Almanya’nın soykırım ortaklığı

Almanya ve Fransa’ya sormak lazım; Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarına biraz eleştiri geliştirip sözde demokratlıklarını kurtarmak için Kürtlerin sırtına binmek mi lazım?

Almanya, Kürt Halk Önderi’nin posterlerini bile yasaklıyor. Hem de Kürt Halk Önderi 20 yıla yakındır zindandayken; 7 yıldır avukatlarıyla görüştürülmüyorken; yıllardır ağır tecrit altındayken! DAİŞ’e karşı direnişte binlerce şehit veren PYD ve YPG bayraklarını da yasaklıyorlar. Bunu faşist şef Erdoğan istediği için yapıyorlar. Şimdi Fransa da Kürt Halk Önderi üzerinde uygulanan baskıya karşı Strasbourg’da oturma eylemi yapanları engellemek istiyormuş. Fransa da faşist Erdoğan istediği için Kürt Halk Önderini sahiplenme eylemlerine yönelecekmiş. Bunlar, kendilerine demokratik diyen ülkeler de oluyor.

Şu anda Tayyip Erdoğan’dan daha faşist lider var mı? Faşist Tayyip daha ne yapsın ki Almanya ve Fransa bu adama faşist gözüyle baksın ve ona kulak vermesin? Sadece DAİŞ’le ilişkileri AKP iktidarı ile ilişkilerini kesmesine yeterken, ilişki geliştirmek istemeleri bu ülkelerin karakterini ortaya koymaktadır. Fransa’da, İngiltere’de, Belçika’da ve Almanya’da DAİŞ’in yaptığı cinayetlerden Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı da sorumludur. Fransa ve Almanya da biliyor ki Türkiye DAİŞ’in otobanı, Ortadoğu’dan Avrupa’ya geçiş üssü olmuştur. Herhalde Tayyip Erdoğan’ın ‘DAİŞ’le en çok biz mücadele ettik’ yalanına ve pişkinliğine inanmıyorlardır.

AKP iktidarının Kürdistan’da yaptıkları ortada değil mi? En son, Türkiye’nin dostu İsrail başbakanı Netanyahu “Senin Kürdistan’da ne yaptığını biliyoruz; bize insanlık dersi verme, kendine bak” demiştir. Türkiye’de, sokak ortasında polisler neler neler yapmadı ki! AKP iktidarının yaptığı zulmün görüntüleri yayınlanırsa günlerce bitmez. Çocuk katili de bunlardır, kadın katili de bunlardır, yaşlı katili de bunlardır. Yüz binlerce insanı gözaltına alan; on binlercesini tutuklayan bunlardır. Türkiye’de işkence bitmiş değildir. Özellikle Kürt gençlerine işkence yapıyorlar. Erkek ve kız gençlerin iradesini kırmak için onlara tecavüz ediyorlar. Bunların bazısı söyleniyor, bazısı ise toplumsal yargılardan dolayı söyleyemiyorlar. Almanya ve Fransa bu iktidarın çocuklara ve kadınlara meydanlarda neler yaptığını bilmiyor olamaz.

Almanya ve Fransa kendine demokrat diyor. Kürdistan’da yüzden fazla belediye AKP iktidarı tarafından gasp edilmiş; bunların çoğunluğunun eşbaşkanları tutuklanmış. HDP’nin 10 milletvekili tutuklu, diğerleri de sürekli tutuklama tehdidi altında. Türkiye, en fazla gazetecinin tutuklandığı ülke. Türkiye’den aydınlar, gazeteciler, sanatçılar kaçıp Avrupa’ya sığınıyorlar. Daha yüzlerce zulüm ve baskı örneği ortaya konulabilir. Şimdi böyle bir ülke faşist değil de nedir? Avrupa halklarının vicdanı olan aydın ve sanatçılar Tayyip Erdoğan’ı faşist görüyor. Almanya ve Fransa hükümetleri kendi ülkelerinin aydın ve sanatçılarının faşist gördüğü şefin isteklerine uyarak Kürtler üzerinde baskı kuruyorlar. Bunlar Tayyip Erdoğan’a yaranma baskılarıdır. Bu ilişkileri de sadece ve sadece ekonomik çıkarlar üzerine kuruyorlar. Birkaç ay AKP iktidarı üzerinde baskı kurdular, AKP’yi zorladılar. Şimdi ise Kürtler uyguladıkları baskı üzerinden daha tatlı ekonomik çıkar elde etme ilişkisi kuruyorlar. Yaptıkları baskılar da insan hakları için değil, biraz daha ekonomik çıkar elde etmek içinmiş.

Almanya’nın Türkiye ile ilişkileri derindir. 19. Yüzyıldan beri bu ilişkileri bulunmaktadır. Zaten bu ilişkiler Almanya ve Osmanlı’yı Birinci Dünya Savaşında müttefik yapmıştır. Osmanlı İmparatorluğunun Enver, Talat, Cemal üçlü paşası bu destekle Ermenileri soykırıma uğratmıştır. Almanya çıkarı gereği bir halkın soykırıma uğratılmasına izin vermiştir. Ortadoğu’da süren Üçüncü Dünya Savaşı ortamında da Kürtler üzerinde soykırım uygulayan AKP iktidarına destek veriyor. Zaten Tayyip Erdoğan da şimdi ikinci Enver olmaya soyunmuş. Almanya Kürtler üzerinde uygulanan soykırımı bilmeyerek mi, yoksa bilerek mi bu desteği veriyor? DAİŞ’e karşı savaşan, binlerce şehit verenlerin bayraklarını yasaklıyor, ama Tayyip Erdoğan’la dostluk yapmak istiyor. Bu yaman çelişki neyle izah edilebilir?

Almanya ve Fransa’ya sormak lazım; Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarına biraz eleştiri geliştirip sözde demokratlıklarını kurtarmak için Kürtlerin sırtına binmek mi lazım? Bu ülkeler Türkiye’ye bir eleştiri mi yaptılar, arkasından bunu Kürtlere baskı yaparak dengeliyorlar. Kürtler, bu ülkeler AKP iktidarına bir eleştiri yaptıklarında arkasından kendilerine yönelik baskı geleceğini öğrenmiş oldular. İnsan hakları ve demokrasi ilkelerine sahiplenmeleri bu kadar! Bu hükümetler sadece kendilerini kirletmiyorlar; kendileriyle birlikte tüm Almanya ve Fransa’yı da kirletiyorlar. Hükümetlerin ya da başbakanların, başkanların bunu yapmaya hakları yoktur. Mazlum bir halk üzerinde böyle kirli siyaset oyunları oynayamazlar. Bu ülkelerin aydınlarını ve halkını Kürt soykırımı töhmeti altına koyamazlar.

Almanya, Kürt Halk Önderi’nin posterlerinden elini çekmelidir. Bu, tüm Kürt halkına düşmanlıktır. Kürt halkına, sizin en önemli önderliğiniz kimdir diye sorsalar, en az yüzde 80’i ‘Abdullah Öcalan’dır’ der. Bunu Almanya da biliyor, Fransa da biliyor. Böyle bir önderliğin posterini yasaklamak, Kürt halkına düşmanlık olduğu gibi; ağır tecridi, 7 yıla yakındır avukatlarıyla görüştürülmemeyi de onaylamaktır. Kürt Halk Önderi’nin posterinin yasaklanması başka anlama gelmez.

Almanya ve Fransa hükümetleri tarihin en faşist liderinin dediklerini yerine getiriyorlar. Bu, utanç verici bir durumdur. Kürtler Almanya’nın isteğine göre mi liderlerini seçecekler? Kürt Halk Önderi’nin posterlerini yasaklamak, Tayyip Erdoğan’ın savaş ve suni gerilim yaratma politikasını onaylamak demektir. Kirli politikanın bu kadar açık yapıldığı görülmemiştir. Kürtler mazlum ve avukatsız görülüyor olmalı ki kirli ilişkiler böyle açık yapılıyor. Yoksa böyle kirli bir iktidar ve onun şefine kulak verilmezdi. Ne diyelim, Allah Almanya ve Fransa’yı ıslah etsin!

Kaynak: Yeni Özgür Politika