Şark Islahat Planından İç Tüzüğe 92 yıllık inkâr: Kürtçe yasağı

Şark Islahat Planı ile başlayan, 1961 ve 1982 anayasaları ile sürdürülen Kürt halkını inkâr, imha ve asimilasyon politikası, Kürtçeyi ve Kürt halkına dair ifadeleri İç Tüzük Değişikliğinde yasaklayarak devam ediyor.

Anayasa değişikliği için yapılan hileli referandumun ardından AKP ile MHP’nin ortak metni ile Anayasa Komisyonu’nda görüşülen Meclis İç Tüzüğü’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifi’ndeki 18 madde kabul edildi.

Yapılan değişiklik ile Meclis Genel Kurul’da milletvekillerinin Kürtlerin tarihî yerleşim birimini ifade eden “Kürdistan, Kürt illeri, Kürt coğrafyası” şeklindeki sözleri engellenecek ve Kürtçe yasaklanacak. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ile beraber başlayan ve her darbe, her anayasa değişikliğinde Kürt halkına ilişkin inkâr, imha ve asimilasyon politikaları yer almış ve Kürtçe yasaklanmıştı. Bugün ise AKP-MHP ortaklığında oluşturulan yeni Anayasada da Türkiye halkları, özelde ise Kürt halkı ve Kürtçe hedef alınıyor.

Meclis, 1 Ekim’de çalışmalarına başlayacak ve yeni döneminde bu uygulamayı devreye koyaca.

92 yıllık inkâr: Şark Islahat Planı ile gelen yasak

"Tek dil, tek ulus" yaratma gayesi içerisinde olan Türkiye Cumhuriyeti kurulmasıyla beraber inkâr, imha ve asimilasyon politikaları ile Kürt halkını yok sayarken, Kürtçeyi de yasakladı. 24 Eylül 1925 tarihinde Şark Islahat Planı ile ilk defa Kürtçe yasaklandı. Şark Islahat Planı'nın Kürt halkını inkâr eden ve Kürtçeyi yasaklayan ilgili 14. Maddesi ise şu ifadelere yer veriyordu:

“Aslen Türk olup Kürtlüğe yenilmeye başlayan Malatya, Elaziz, Diyarbakır, Bitlis, Van, Muş, Urfa, Ergani, Hozat, Erciş, Adilcevaz, Ahlat, Palu, Çarsancak, Çemişkezek, Ovacık, Hısnımansur, Behisni, Hekimhan, Birecik, Çermik vilayet ve kaza merkezlerinde, hükümet ve belediye dairelerinde ve diğer kurum ve kuruluşlarda, okullarda, çarşı ve pazarlarda, Türkçeden başka dil kullananlar, hükümet ve belediyenin emirlerine muhalefet etmek ve direnmek suçundan cezalandırılacaktır.”

YATILI BÖLGELER İLE ASİMİLASYON HEDEFLENDİ

Yine aynı Şark Islahat Planı'nın 16. Maddesi'nde ise "Fırat garbındaki vilayetlerimizin bazı akvamında dağınık bir surette yerleşmiş olan Kürtlerin Kürtçe konuşmaları behemahal men edilmeli ve kız mekteplerine ehemmiyet verilerek kadınların Türkçe konuşmaları temin olunmalıdır” denildi.

İlgili madde gerekçesi ile yıllar sonra Kürdistan'da asimilasyonun bir parçası olarak 5 Ocak 1961 tarihli ve 22 sayılı bir yasa çıkarılarak, 60 civarında Yatılı Bölge İlkokulu açıldı. Açılan okullarda Kürt çocukları asimile etmek ve ana dillerinden koparmak amaçlanıyordu.

'VATANDAŞ TÜRKÇE KONUŞ!'

Türkiye'de yaşayan halkları asimile etmek adına her fırsatta, her anayasada, her kararnamede "Türklük" vurgusu yapılan Türkiye Cumhuriyeti'nde, kuruluşundan bu yana tek resmi dil ve tek resmi ırk ibarelerine yer verildi. Şark Islahat Planı'ndan bir yıl önce gerçekleşen Türk Ocakları Kurultayı'nda özellikle Kürtçe olmak üzere Türkçeden başka dillerin konuşulmasının yasaklanması üzerinde duruldu ve 1930 yılında da ülke çapında "Vatandaş Türkçe Konuş" kampanyaları başlatıldı. Kampanya ve yasaklarla beraber Kürtçe her bir kelime karşılığında para cezası verildi.

DARBE-ANAYASA VE TÜRKLÜK VURGUSU

Demokrat Parti'nin ülkeyi baskı ile yönettiğini ileri süren bir grup astsubay, 27 Mayıs 1960'da ise ülke yönetimine el koyarak darbe yaptı. Milli Birlik Komitesi tarafından gerçekleştirilen 27 Mayıs İhtilali ardından '61 Anayasası düzenlendi. Anayasada, en çok dikkat çeken "Türk" vurgusu oldu. Bir önceki Anayasada yer alan "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" hükmü, Madde 4 ile "Egemenlik kayıtsız şartsız Türk milletinindir" biçiminde değiştirildi; Madde 54'te ise vatandaşlık tanımında da "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür" gibi tanımlamalar getirildi. Yasaklamak ile sınırlı kalmayan yönetim, yüzlerce Kürdü de sürgüne gönderdi.

1980 VE YENİDEN 'TÜRKÇE KONUŞ'

Darbeciler, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nde ise 2932 sayılı yasayla Türkçe dışında herhangi bir başka dil kullanmayı yasakladı. Darbecilerin hazırladıkları 1982 Anayasası da, '61 Anayasası gibi Kürt halkı ve Kürtçe için yasak getirdi. Darbeciler, "Düşüncelerin açıklanması ve yayılmasında kanunla yasaklanmış olan herhangi bir dil kullanılamaz” ifadesini, 1983’te çıkarılan “Türkçeden Başka Dillerde Yapılacak Yayınlar Hakkında Kanun”la da pekiştirdiler. Türkiye haklarını inkâr eden ve özellikle her türlü yasaklamaya rağmen asimile edilmeyen Kürt halkına yönelik bu yasa, 12 Nisan 1991 tarihinde kaldırılmasına rağmen en çok baskının yaşandığı dönem '90'lı yıllar oldu. Yasağın kaldırıldığı yıl Meclis’te Kürtçe yemin eden milletvekilleri yıllarca hapiste tutuklu kaldı. Yine aynı şekilde cezaevlerinde işkencenin en ağır olduğu '80 ve '90'lı yıllarda, tutsakların Kürtçe konuşmaları yasaklandı ve Diyarbakır Cezaevi'nde "Türkçe konuş, daha çok konuş" yazılamaları yapıldı.

KÜRTÇE: BİLİNMEYEN BİR DİL

Kürtçe: Bilinmeyen bir dil

Yine 2009 yılında Kürt siyasetine yönelik gerçekleştirilen 'KCK Operasyonları' ile binlerce Kürt siyasetçi bir gecede gözaltına alınarak tutuklandı. Uzun süren tutukluluktan sonra mahkemeye çıkarılan Kürt siyasetçiler ana dillerinde savunma vermek isteyince, bu, kayıtlara "Anlaşılmayan bir dil", "Bilinmeyen bir dil" tabirleri ile geçti.

YILLAR SONRA KÜRTÇE YENİDEN YASAK

Yıllardır kanunlarda yer alan "Türk vatandaşlarının ana dili Türkçedir" ve "Türkçeden başka dillerin ana dil olarak kullanılması ve yayılmasına yönelik her türlü faaliyette bulunmak yasaktır" algısı bugün Meclis gündemine getirilen İç Tüzük Değişikliği ile yeniden pekiştirilmeye çalışılıyor. Anayasa değişikliğinin ardından gündeme gelen ve AKP ile MHP’nin ortak metni ile Anayasa Komisyonu’nda görüşmelerine başlanan Meclis İç Tüzüğü’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifi komisyondaki görüşmelerin ardından 18 madde kabul edildi.

Değişiklik ile ‘Türk milletinin ortak tarihine, geçmişine yönelik hakaret ve sövme’ ve Anayasanın ilk dört maddesine aykırı idari yapılanmaya ilişkin düzenleme yapıldı. Yapılan değişiklik ile Meclis Genel Kurul’da milletvekillerinin Kürtlerin tarihî yerleşim birimini ifade eden “Kürdistan, Kürt illeri, Kürt coğrafyası” şeklindeki sözleri engellenmeye çalışılacak ve Kürtçe yasaklanacak.

Meclis, 1 Ekim’de çalışmalarına başlayacak.