Çevreci, yeşil, sol ve düzen muhalifi bir hareketten, düzenin ve iktidarın ortaðı, koruyucusu partiye geçiş. Atom karşıtı, Türkiyenin Kürtlere karşı silah kullanmasını protesto eden barışçıl politikalar savunan isimsiz militanlardan, Afganistana güle oynaya asker yollayan, Türkiyeye hangi aralık silah sattıðı belli olmayan, takım elbise kravatlı Joschka Fischerlere. Son yıllarda giderek güçlenen ve 2013 sonbaharında yapılacak genel seçimlerde iktidar yapıcı parti olarak öne çıkan parti : Yeşiller.
Alman Yeşiller Partisinin (Bündnis 90/Die Grünen) dün yapılan parti içi oylamasında, 2013 genel seçimleri için başbakan adayları belli oldu. Eski bakanlardan Jürgen Trittin ile Katrin Göring-Eckardt liste başı olurken, ülkedeki üçüncü politik güç olan Yeşillerin seçtiði adayların politik duruşları şimdiden 2013 seçimleri için koalisyon tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Ýlk kez uygulanan ve Yeşillere kayıtlı 60 bin üyeden 35 bin kadarının oy kullandıðı seçimlerde, Jürgen Trittin ve Katrin Göring-Eckardt sırasıyla yüzde 72 ve 47lik oy oranları ile 2013 seçimleri için partilerinin başbakan adayı oldular. Eski bakanlardan Renate Künast yüzde 38 ile üçüncü sırada yer almayı başarırken, partinin mevcut eşbaşkanı Claudia Roth oyların yüzde 26sını alarak dördüncü sıraya yerleşebildi. Diðer eşbaşkan Türkiye kökenli Cem Özdemir ise oylamaya katılmamıştı.
Yeşillerin sol kanadının önde gelen politikacılarından Jürgen Trittin, aynı zamanda devlet adamı tecrübesi olan ve mantıklı olarak tanıtılıyor. Yeşillerin Federal Meclis Grubu Eşbaşkanlıðı görevini de yürüten Trittin, 2012de Bilderberg Toplantılarına katılarak, parti içinde tartışmalara da konu olmuştu. Katrin Göring-Eckardt ise uzun süre Federal Meclis Başkan Yardımcılıðının yanı sıra, Almanya Protestan Kiliseleri yönetim kurulu üyesi. Her ne kadar iki politikacının başını çekeceði Yeşillerin 2013 seçimleri hedefi Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile koalisyon hükümeti kurmak olsa da, seçim sonrasındaki olası politik tutumları için ise farklı yorumlar yapılıyor.
ASIL MESELE ÝKTÝDAR OLMAK
Der Spiegelde Yeşiller gerçek yüzünü gösteriyor başlıklı bir makale yazan Christoph Schwennicke, Yeşillerin tarihindeki üçüncü ana kırılmayı yaşayarak 2013de Başbakan Angela Merkelin Hristiyan Demokratları (CDU) ile koalisyona gidebileceði görüşünde. Schwennicke, her ne kadar Jürgen Trittin sol kanattan gelse de, asıl meselenin iktidar olmak olduðunun altını çiziyor. Yazara göre, Trittin ve Göring-Eckardtın adaylıkları ile siyah-yeşil koalisyon olarak bilinen Yeşiller-CDU iktidarına bir adım daha yaklaşılmış oldu. Bugüne kadar federal düzeyde koalisyon kurmamış olan Yeşiller ve CDU, 2008 yılında Hamburg eyaletinde iktidarı paylaşmışlar, ancak 2011de erken seçime gitmek zorunda kalmışlardı.
Die Zeit gazetesinden Lisa Caspari de, Yeşillerin bu ikili ile orta direkt seçmene yönelebileceði görüşünde. Caspariye göre, Yeşillerin doðal koalisyon ortaðı SPD için de bu iki aday bulunmaz bir fırsat niteliðinde, zira Göring-Eckardt dini deðerleri, Trittin ise solculuktan çok pragmatizmi temsil ediyorlar.
KENTLÝ VE REFAH DÜZEYÝ YÜKSEK SEÇMEN YEŞÝLLERE YÖNELDÝ
2009 seçimlerinde 10,9 oy oranı ile Federal Meclis Bundestagdaki en küçük parti olan Yeşiller, son yıllarda politik arenadaki konumlarını giderek güçlendiriyorlar. Yeşiller, özellikle son yıllarda kentli, gelir düzeyi düşük olmayan, herhangi bir ideolojik tanıma uymayan seçmenlerin tercihleri arasında yer alıyor. Doðu Almanyada Berlin hariç tüm eyaletlerde yüzde 5ler civarında bir seçmen desteði olan Yeşiller, özellikle batıdaki büyük şehirlerde güçlenmeye devam ediyorlar. 2011de saðın kalelerinden Baden-Württembergde yapılan eyalet parlamentosu seçimlerinde ikinci olan Yeşiller, SPD ile koalisyona gitmiş ve başbakanlık koltuðunu almışlardı. Yeşiller, geçtiðimiz ay içinde de Stuttgart Belediye başkanlıðını kazanarak, 40 yıllık CDU yönetimine son vermeyi başarmışlardı.
Yeşiller, daha önce de sadece sol ve çevreci imajından kurtulduklarını göstermiş ve sol koalisyon hükümetleri yerine, sað partiler ile ortaklıktan yana tavır almışlardı. Hamburgda 2008de CDU ile kurulan hükümetin dışında Saarland eyaletinde de benzeri bir politika izleyen Yeşiller, Sol Parti ve SPD ile koalisyon kurmak yerine CDU ve liberal-demokrat Hür Demokrat Parti (FDP) ile koalisyonu tercih etmişlerdi.
OLASI KOALISYON SEÇENEKLERÝNDE BELÝRLEYÝCÝ KONUMDA OLACAKLAR
Yeşillerin pozisyonunu güçlendiren bir diðer etken ise, olası koalisyonlar için belirleyici oranda oy oranına sahip bir parti olması. Son dönemlerde yapılan anketlere göre, iktidar ortaðı Hristiyan birlik partileri CDU ve CSU yüzde 37 ila 40, SPD ise yüzde 26 ila 31 bandında seyrediyorlar. Yeşillerin oy oranı yüzde 12 ila 15 arasında deðişirken, Sol Parti (Die Linke) yüzde 6-8 civarında bir oy oranına sahip görünüyor. Alman siyasetinin son yıllardaki en sürpriz aktörü Korsanlar (Piratenpartei) ise yüzde 4 ila 5 oy oranı ile şimdilik baraj sınırında bulunuyor. Mevcut hükümet ortaðı Hür Demokrat Parti (FDP) ise yüzde 3-4,5 oy aralıðında ve barajı aşamayacak gibi görünüyor.
Son anket sonuçları baz alındıðında CDU-SPD işbirliði yani büyük koalisyon ya da CDU-Yeşiller koalisyonu yani Siyah-Yeşil koalisyon öne çıkıyor. CDU-SPD koalisyonu daha önce de denendiði için (1966-1969 ve 2005-2009 arasında) gerçekleşme ve seçmen kitlesinden onay alması daha rahat. Yeşiller-CDU koalisyonu ise her ne kadar sayısal olarak mümkün olsa da, özellikle çevre politikaları ve atom enerjisi gibi konularda keskin fikir ayrılıkları bulunan iki partinin uzun süre birbirlerine tahammül edip edemeyecekleri tartışılır.
Anket sonuçları baz alındıðında, Yeşiller ve SPD tek başına iktidar olamıyorlar ve Sol Parti ile de herhangi bir koalisyon kurulması ihtimal olarak bile dillendirilmiyor. Korsanların barajı geçebilmeleri halinde, SPD-Yeşiller-Korsanlar ortaklıðı sayısal olarak mümkün olsa bile şimdilik gündemde yok.
Geriye ise CDUnun SPD ve ya Yeşiller ile kurabileceði iktidar seçenekleri kalıyor. SPDnin soldan giderek uzaklaşan politikalarına alışanlar, Yeşillerin de bir gün hükümet olmak adına CDU ile biraraya gelebileceðini rahatlıkla düşünebilirler. Yeşil-sol çevreci militanlıktan iktidar yapıcı konuma gelmiş, kentli, giderek daha da burjuvalaşan bir partiye bunu çok görmemek gerek.
ANF NEWS AGENCY