Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998 tarihinde Suriye’den çıkarılmasının üzerinden 19 yıl geçti. Devletlerarası komplonun başlangıcı olarak tanımlanan bugünden sonra Öcalan, sırasıyla Yunanistan, Rusya, İtalya, tekrardan Rusya, Yunanistan ve “Komplonun son durağı” dediği Kenya’ya geçti. Öcalan’ın “siyasi sığınma” başvurularına hiçbir ülke olumlu yanıt vermezken, Kenya’da 15 Şubat 1999 tarihinde özel bir operasyonla Türkiye’ye teslim edildi. O dönem Kürtler, komployu cezaevleri başta olmak üzere dünyanın dört bir tarafında protesto etti. 3 ayda 60 kişi “Güneşimizi karartamazsınız” eylemleri ile bedenini ateşe verdi. Bir ada cezaevi olan, dünyadan tamamen izole edilen ve kendine özgü tecrit sistemiyle dünyada bir ilk olan İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’ne konulan Öcalan’ın çağrısı üzerine böylesi eylemler yerini kitlesel eylemlere bıraktı. Tek kişilik hücrede yıllardır İmralı Adası’nda tutulan Öcalan, verdiği mücadele ile komployu boşa çıkardı. Öcalan’ın yeğeni HDP Urfa Milletvekili Dilek Öcalan, komplonun yıldönümünde ajansımıza değerlendirmede bulundu.
‘İMRALI’DA EŞİ BENZERİ BULUNMAYAN UYGULAMALAR YAŞANMAKTADIR’
Sözlerine 9 Ekim komplosunu kınayarak başlayan Öcalan, Kürt Halk Önderi’ne karşı geliştirilen kirli komplonun amacına ulaşmadığını vurguladı. Komplo ile Kürt özgürlük mücadelesinin yok edilmesinin amaçlandığını kaydeden Öcalan, bunun Kürt halkına teslimiyet ve köleliği dayatmak anlamına geldiğini dile getirdi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın komployu boşa çıkardığını hatırlatan Öcalan, “Bu oynanan oyunu direniş ruhuyla boşa çıkardı. 19 yıl önce komployu gerçekleştiren güçler bu gün yine sahada rollerini oynamaya devam ediyorlar. Nasıl ki Sayın Öcalan Suriye’den ayrılışı ve İmralı adasına getirilişi sürecine kadar gerçekleştirilen bütün oyunları birbir bozmuşsa şuan yine İmralı’da aynı şekilde uygulanan politikaları boşa çıkardı. Şuan hiçbir yasada eşi benzeri bulunmayan uygulamalar yaşanmaktadır. Bu uygulamayı sadece Türkiye’de İmralı Adası’nda şahitlik ediyoruz” diye konuştu.
‘KOMPLO TÜM HALKLARA KARŞI YAPILMIŞ BİR SOYKIRIM PLANIDIR’
Komployu hukuk ve insanlık dışı olarak nitelendiren Öcalan, bir halkın önder olarak kabul ettiği önderini yok etme girişiminin sonuçlanmadığını ve tek kişilik hücresinde direnerek boşa çıkardığını aktardı. “Ortadoğu ve Kürt halkı olarak bize düşen Sayın Öcalan’ın direnişiyle kat ettiği yola sahip çıkmaktır” diyen Öcalan, herkesin üzerine düşeni yerine getirmesi gerektiğini söyledi. İmralı’daki işkence sistemin biran önce son bulması gerektiğine vurgu yapan Öcalan, “Bu işkence sistemi sadece Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan’a karşı yürütülmüyor. Onun şahsında başta Kürt halkı ve ezilen tüm halklara karşı yürütülen bir soykırım planıdır. Bugün Ortadoğu’da yaşayan tüm halkların tek çaresi Sayın Öcalan’ın belirttiği perspektif ve ideoloji çerçevesinde gerçekleşecektir. Şuan yürütülen sistem faşizmi derinleştirmek ve kurumsallaşmaktadır. AKP hükümeti ve uluslararası güçlerin yapmak istediği de budur. Eğer faşizm bu gün amacına ulaşmamışsa bu da Sayın Öcalan’ın sayesindedir” dedi.
‘İKTİDAR KİRLİ SİYASETİNİ İMRALI’DA DERİNLEŞTİRİYOR’
Tecridin 19 yıldır kesintisiz biçimde uygulandığına dikkat çeken Öcalan, darbe girişiminden sonra tamamen haklarının elinden alındığını ve hiçbir şekilde iletişimin sağlanamadığına vurgu yaptı. İmralı’da uygulanan tecridin Türkiye’nin ayıbı olduğunu söyleyen Öcalan, “İktidar Kuzey Kürdistan’da savaşı derinleştirdi. Bu savaşı Kuzey Kürdistan’la sınırlı bırakmayarak bu gün bütün sınır devletlerini tehdit ederek bütün Kürdistan sınırlarında diktatör rejim edasıyla savaş çığırtkanlığı yapmaktadır. Sayın Öcalan bunları görerek ve bilerek İmralı’da yürütmüş olduğu mücadele bütün kirli oyunların bozulmasını ve amacına ulaşmamasını da sağlamıştır” diye konuştu.
‘SAYIN ÖCALAN TOPLUMDAN İZOLE EDİLMEK İSTENİYOR’
OHAL bahane gösterilerek Kürt Halk Önderi Öcalan’ın toplumdan izole edilmek istendiğini dile getiren Öcalan, bu izolasyonu temel hak ve özgürlüklerine dahi saldırarak ve gasp ederek gerçekleştirdiklerini söyledi. İmralı’ya hiçbir şekilde dışarıdan iletişim sağlanmadığını da aktaran Öcalan, “İçeriden mektup, kitap ya da herhangi bir bilgi alınamamaktadır. Avukatlar hiçbir şekilde bilgi ve iletişim sağlayamamaktadır. İçeride neler yaşanmakta olduğunu bilmiyoruz. Kürt Önderi’nin sağlık ve güvenlik durumunun ne derece olduğunu bilemiyoruz. Bu belirsizlik Kürt halkı başta olmak üzere tüm halklarda bir endişeye neden olmaktadır. Bu durumu kabullenmediğimiz ve insanlığa karşı işlenen işkence sisteminin gerek Avrupa’da gerekse Kürdistan’da eylemlerin Kürt Halk Önderi Öcalan’ın özgürlüğü sağlanıncaya kadar devam edeceğini belirtmek gerekiyor” dedi.
‘KOMPLO DEVAM EDİYOR AMA YENİLMEKTEN BAŞKA ÇARESİ BULUNMAMAKTADIR’
“Kendi özgürlüğümü Sayın Öcalan’ın özgürlüğünde görüyorum” diyen Öcalan, yok sayılan ve ötekileştiren tüm halkların özgürlüğünün Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve felsefesiyle sağlanacağını söyledi. Ortadoğu’daki halkların yaşanan krizi ve savaşı atlatabilmesi için Öcalan’ın özgürlüğünün sağlanması gerektiğinin altını çizen Öcalan, “Şuan yaşanan durumlara karşı bir adım atıyorsak Sayın Öcalan ile birlikte 10 adım atabiliriz. Nasıl ki 2 buçuk yıllık barış sürecinde tüm halklar rahat bir nefes aldıysa Sayın Öcalan özgür koşullarda olursa kazanımlar daha da artacaktır. Hiçbir halk bu kazanımlar karşısında durmayacaktır. Devletin insanlık dışı uygulamalarına son vermesi gerekiyor. Sayın Öcalan’ın yarattığı hareketi ‘bitireceğiz’ diyen tüm hükümetler gitti. Bu yöntem bu saatten sonra da kazanmayacaktır. Tarih direnen halkları ve önderlerini yazıyor. Bu direnişi de komployu boşa çıkaran Sayın Öcalan yaratmıştır. Komplo süreci devam ediyor ve yenilmekten başka çaresi bulunmamaktadır” ifadelerini kullandı.