Adli Tıp Kurumu bir skandala daha imza atarak, görme engelli ve kanser hastası Hediye Aksoyun saðlık koşullarının cezaevinde kalmasına uygun olduðunu savundu.
Görme engelli ve kanser hastası Hediye Aksoy için Adli Tıp Kurumu tarafından cezaevinde kalabilir raporu verildi. Raporda, Aksoy'un ileri derecede görme engelli olduðu yazılmasına raðmen, saðlık koşullarının cezaevinde kalmaya uygun olduðu ileri sürüldü. Raporun detayları ise, Aksoy'a ve avukatına teblið edildiðinde ortaya çıkacak.
Tahliye edilmesi için kadınların günlerce eylem yaptıðı Aksoy, hasta tutuklu kadınların simgesi olmuştu. Bir patlama sonucu 18 yıl önce gözlerini kaybeden Hediye Aksoy, 8 yıl boyunca tedavisi yapılmadan cezaevinde tutuldu. 1998 yılında afla cezaevinden çıkan Aksoy 2007 yılında üzerine ifade olduðu gerekçesiyle tutuklandı. Ýkinci kez tutukluluðu süresinde de tedavi olmayan Aksoy cezaevinde bu defa kanser hastalıðına yakalandı. Doktor raporlarında "Yüzde 85 engelli olması, yaşamını tek başına sürdüremeyeceði ve kanser tedavisinin tutukluluk koşullarında yapılmayacaðını" belirtilen Aksoy, başvurulara raðmen hala Bakırköy Kadın Tutukevi'nde tutuluyor. Serbest bırakılması için yapılan başvurulara cevap verilmeyen Aksoy, tedavi adı altında ring aracı ile hastaneye götürülürken daha fazla zorluk çekiyor. Aksoy en son hastaneye götürülmesi gerekirken saatlerce ring aracında bekletilmişti.
Ceza Ýnfaz Kanunu'nun (CÝK) 16. maddesi gereði yaşamını kendi başına sürdüremeyecek durumda engelli olan Aksoy'un serbest bırakılması gerekirken, yasa uygulanmadıðı gibi tedavisi de gerektiði gibi yapılmıyor.
HER GÜN KENDÝMÝ YARALIYORUM
Hediye Aksoy, Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Güle yazdıðı mektupta durumunu şöyle anlatmıştı:
2009'da şartlı serbest bırakılmam için aldıðım raporda gözlerimden dolayı yüzde 85 tek başına yaşayamaz raporum var. Göremediðimden kapıya, duvara, ranzaya çarpmadıðım, kendimi yaralamadıðım gün olmuyor. En temel ihtiyaçlarımı başkalarının yardımıyla giderebiliyorum. Yeterince beslenemiyor, rutubetten dolayı soluk almakta zorlanıyorum. Bu koşullar varolan hastalıklarıma yenilerini ekledi. 2009'da baðırsaklarımdan 'benler' alındı. 2010'da göðsümdeki kitlenin kanser olduðu anlaşıldı. 2011'de ameliyat oldum. Karın boşluðumda tedavi edilmeyen bir kitle var. 2011'de gittiðim aynı hastane tam aksi yönde rapor verdi. Halbuki göremediðim ve kanser teşhisi daha önce yazılıydı. Dışarıda çatışmalarda gençler ölüyor, güpe gündüz şehrin sokaklarında kadınlar erkekler tarafından öldürülüyor. Cezaevinde ise hasta tutuklular tedavi edilmeyerek öldürülüyor...