rahatlatacaktır.

Bu arada, AKP’nin, “sað merkez” görüntüsü için SP’nin yanısıra BBP’den bazı isimlere de seçimlerde listelerinde yer vermeye hazır olduðu, bunun için görüşmelerin sürdüðü de gelen haberler arasında.

Erdoðan, kendisini Çankaya’ya taşıyacak yolun parke taşlarını, yine kendisinin devirdiði duvarın içinden seçerek, iyi bildiði bir malzemenin üzerinde yürümeyi tercih edecek gibi görünüyor.