'Almanya Kürt inkarını tarihe gömebilir'

'Almanya Kürt inkarını tarihe gömebilir'

Almanya'da yaşayan 1 milyondan fazla Kürdün gözü 15 Ekim'de Federal Meclis'te yapılacak "Kürt kimliði tanınsın" oturumda olacak. Kampanyaya öncülük eden YEK-KOM Başkanı Yüksel Koç, 15 Ekim için bütün hazırlıklarını yaptıklarını belirtti. Koç'un Almanya'ya son çaðrısı şu: "Türk lobisine teslim olmayın, Türk lobisini deðil, anayasanızı ve temel deðerlerinizi esas alın. Egemen devletlerin Kürt inkarını tarihe gömebilirsiniz."

50 yıldan bu yana önce 'misafir işçi', daha sonra da siyasi mülteci olarak Almanya'da yaşayan Kürtler için 15 Ekim 2012 günü yeni bir başlangıç olabilir. Kürtler o gün şu taleplerle parlamenterler ve bakanların karşısına çıkacak; Ayrı bir göçmen grubu olarak tanınmalıyız, PKK yasaðı kalkmalı, Anadilimizde danışmanlı hizmeti verilmeli, Kürtçe anadil dersleri tüm eyaletlerde yaygınlaştırılmalı, çocuklarımıza rahatça Kürt isimler verebilmeliyiz, Newroz resmi tatil olması ve en önemlisi Berlin hükümeti Kürt sorununun barışçıl çözümü için çaba göstermeli.

Kampanyanın mimarı 1994 yılında kurulan ve şu an 71 derneðin üye olduðu Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu. 1 Eylül-15 Eylül 2011 tarihleri arasında 60 bin imza toplayarak Federal Meclis'in Dilekçe Komisyonu'na başvuru şartlarını yerine getiren YEK-KOM Başkanı Yeksel Koç ise elindeki imza sayısıyla bir dilekçe komisyonu üyesinin deðimiyle "O günün kralı". Çünkü Almanya'da komisyonun "Ýki hafta içinde imzalar toplanmalı" şartını yerine çok zor. Birçok Alman sivil toplum örgütünün topladıðı imza sayısı 10 bini geçemiyor.

Ýki yıldır YEK-KOM başkanlıðını yürüten 48 yaşındaki Yüksel Koç ise 19 yıl önce Almanya'ya öðrenci olarak geldi. Ardahan doðumlu Koç, Bremen üniversitesinde endüstri mühendisliðini bitirdi. Yıllardır verdiði mücadeleden dolayı o artık Almanya'da tanınmış Kürt aktivistlerin başında geliyor. Evli ve 2 çocuk babası olan Koç ile 15 Ekim hazırlıklarını, kampanyadaki taleplerin önemini ve Almanya'nın sorunlu Kürt politikasını konuştuk.

15 Ekim için hazırlıklarınız hangi aşamada?

Öncelikle kampanyamıza destek veren tüm kuruluşlara, komisyona destek mektubu gönderen aydınlara, sanatçılara, siyasetçilere ve imzalarıyla çalışmamızın bugüne gelmesine neden olan halkımıza teşekkür ederim. Tabii ki baştan itibaren bize her türlü desteði veren Kürt basınına da teşekkürlerimi iletmek isterim. Geçtiðimiz gün Alman partileriyle yaptıðımız bir toplantı da söyledim; Her hangi bir konuda Hıristiyan demokratları (CDU/CSU) ile Sol Partilileri bir araya getirmek, ortak bir zeminde buluşturmak mümkün deðil. Fakat biz bu her iki farklı görüşten Kürt kökenli siyasetçileri bu kampanyada bir araya getirdik. Yani Alman veya başka bir ülkenin siyasetinde yapılmayanı biz bu kampanya ile gerçekleştirdik. Sorunuza gelirsem; A'dan Z'ye bütün hazırlıklarımız bitmiş durumda o günü heyecanla bekliyoruz.

'ALMAN ANAYASASINA GÜVENÝYORUZ'

Peki 15 Ekim'deki oturumda nasıl bir sonuç çıkmasını bekliyorsunuz?

O gün her hangi bir karar alınmayacak. Bizim yapacaðımız konuşmadan sonra komisyon üyeleri ve milletvekilleri sorular yöneltecekler. Daha sonra kampanyamızdaki taleplere ilişkin gizli oturum yapılacak ve gizli oylamayla karar alınacak. Olumlu bir kararın çıkması için elimizden geleni yapmamız gerekir. Alman anayasası ve 1991 yılında Kürtler için alınan kararlar göz önüne alındıðında biz olumlu bir kararın verileceðine inanıyoruz.

Zaten şu taleplerimiz Federal Meclisi ilgilendiriyor; Kürt kimliðinin tanınması, PKK yasaðının kaldırılması, Newroz'un tatil günü olması ve Kürt sorununun barışçıl yollarla çözülmesi için Almanya'nın çaba sarf etmesi. Diðer 8 talep ise eyalet meclislerini ilgilendiriyor. Eyaletlerin çoðu bu taleplerimize olumlu bakıyor ve bazılarının girişimi de var. Daha sonra da çalışmalarımız bu kampanya ile sınırlı kalmayacak ve bundan sonra da sürecek.

Hükümet, Federal Meclis'in alacaðı kararın gereðini yapacak. Peki bir bütün olarak deðil de örneðin taleplerin yarısının kabul edilmesi olabilir mi?

Şu ana kadar bütün partilerle yaptıðımız görüşmelerde 60 bin imzayla gündeme gelen bütün taleplerin red edilmesinin akıl karı olmadıðı dile getiriliyor. Tümüyle ret beklemiyoruz, olumlu bir kararın çıkacaðını tahmin ediyoruz. Aksi durumda Alman demokrasisi büyük bir yara almış olur, çünkü Kürtlerin talepleri yasalarda yer alan temel deðerler. Almanya'nın da Kürtlerle buluşması ve bölgede söz sahibi olmasının önünü açacak bir Kürt politikası oluşturmasının zamanı gelmiştir. Kürtler buna hazırdır. Biz Almanya'nın Türkiye'nin Kürt inkarını buraya taşırması yerine, Kürtleri tanıyarak Avrupa'nın deðerlerini Türkiye'ye taşıyacaðına inanıyoruz.

'ALMANYA TIKAYICI DEÐÝL, ÖN AÇICI OLSUN'

Bütün talepleri bir araya getirip, bir başlıkta toplarsak Kürtler Almanya'dan ne istiyor?

Ortadoðu'da Kürtlerin statüsü artık deðişmiş durumda. Kürdü inkarı ve Kürtleri hesaba katmayan politikaların hayat bulma şansı yoktur. Güney Kürdistan'da Kürtler kendi yönetimlerine sahip, benzer bir süreç Batı Kürdistan için de gelişmek üzere. Kuzey'de zaten Türk hükümeti her ne kadar tıkansa da sayın Öcalan ve PKK ile müzakereler yaptı. Almanya'nın da bu süreçte tıkayıcı deðil, ön açıcı bir pozisyon almalı. Bu da bölgedeki diðer devletlere örnek olacak Kürt kimliðini tanımaktır. Ýkincisi ise yasak ve krimanilize etme politikasından vazgeçilmelidir. Çünkü bu politikalar savaş çıðırtkanlıðı yapan devletlere destektir. Almanya'nın atacaðı böylesine bir adım, tabii ki burada yaşayan Kürtlerin de temel haklarından faydalanmasının önünü açmış olacak.

Kampanyadaki kilit talep ve aynı zamanda sizin de sözüne ettiðiniz Almanya'nın Kürt ibresini deðiştirecek olumlu süreç Kürt kimliðini tanımayla olacak. Fakat Alman yetkililer "Bu mümkün deðil, çünkü kimliklere etnik köken yazılmıyor" gerekçesi öne sürler, tavrınız ne olacak?

Öncelikli olarak Alman vatandaşlıðına geçtiðinizde 'Etnik kökeniniz nedir?' diye bir soru var. Biz burada "Kürdüm" diyen vatandaşların sayısının resmi rakamlara geçmesini istiyoruz. Bu kolaylıkla yapılır, bunun önünde her hangi bir yasal engel yok, sadece siyasi bir karar gerekiyor. Tabii ki bir Kürt inkarı yok, fakat resmiyette biz Türk, Arap ve Fars olarak görülüyoruz. Böyle bir deðişiklik Almanya'da resmiyette ne kadar Kürt nüfusunun olduðunu öðreneceðimiz gibi, diðer taleplerimizin önünü de açmış olacak.

Tekrar söylüyorum; Alman yasaları bu söylediklerimiz engellemiyor, tam tersine destekliyor. Sadece Almanya öncülük ettiði Kopenhag kriterlerini bile göz önüne alırsa taleplerimizin ne kadar meşru olacaðı görülecektir. Bana göre tek engel Almanya'nın egemen devletlerle ekonomik ve siyasi ilişkilerdir. Kürtlerin ve taleplerimizin bu ilişkilere kurban edilmemeli, buna da inancımız tamdır.

'TÜRK LOBÝSÝ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYOR'

Başvurduðunuz dilekçe komisyonunda Kürtlere yakın duran Sol Parti ve Yeşiller'den milletvekillerinin olması size bir avantaj saðlıyor mu?

Tabi ki bir avantaj saðlıyor. Fakat bu sadece sözüne ettiðiniz partilerdeki arkadaşların sorunu deðil. Olaya insani, vicdani ve hukuki bakan her komisyon üyesi taleplerimize olumlu yanıt verecektir. Bu arada Türk lobisi boş durmuyor, engellemeye çalışıyor. Özellikle Mannheim'deki festivalde bazı polisleri etkileyip anti-Kürt konuma getirip ve bir provokasyon denemesi yaptılar. Amaç; Kürt karşıtı bir hava oluşturup 15 Ekim'deki oturumu engellemekti.

Hatırlarsanız daha Aðustos ayında Hannover'deki hazırlık toplantısında Prof. Norman Peach "Türk devleti ve lobisi boş durmayacak, sonuna kadar engellemeye çalışacaktır" demişti. Biz bunu baştan itibaren biliyoruz. Her komisyon üyesini etkilemeye çalışıyorlar. Almanya Türk lobisine teslim olmamalı. Almanya Türk lobisini deðil, anayasasını ve temel deðerlerini esas almalıdır. Biz ne fazla, ne de eksik bir şey istiyoruz. Biz diðer göçmenlerin yararlandıðı haklardan yararlanıp onlarla eşit konuma gelmek istiyoruz. Aslında özüne bakıldıðında taleplerimiz Almanya için sıradan, basit ve aynı zamanda temel insani taleplerdir.

'ALMANYA KÜRT POLÝTÝKASINI DEÐÝŞTÝRMELÝ"

Peki 15 Ekim'de özellikle Ýçişleri Bakanı PKK'nin AB'nin 'terör örgütleri' listesinde yer almasını ve 1993'ten bu yana yürürlükte olan PKK yasaðını öne sürüp tartışmanın eksenini deðiştirirse, buna karşı tavrınız ne olacak?

Almanya'ya şunu söylüyoruz; Türkiye'nin Kürtlere savaş ve inkar politikası bir işe yaramadı. Siz peki bu politikayı neden sürdürmekte ısrar ediyorsunuz. Ayrıca her yıl yayınlanan iç istihbarat kurumu Anayasayı Koruma Örgütü'nün raporlarına bakmak gerekir. O raporlarda PKK'nin barışçıl girişimleri, Almanya'da PKK'li sayısının arttıðını, yani yasaðın bir işe yaramadıðı anlatılıyor. Yasak, Kürt sorununun çözümünün önünde engelleyicidir ve aynı zamanda burada yaşayan Kürtler ve diðer göçmenler arasında ayrımcılıðın en önemli faktörüdür.

Raporlara bakınız; hiç bir şekilde Kürtlerin Alman deðerlerine ve sembollerine saldırısı olmadıðı gibi bunlara karşı tehlike unsuru da teşkil etmiyor. Fakat Alman polisi sürekli Kürt renklerine ve ulusal deðerlerine saldırıyor. Elbette ki farklı argümanlarla taleplerimizle engellenmek istenecektir. Ancak bir deðil 12 maddede taleplerimiz vardır. Ayrıca yasak Kürtlerin uyumunu engellemektedir, elimizde somut belgeler var. Örneðin Almanya'daki bütün göçmen dernekleri devletten fon alıyor. Bizim iki derneðimiz YEK-KOM üyesi ve PKK yasaðı gerekçe gösterilerek aldıkları fonlar kesildi. Dernek üyelerimize vatandaşlık verilmiyor. Bakınız Almanya'da yaşayan 15 kişiden biri Kürt ve bu kadar büyük bir kesim ayrımcılıða maruz kalıyor.

Kürt kimliðinin tanınmasının ardından PKK yasaðının kaldırılması kampanyadaki ikinci kilit madde. Bu iki konu Almanya'nın yeni bir Kürt politikasına neden olacak mı?

Evet, bütün taleplerimize baktıðımızda aslında biz Almanya'nın yeni bir paradigmaya giderek yeni bir Kürt politikası oluşturmasını istiyoruz. Eðer siz bir grubu halk olarak tanırsanız, onun dil hakkını, ya da danışmanlık ve kendi anadilinde uyum hakkını da tanırsınız ve sonuçta bu göçmen grubunun örgütlenme hakkı da olur. Tabii kampanyadan sonra da çalışmalarımız ve bu konudaki mücadelemiz sürecek. Bakın unutmayın; Almanya'da ilk kez Kürdistan'ın dört parçasından farklı düşüncelerden, farklı kesimlerden Kürtler bir araya gelmiştir. Bu durum bizim için tarihi ve büyük bir fırsattır. Halkımız da taleplerimize her türlü desteði vermeyi sürdürsün. Çünkü burada yaşayan her Kürde Alman komşusuna ve Alman arkadaşına bu talepleri anlatarak kamuoyu oluşturma görevi düşüyor.