Özsoy: Efrîn işgali ikinci Kobanê direnişine dönüşür

HDP’nin dış ilişkilerden sorumlu Bingöl milletvekili Hişyar Özsoy, Efrîn’de olası bir işgalin ikinci Kobanê direnişine dönüşeceğini vurguladı.

Türk Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın Efrîn'e yönelik işgal tehditlerini ANF’ye değerlendiren HDP’nin Dış İlişkiler Sorumlusu, Bingöl milletvekili Hişyar Özsoy, ülke içinde ve dışında iyice sıkışan AKP-Erdoğan rejiminin Efrîn hamlesiyle milliyetçi cepheyi kendi etrafında kenetlemeye çalıştığına dikkat çekti. Türkiye’nin Rojava’yı kalıcı bir şekilde bir işgal coğrafyasına çevirmesine ne Esad, ne Rusya, ne ABD, ne İran’ın razı olacağını kaydeden Özsoy, Kürtlerin de Kobanê’de olduğu gibi Efrîn ve her yerde köklü bir direniş göstereceğini vurguladı.

'KÜRTLER DİRENECEK'

Türk devletinin ve Erdoğan rejiminin uzun bir süredir Efrîn'e yönelik saldırı hazırlığında olduğunu hatırlatan Özsoy, içeride CHP dahil birçok kesimin de desteğini aldıklarını söyledi. Bu operasyonun olabilmesi için öncellikle Amerika ve Rusya’nın buna onay vermesi gerektiğini; onların onayı olmadan Türkiye’nin tek başına böyle bir operasyona girişemeyeceğini belirten Özsoy, Türkiye Efrîn'e girmek istese dahi hava gücünü kullanamayacağını; bu riski de almak istemeyeceğini dile getirdi. Efrîn bölgesinin tamamen bir Kürt yerleşkesi olduğunu hatırlatan Özsoy, Kürtlerin böyle bir saldırganlığa karşı direneceğini vurguladı.

‘SAHTE BİR ZAFER ELDE ETMEK İSTİYOR’

İç politikada iyice sıkışan Erdoğan’ın dışarıda Kürtlere saldırarak ülke içerisindeki milliyetçi cepheyi etrafında kenetlemeye çalıştığına işaret eden Özsoy, Erdoğan’ın ittifak halinde olduğu MHP ve ordu içindeki eski Ergenekon yapılanması için ise bu tür saldırı girişimlerinin gerçekten bir beka sorunu olarak görüldüğünü; Rojava’daki siyasal gelişmeleri Türkiye’ye ulusal bir tehdit olarak tarif ettiklerini dile getirdi. Efrîn'e yönelik saldırı dozajının bu dönemde artmasının iki önemli nedeni olduğuna işaret eden Özsoy, bu nedenleri şöyle açıkladı:

“Birincisi, Türkiye belli bir zamandır Amerika’nın Rojava’ya yönelik politikalarına karşı da dozajı yükselmiş bir şekilde, yüksek ses tonuyla konuşmaya başladı. Hükümet bir taraftan Amerika’nın sınırları korumak için düzenli bir ordu kurma faaliyetlerini yoğunlaştırmasına karşı bağırıyor; diğer taraftan ise, her ne kadar diplomatik olarak idare edilmeye çalışılsa da Rusya, İran ve Türkiye arasında İdlib’deki gelişmeler konusunda ciddi ayrımlar söz konusu. Türkiye verdiği sözü yerine getirmiş değil; Türkiye orada, Rusya’nın, İran’ın ve Esad’ın terörist olarak gördüğü kimi gruplara hala destek veriyor. Dolayısıyla İran’ın desteği ile ve Rusya’nın da yeşil ışık yakmasıyla Esad güneyden İdlib’ e saldırmaya başladı ve Türkiye’nin desteklediği bu grupları ortadan kaldırana kadar da saldırmaya devam edecekler. Bu bağlamda, Türkiye hem İdlib’de hem de Amerika’nın Rojava politikasıyla iyice sıkışmışken, ülkenin içinde de hem ekonomik hem siyasal anlamda kriz derinleşirken, Efrîn'e saldırarak sahte bir zafer elde etmek ve bunu da iç politikada bir malzeme olarak kullanmaya çalışan bir Erdoğan söz konusu.”

‘KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR!’

Erdoğan’ın bu tehdit ve işgal hamleleriyle bir sonuç elde edemeyeceğini kaydeden Özsoy, bu tarz politikaların Suriye’deki istikrarsızlığı derinleştirmekten başka bir şeye yaramayacağının altını çizdi. Böyle bir operasyonun Suriye’de siyasal bir çözüm bulma çabalarına darbe indirmiş olacağı uyarısında bulunan Özsoy, “Bu saldırganlık ateş olsa cürmü kadar yer yakar; bölgede küresel, bölgesel, yerel güçler var. Türkiye’nin yapması gereken bir an önce bu saldırgan tavırdan çıkmak çünkü keskin sirke kendi küpüne zarardır” diye konuştu.

‘ÖNEMLİ OLAN RUSYA’NIN TAKINACAĞI TAVIR’

Uluslararası güçlerin olası bir operasyonda takınacağı tavrı da değerlendiren Özsoy, ABD’nin Efrîn'e yönelik olası bir saldırıdan rahatsız göründüğünü; bunun Suriye’deki konjonktürel de olsa ittifakı sarsacağını, hem de bölgede başka komplikasyonlara vesile olacağını düşündüğünü söyledi. Efrîn'de YPG ile Rusya arasında daha yoğun ilişkilerin söz konusu olduğunu belirten Özsoy, o nedenle burada asıl önemli olanın Rusya’nın takınacağı tavır olduğunu ifade etti. Rusya, İran ve Esad’ın, ABD’nin uzun süre Suriye’de kalmasına rıza göstermediğini hatırlatan Özsoy, ABD’nin ise Suriye’de uzun süre kalma niyetinin daha çok İran’a yönelik olduğunu söyledi. Özsoy, Suriye’nin İran nüfuzuna daha fazla girmesini engellemek isteyen Amerika’nın aynı zamanda Suriye’nin siyasal yapılanmasında topu tamamen Rusya’ya bırakmak istemediğini anlattı. Özsoy, “Burada mesele sadece Kürtlerle ittifak kurup İŞİD’e karşı bir mücadele hattı oluşturmak değil; daha büyük mesele Suriye’nin siyasal geleceği ne olacak ve Rusya ile İran’ın rolünü ABD nasıl sınırlayacak? Öyle görünüyor ki orada İran orta vadede de kalıcı olmak istiyor. Amerika ile İran arasındaki gerilim arttığı oranda hem Suriye’de hem de Irak’ta mesele de büyüyecek” dedi.

‘BÖYLE BİR İŞGAL GİRİŞİMİ BAŞARILI OLAMAZ’

Rusya, İran ve Esad rejiminin Kürtlerin özellikle Dêrezor güneyinde ABD ile birlikte geniş coğrafya tutmasından rahatsız olduğunu belirten Özsoy, “Rakka’dan ve Derezor savaşından sonra, Irak ve Suriye sınırlarında Kürtleri geri çekmek için Efrîn'i Türkiye’ye açarak Kürtlerin üzerinde baskıyı artırmaya çalışmışlardı. Yine çatışmasızlık bölgesi oluşturmak adı altında Türkiye’nin İdlib’e girmesi de bu baskının bir parçası olarak okunmalı. Kürtler sonuç olarak o coğrafyada yaşıyorlar ve hiçbir yere de gitmeyecekler. Bunu bilen Esad rejimi ve Rusya da Kürtleri Amerikalılara fazla itmek istemiyorlar. Böyle bir kaygıları da söz konusu. Dolayısıyla Türkiye’nin total bir biçimde gelip Efrîn'i işgal etmesi; orada kalıcılaşması mümkün değil. Ama Efrîn üzerinden baskıyı yoğunlaştırıp, Kürtlerden taviz kopartmaya; belli bir noktaya çekmeye çalışıyorlar. Türkiye’nin böyle bir işgal girişiminden başarılı çıkması mümkün değil; böyle bir hamleye giriştiği takdirde de altında kalır” diye konuştu.

İDLİB’İ BOŞALTMA KARŞILIĞINDA EFRÎN İŞGALİ

Efrîn'e olası bir saldırıda Türkiye’nin radikal Selefi grupların yer aldığı ÖSO ile birlikte hareket edeceğine yönelik senaryoları da değerlendiren Özsoy, Türkiye’nin Halep’e karşı nasıl El-Bab’a girdiyse, şimdi de İdlib’i boşaltıp Efrîn'e saldırmak istediğine dikkat çekti. Erdoğan’ın Ortadoğu’daki iki politikasını, Esad’ı götürmek ve Kürtlere herhangi bir hak verilmemesi üzerine kurguladığını belirten Özsoy, birinci hattın düştüğünü, Esad’ın gitmeyeceğinin ortaya çıktığını, geriye ikinci hattın kaldığını söyledi. Rusya’nın Türkiye’yi Esad’lı bir çözüme ittiğini dile getiren Özsoy, “İdlib’de el-Nusra’dan kopan ne kadar radikal Selefi, başı bozuk militan varsa Türkiye bunların hamiliğini yapıyor. Dolayısıyla onları Suriye rejimiyle savaştırmaktan ziyade, Esad ile belirli bir uzlaşma sağlayıp bu grupları Kürtlere saldırtmak istiyor. Bu da Selefi yapıdan kurtulmak isteyen Rusya’nın, Esad rejiminin ve İran’ın işine gelir. Çünkü bu gruplar Efrîn'e girdiği takdirde Kürtlerin onları temizleyeceği çok iyi biliniyor” dedi. Türkiye’nin Rojava bölgesini kalıcı bir işgal coğrafyasına çevirmesine ne Esad, ne Rusya, ne ABD, ne İran’ın razı olacağını kaydeden Özsoy, Kürtlerin de Afrîn’de köklü bir direniş göstereceğini vurguladı.

‘KÜRT HALKI EFRÎN'DEKİ SALDIRILARA SESSİZ KALMAZ’

Türk devletinin son iki yıldır Kürt hareketine yönelik planlı saldırılarının ve baskılarının en temel nedenlerinden birisinin Rojava olduğuna dikkat çeken Özsoy, bu yöntemle Rojava’ya yönelik bir saldırıda Türkiye Kürdistanı’ndan gelecek tepkiyi pasifize etmeye çalıştıklarına işaret etti. Erdoğan’ın bu planı, “İkinci bir Kobanê’ye izin vermeyeceğiz” diyerek iki defa ağzından kaçırdığını hatırlatan Özsoy, Türkiye ve Kürdistan’da devam eden tutuklama furyasının ve korku rejiminin de Kobanê için gösterilen dayanışmanın Efrîn için de örülmesini önlemeyi amaçladığını söyledi. Ne olursa olsun Kürt halkının Efrîn'deki saldırılara karşı sessiz kalmayacağını vurgulayan Özsoy, “Efrîn işgali ikinci bir Kobanê direnişi demektir. Bıçak kemiğe dayandığında tüm Efrîn, Kürdistan’ın dört parçası ve metropoller Kobanê’ye dönüşür” dedi.