Akademisyenler: Sözümüzün arkasındayız!

Barış bildirisine imza attıkları için yargılanan akademisyenler, "Metnin sonuna kadar arkasındayız, suç işlemedik" dedi. Akademisyenlerin beraat talepleri reddedildi.

Kürdistan'daki savaşa karşı çıkarak barış bildirisine imza attıkları için haklarında dava açılan akademisyenler, bildirinin 2. yıl dönümünde tekrar hakim karşısına çıktı. Duruşma öncesi, Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yapan barış akademisyenleri, "Talebimizde ısrarcıyız! Bu suça ortak olmayacağız" pankartları açtı. 

'ARKASINDAYIZ'

Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen akademisyen Özgür Müftüoğlu, bildirinin kamuoyuyla paylaşılmasının ardından tehdit edildiklerini, birçok akademisyenin gözaltına alındığını, bir kısmının tutuklandığını ve büyük çoğunluğunun ihraç edildiğini hatırlattı. En son olarak "Örgüt propagandası" iddiasıyla Ağır Ceza Mahkemeleri'nde yargılandıklarını söyleyen Müftüoğlu, "Bildiriyi imzalamamızdaki temel amaç, barışı istemek, çocuklar ölmesin istemekti. Akademisyen ve yurttaş olarak barış hakkını savunmanın görevimiz olduğunu söylemiştik. Metnin sonuna kadar arkasındayız, suç işlemedik, sadece barışı talep ettik. Biz yargılanmıyoruz, akademi yargılanıyor. Akademiden uzaklaştırılan akademisyenler olarak duruşma salonlarını kürsü haline getirip buralarda da sözümüzü söylemeye devam edeceğiz" diye konuştu. 

İHRAÇ, TUTUKLAMA, İNTİHAR...

Ardından akademisyenler Ayşe Erzan, Fadime Gök ve Zelal Ekinci basın açıklamasını okudu. İmza metninin ikinci yıl dönümünde İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi'nde iki akademisyenin hakim karşısına çıkacağının belirtildiği açıklamada, 2 yıllık süreçte 500'e yakın imzacı akademisyenin ihraç edildiği, 15 Mart 2016'da tutuklanan 4 akademisyenin 22 Nisan'a kadar tutuklu kaldıkları, 25 Şubat 2017'de Çukurova Üniversitesi'ndeki görevi sonlandırılan akademisyen Mehmet Fatih Tıraş'ın intihar ettiği hatırlatıldı. 

Akademisyenler, maruz bırakıldıkları hukuksuzluklara, 5 Aralık'tan beri "örgüt propagandası yapmak" suçlamasıyla yargılanmalarının da eklendiğini kaydederek, "Baskıya, zulme ve adaletsizliğe karşı barış sözümüzde ısrarcı olduk. Bugün tam iki yıl sonra sözümüzün arkasındayız diyoruz. Bir kez daha bilim insanları hakikati dile getirmek zorundadır diyoruz. Barış istemek suç değildir. Barış talebi yargılanamaz diyoruz" diye belirtti.

Akademisyenler, daha sonra Kadir Has Üniversitesi'nde görevli iki akademisyenin görülecek duruşması için adliyeye geçti. 

BERAAT TALEPLERİNE RET

Davaların iki ayrı duruşması İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Kadir Has Üniversitesi’nden Dr. Ceren Lord ve Dr. Çiğdem Bozdağ Bucak'ın duruşması görüldü. Lord, yurtdışında olduğu için duruşmaya katılmazken, avukatı Emine Durmuş, esasa ilişkin derhal beraat talebinde bulundu. Durmuş, “Müvekkilime isnat edilen suçlar oluşmamıştır. Düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanan müvekkilimin derhal beraatını talep ediyorum” dedi. Esasa ilişkin itirazı ciddiye alınmadığı takdirde usule ilişkin yargılamanın TCK 301. Maddeden devam etmesini istedi.

Mahkeme heyeti, Lord’un savunmasının alınması için avukatının belirttiği yurtdışı adresine Adalet Bakanlığı aracılığıyla talimat yazılmasına, 301’den yargılama yapılması ve derhal beraatle yargılamanın şu aşamasında yer olmadığına karar verdi. 

Lord’un duruşması 26 Haziran’a erteledi. 

İkinci duruşma ise Dr. Çiğdem Bozdağ Bucak’ın kimlik tespitiyle başladı. Duruşmada, Avukat Melike Polat mahkemeye iki ayrı dilekçe sundu. Dilekçelerden birinde esasa ilişkin derhal beraat talebinde bulundu.

Diğerinde ise esasa ilişkin, davanın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde imzacı akademisyenler Esra Mungan, Kıvanç Ersoy, Muzaffer Kaya ve Meral Camcı’nın yargılandığı davayla birleştirme talep edildi. 

Polat “çelişki ve usul ekonomisi bakımından” dava dosyalarında birleştirmenin uygun olduğunu belirtti. Polat, savunmasında Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ifade özgürlüğü lehine kararlarından örnekler sundu.

Mahkeme heyeti, Avukat Polat’ın bütün taleplerini reddetti. Bozdağ Bucak’ın savunmasını hazırlaması üzere ek süre veren mahkeme heyeti, duruşmayı 26 Haziran’a erteledi.