Mektupta, tutuklu bulunan yerel yöneticilerin derhal serbest bırakılması ve görevlerine iade edilmesi istendi. Stockholm Belediyesi Başkan Yardımcısı Ann-Margarethe Livh, Avrupa'dan Türkiye'ye karşı daha net bir tutum göstermesini istedi.
Başbakan Binali Yıldırım ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya gönderilen mektupta, 7 Haziran 2015’te yapılan ve HDP’nin büyük bir ilerleme kaydettiği seçimden sonra AKP'nin demokrasi güçlerine yönelik başlattığı saldırılara değinildi. Mektupta, “AKP, Kürt politikacılara, insan hakları aktivistlerine, gazetecilere ve Türkiye’de demokrasiyi savunan tüm kesimlere karşı sınırsız bir kıyım başlattı” denildi.
Yerel seçimlerde DBP’nin de büyük bir başarı kaydettiğini vurgulayan belediye yöneticileri, “Kadın merkezleri açılmış, altyapı daha iyi bir hale getirilmiş, belediye kararlarına halkın demokratik katılımı sağlanmıştır. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin aşılabilmesi yolunda çok önemli adımlardan biri olan her belediyede başkanlık görevine bir kadın ve erkek seçilerek, eşsiz bir eş başkanlık uygulaması gerçekleştirilmiştir” diyerek, Kürt belediyelerin yenilik ve hizmetlerin değiniyorlar.
'USULSÜZ OLARAK GÖREVDEN ALINDILAR'
AKP'nin başarılı çalışmalar yapan Kürt belediye yöneticilerine yönelik saldırılar başlattığını; 78’i kadın 156 eş başkanını usulsüz olarak görevden aldığını aktaran belediye yöneticileri, "DBP’li belediyeler tarafından açılan şehir tiyatroları, kadın merkezleri ve kültür merkezlerinin faaliyetlerine son verilmiştir” diye ekledi.
'HDP BARIŞCIL ÇÖZÜMDE KARARLI'
HDP’ye yönelik baskı ve saldırılara da dikkat çeken imzacılar, "Türkiye, barış sürecini durdurarak Kürt yerleşim birimlerindeki belediyelerdeki olumlu gelişmeleri durdurdu. Ateşkes sonlandırıldı ve şu an birçok şehirde savaş durumu yaşanıyor. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce sivil vahşice saldırılarda yaşamını yitirdi. Gazeteciler tutuklanıyor ve insan hakları savunucuları sokak ortasında öldürülüyor. Birçok yerleşim birimi uzun süreler boyunca kuşatma altına alındı, insanlar sokağa çıkma yasağından dolayı gıda temin edemedikleri için açlıktan öldü. Yüzlerce kişi evlerinde ve yiyecek temin etmek, yaralıları doktora götürmek amacıyla sokağa çıktıkları için öldürüldü” diye kaydetti.
Mektupta imzaları bulunan belediye başkanları ve yöneticileri, tutuklu belediye başkan ve yöneticilerin derhal serbest bırakılmalarını ve görevlerine iade edilmelerini talep ediyor.
'BELEDİYE BAŞKANLARININ TUTUKLANMASINA SESSİZ KALAMAYIZ'
Mektubun yazılması ve imzaların toplanmasına öncülük eden Stockholm Belediyesi Başkan Yardımcısı Ann-Margarethe Livh, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Kürdistan’a pek çok kez gittiğini ve Kürt belediyelerin yaptığı hizmetler ve gösterdikleri başarılara tanıklık ettiğini hatırlatan Livh, “Halkın iradesiyle göreve gelmiş belediye başkanlarının görevden alınması ve tutuklanmasına ve yerlerine bürokratların atanmasına sessiz kalamayız. Bu mektupla AKP hükûmetine olanları kabul etmeyeceğimizi ve meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu söylüyoruz” dedi.
'İSVEÇ VE AB TÜRKİYE'YE KARŞI NET BİR TAVIR KOYMALI'
Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınmaları ve tutuklanmalarının demokrasiye karşı işlenen bir suç olduğunu söyleyen Livh, “Daha önce de yüzlerce belediye başkanı ve yöneticisinin imzaladığı protesto mektubu yollamıştık. Belediye yöneticileri olarak seçilmiş meslektaşlarımızla dayanışma göstermemiz gerekir. Bizim yazdığımız mektup ve burada gerçekleştirdiğimiz dayanışma etkinlikleri denize düşen bir damladır. Bunu daha da geliştirmemiz ve kitleselleştirmemiz gerekir” dedikten sonra, AKP’nin gerçekleştirdiği hak ihlallerine gerekli tepkiyi göstermediğini düşündüğü İsveç hükûmeti ve Avrupa Birliği’ni (AB) şöyle eleştirdi:
“Türkiye hâlâ Avrupa Birliği üyeliğine aday ülke. İsveç hükûmeti ve Avrupa Birliği Türkiye ve Kürdistan'da gerçekleşen hak ihlallerine cılız tepki gösteriyor. Alman vatandaşlarının tutuklanmasına Alman hükûmeti sert tepki gösterdi. İsveç vatandaşı Ali Ghavari tutuklandığında aynı tepkiyi İsveç hükûmetinden göremedik. İsveç ve AB bu tutumdan vazgeçmeli ve Türkiye'ye karşı net bir tavır ortaya koymalı.”
'GİRİŞİMLERİMİZ SÜRECEK'
Livh, Türkiye cezaevlerindeki Kürt belediye yöneticilerinin özgürlüklerine kavuşmaları için girişimlerini sürdüreceklerini belirterek, “Onlara yapılan muameleleri kabul edemeyiz. Türkiye bir diktatörlük. Dış dünya bunun farkında. Cezaevlerindeki meslektaşlarımız girişimlerimizi belki duyamıyor ama onları destekleyen birçok insan ve sivil toplum örgütü var” dedi.
Mektupta imzası bulunan 217 belediyeci arasında, Sosyal Demokrat İşçi Partili ve Sol Partili belediye başkan ve yardımcılarının yanı sıra Liberal Parti, Hıristiyan Demokrat, Merkez Partisi ve Muhafazakar Parti gibi sağ partilerin üyesi belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri de var.