İran konferansı: Çözüm demokratik konfederalizm sistemidir

AP’de düzenlenen İran ve Rojhilat konferansında yapılan değerlendirmelerde krizden çıkış yolunun halkların ortak mücadelesiyle demokratik konfederalizm sisteminin kurulmasından geçtiği belirtildi.

Belçika’nın başkenti Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu’nda(AP) İran’daki halkların sorunlarının tartışıldığı “İran ve Ortadoğu’daki Krize Demokratik Çözüm Vizyonu” başlıklı bir konferans düzenleniyor.

Birçok ülkede yaşayan uzman, akademisyen, aydın ve siyasi şahsiyetlerin katıldığı konferansta, Ortadoğu’da demokrasi, İran’daki krizin nedeni ve çözümü ile Kürtler olmak üzere İran’daki halkların yaşadığı sorunların çözümü üzerine tartışmalar yürütüldü.

Kürtler, Azeri, Beluciler ve Farsların da içerisinde olduğu Demokrasi Platformu tarafından organize edilen konferansın İran’da başta Kürtler olmak üzere toplumun bütün kesimlerinin rejime karşı başlattığı başkaldırının olduğu bir dönemde yapılması ise oldukça dikkat çekti.

Konferansa Kürtler adına ise Partiya Jiyana Azad a Kurdistan (PJAK) Eş Başkanı Siyamend Muini, AP Birleşik Sol Grubu Adına Martina Michels, ABD’de faaliyet yürüten İran Demokrasi Derneği Başkanı Kenneth R. Timmerman, İstanbul Boğaziçi üniversitesinden Prof. Abbas Vali, Arap Aktivist Mona Sielafi, Upsala üniversitesinden Prof. Jalal Sabzevari, Belucistan Halk Partisi adına Naser Balidey, Azeri politik aktivist Farhad Basharat, Yazar Bahran Rahmani, Paris Sarbonne üniversitesinden Hasan Makaremi, kadın aktivist Jhaleh Ahmedi, konuşmacı olarak katıldı.

‘KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN ÇABA İÇERİSİNDEYİZ’

Konferansın açılış konuşmasını yapan AP Sol Grup’tan Martina Michels yaptı. Grup olarak, Ortadoğu’da Kürt sorunun çözümü için çaba içerisinde olduklarını belirten Michels, “Demokratik bir Ortadoğu ve Kürt sorunun çözümü için çabalar içerisindeyiz. İran, Türkiye, Suriye ve Irak’ta Kürtlerin haklarına kavuşmasını istiyoruz. İran’da halk ayaklanmasını işsizlik ve yoksulluğa karşı çıkmaları önemlidir. Biz grup olarak Kürtlerin kendi haklarını almasını destekliyor dayanışmamızı gösteriyoruz. Özellikle de İran’da. Kürtler olmak üzere bütün halkların, kadınların ve bütün kesimlerin hakları verilmelidir. İran artık bu siyasetini bırakmalı ve özgürlük ve demokratikleşmelidir” diye konuştu.

‘PJAK LİSTEDEN ÇIKARTILMALI VE DESTEKLENMELİDİR’

ABD’de faaliyet yürüten İran Demokrasi Derneği Başkanı Kenneth R. Timmerman ise İran’da rejimin tarihine değinerek, halkların tarihi boyunca baskı altında yaşadığına dikkat çekti. İran rejimini sert bir dille eleştiren Timmerman, konuşmasını şöyle devam etti: “Bu rejimin artık devam etmesinin meşruiyeti kalmamıştır. En kısa zamanda demokrasi ve özgürlükler sağlanmalıdır. Bugünkü itiraz hareketi de bunu gösteriyor. Bu itiraz sadece Tahran ve birkaç kentte değil, ülkenin bütün şehrindedir. Kürtler, Azeri, Beluciler olmak üzere her kes rahatsız ve itiraz ediyor. İlk defa başta Farslar olmak üzere bütün halklar ve kesimler bir noktada buluşarak, rejime karşı özgürlük ve demokrasiyi savunuyor. Kürtler Azeriler, Beluciler her kes haklarına kavuşmalı, eğitim, kültür ve özgürlükleri olmalı. Bu olmasa olmaz bir halktır. Ve hayata geçmelidir.”

İran devletinin en katı İslami rejiminin olduğunu ifade eden Kenneth R. Timmerman, PJAK’ın da ABD’nin terör örgütler listesinde çıkartılması gerektiğini belirterek, desteklenmesi vurgusunda bulundu.

‘REJİM BÖLGENİN DEMOGRAFİSİNİ DEĞİŞTİRİYOR’

Açılış konuşması ardından konferans, “Ortadoğu ve İran’da İnsanlığın tarihi” konulu oturumla devam etti.

Moderatörlüğünü Ghazal Aliyali ve Mohbobeh Meshkin yaptığı oturumda, ilk sunumu Arap Kadın Aktivist Mona Sielafi yaptı. İran’daki halkların tarihine dikkat çeken Sielafi, halkların İran’da baskı altında yaşadığını belirtti.

“Diğer halklar olduğu gibi Araplarda baskı altında. Her şey Tahran’da, Merkezi hükümet tarafından yönetiliyor. Petrol olmak üzere yer altı zenginlikler büyük şirketler aracılığıyla el konuluyor. Bizler kendi topraklarımız hiçbir şekilde bunlardan yaralanamıyoruz. Hurma toplamamıza izin verilmiyor. Bundan dolayı köylülükler kendi yerlerini bırakıp, göç ediyor” diyen Sielafi, bu baskılara son verilmesi gerektiğini belirtti.

Sielafi, “Demokratik, özgürlüklerin ve adaletli bir ülke için bütün halkların hakları tanınmalı. Bütün gruplar kendi dil, kültür olmak üzere özgürce yaşamalıdır” dedi.

‘KÜRTLER BASKI ALTINDA’

İstanbul Boğaziçi üniversitesinden Prof. Abbas Vali ise İran’da Kürt sorunu konulu bir sonum yaptı.

İran’da bütün halkalar üzerinde Fars kültürünün hakim olduğunu belirten Vali, Kürtlerin içerisinde bulunduğu koşullara dikkat çekerek, bölgenin yerli halkı olmalarına rağmen baskı altında yaşadıklarını söyledi. Prof. Abbas Vali, devamla şunları söyledi: “Kürtler, Azeri, Beluciler olmak üzere bütün kesimler bir olmalı. Bu zihniyete, hakim olan tek dil ve kültüre karşı çıkmalı her kesin kendini ifade edebileceği demokratik ve özgürlükler olmalı. Kürtler olmak üzere bütün halkların hakları verilmeli ve bu halklar da garanti altına alınmalı. Bunun için her şey yasa altına alınmalı. Şu andaki rejim değişmeli oluşturulacak olan yeni kanunlar, tek bir dil, kültür, etkin ve mezhep üzerine olmamalı. Demokratik, çoğulcu ve kucaklayışı olmalı.”

‘ÇÖZÜM ÖCALAN’IN ÖNERDİĞİ DEMOKRATİK KONFEDERALİZMDEN GEÇER’

Azeri politik aktivist Farhad Basharat de diktatör İran rejimi ülkede yaşayan 82 milyon insanı baskı altında tuttuğunu belirterek, “Bunlar içerisinde bölgenin en eski halkı olan Azeriler de büyük bir baskı altında. Dilleri ve kültürleri baskı altında ve bugün yok olma ile karşı karşıyadır. Bölgenin faşist ülkeleri olan İran, Türkiye, Irak halkların haklarını tanımalıdır. Ya halkların haklarını tanırlar ya da yok olma ile karşı karşıya olurlar. Bölgede haklar arasında hiçbir sorun yok. Sorunun kaynağı İran rejimi ve halklara yönelik baskıcı politikalarıdır. Onun için artık yeni zamanda ulus devlet zamanı bitmiştir. Birçok halkın birlikte yaşadığı bir bölgede ulus devlet ile çözüm olmaz. Çözümün adresi demokratik konfederalizm sistemidir. Bunun için Rojava örneği çok açık ve nettir. Onun için de İran’da çözümün adresi de Abdullah Öcalan’ın önerdiği demokratik konfedaralizm sistemidir” dedi.

Basharat, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridi eleştirerek, özgürlüğüne kavuşması temenninde bulundu.

‘BÜTÜN KESİMLERİN ÖNERİSİYLE YENİ YASA YAPILMALI’

Belucistan Halk Partisi Sözcüsü Naser Balidey ise İran rejiminin tarihsel olarak Belucistan’ı geri bırakmak için çaba içerisinde olduğunu belirtti.

“İran rejimi Belucistan’ı bilinçli olarak, geri bırakıyor. Bölgenin demografisin değiştirmek için her tür politikayı yürütüyor. Bu durum bugün ile ifade edilemez. Bu tarihsel bir politikadır. Biz parti olarak, çözümün demokratik ve özgürlükte geçtiğine inanıyoruz. Bunun için halklar olarak mücadele etmemiz gerekiyor. Kadın hakları, çocuk hakları birçok farklı görüşte olan kesimler var. Her kesin talep ve görüşleri dikkate alınmalı” diyen Balidey, oluşacak yeni anayasada bütün halkların ve kesimlerin talep ile görüşlerinin dikkate alınarak hazırlanmasının önemine dikkat çekti. Balidey birlikte ve ortak bir yaşamın ancak böyle olabileceğini de sözlerine ekledi.

‘DİL VE KÜLTÜR BİR HALKIN KİMLİĞİDİR’

İsveç Upsala üniversitesinden Prof. Jalal Sebzevari de konuşmasında İran’daki halkların dil ve kültürlerine değinerek, “Rejim, bütün halkların dil, kültür ve yaşamlarını baskı altında tutuyor. Rejimden farklı dışında düşünen her kes baskı altında ve özgürlükleri yok. Buna son verilmeli. Her kes dil ve kültürüyle yaşamalı. Dil ve kültür bir halkın kimliğidir” diyerek, rejime eleştirilerini yöneltti.

Konferans, ikinci oturum ile devam ediyor.