İran'daki seçimler bir tiyatro oyunu ve sahtekarlık

İsveç'te çalışma yürüten İran ve Doğu Kürdistanlı parti ve örgütlerin yöneticileri, tüm yetkilerin ruhani lider Ali Hamaney'in elinde bulunduğu İran'da 'reformcu' Ruhani'nin seçilmesinin hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini belirttiler.

İsveç'te çalışma yürüten İran ve Doğu Kürdistanlı parti ve örgütlerin yöneticileri, İran'daki seçim sonuçlarını ANF'ye değerlendirdi. 

PJAK İsveç Komitesi'nden Amir Babakri, son 40 yıldır İran'da rejimin sadece belli inanç ve halk gruplarına mensup adayların seçimlere katılmasına izin verdiğini hatırlattı.

Rejimin  halkın sandık başına gitmesini teşvik ederek ve katılımın yüksek olmasını sağlayarak dış dünyada ülkede demokrasinin olduğu algısını yaratmak istediğini söyleyen Babakri, ”Seçimler kendilerini reformist olarak adlandıranlarla muhafazakarlar arasında geçiyor. Halka eğer reformistlere oy vermezseniz ülkede durum daha da kötüleşecek deniliyor. Reisi, 3 bin kişinin katledilmesinden sorumlu. Halk, biz kötülerin içinden daha az kötü olana oy verelim anlayışıyla oy kullanıyor. Partimiz, oynanan bu oyunu halka açıkladı. Seçimlerde hiç bir adaya oy vermedik. Ama belediye seçimlerin demokratik olmamasına rağmen halka güvendiği adaylara oy verebileceklerini söyledik” dedi.

38 YILDIR SÜRDÜRÜLEN POLİTİKALAR DEVAM EDECEK

İran'da Mollalar ve Hamaney'in seçilen cumhurbaşkanlarının İran'ın politikasını değiştiremeyeceklerini açıkça söylediklerini ve ülkenin Anayasa Koruma Konseyi'nde yer alan 12 kişi tarafından yönetildiğini hatırlatan Babakri, ”Son yapılan seçimler İran'da 38 yıldır sürdürülen politikaların devam edeceğini gösteriyor. Durum halklar açısından daha da kötüleşecek” şeklinde konuştu.

SANDIKLARA GİTMESİ İÇİN HALKA YÖNELİK BASKILAR HAFİFLETİLDİ

Doğu Kürdistanlı Hamid Aliyali, İran'da demokratik bir seçim yapıldığından söz edilemeyeceğine söyledi.Aliyali, ”Dış dünyanın baskıları altında bulunan İran'da hassas bir durum var. Bu nedenle de yapılan seçimlerin İran rejimi açısından çok büyük bir önemi vardı. Rejim seçime katılım oranının yüksek olmasını amaçlıyordu. Böylelikle dış dünyaya halkın sandıklara önem verdiğini ve ülkede demokrasinin olduğunu göstermek istedi. Bu nedenle de seçimler öncesi halkın sandıklara gitmesini kolaylaştırmak için baskılar hafifletildi” dedi.

Aliyali, seçim sonuçlarının önemi olmadığına ve İran'ın iç ve dış politikasını belirleyen gücün ruhani lider Ali Hamaney olduğuna dikkat çektikten sonra şunları kaydetti:

SEÇİMLERLE İRAN İÇİNDE BULUNDUĞU KAOSTAN ÇIKAMAZ

”Bundan önce yapılan seçimler öncesi Ruhani halka çok şeyler vaad etti. Halk bir değişim olacağını sandı. Diğer aday İbrahim Reisi'nin pek çok katliamdaki rolü halk tarafından biliniyor. Ruhani daha önce verdiği sözleri yerine getirmemesine rağmen halk, Reisi'nin kazanmaması için Ruhani'ye oy verdi. Halk, Ruhani'nin bu defa da vaatlerini yerine getirmeyeceğini biliyordu ama ülkedeki durumun daha da kötüye gitmemesi için tercihini Ruhani'den yana yaptı.”

TOPLUMUN YARISINI OLUŞTURAN KADINLAR DIŞLANDI

Doğu Kürdistan Özgür Kadın Koordinasyonu'dan (KJAR) Leyla Abdavi, İran'da yapılan seçimleri bir tiyatroya benzetti ve kadınların seçimlerdeki konumlarının gözden kaçırıldığını, gerek İran gerekse de dış dünyada tartışılmadığını söyledi.

Rejimin aday olan 139 kadından hiç birinin adaylığını kabul etmediğine dikkat çeken Abdavi,”Rejimin bu tutumunu kimse tartışmadı. Toplumun yarısını oluşturan kadınlar daha baştan dışlandı. Şii bir ülke olan İran'da şeriat kanunları uygulanıyor. Kanunlarda kadınlar erkeklere eşit görülmüyor. Kadınlara siz seçilemeyecesiniz, ancak oy verebilirsiniz deniliyor. İran'da asıl tuhaf olan şey de bu” dedikten sonra ”Kadınlar aday olamıyorsa neden seçimlerde oy kullansınlar?” sorusuna yanıt verilmesi gerektiğini söyledi.

KADINLAR TOPLUMSAL YAŞAMIN DIŞINA İTİLİYOR

Rejimin kadınları toplumsal ve iş yaşamından uzaklaştırıp eve hapsetmek için değişik yöntemler uyguladığını söyleyen Abdavi, ”Kadınlara haftada 45 saat çalışmanıza gerek yok, 38 saat çalışın, geri kalan zamanlarızda ev işleriyle uğraşın deniliyor. Böylelikle kadınlar yavaş yavaş toplumsal yaşamın dışına itiliyor ve toplumla kadınlar arasında duvarlar örülüyor” şeklinde konuştu.

Abdavi, rejimin tüm baskı ve cezalandırmalarına rağmen kadınların sürekli direniş  içinde olduğunu, kendilerine dayatılan kölelik ve yaşam tarzına değişik biçimlerde karşı çıktıklarını, İran'ın başkenti Tahran'daki Evin Cezaevi'nde tutuklu kadın aktivist Atena Dayimi'nin 35 gün açlık grevi yaptığını söyledikten sonra kadınların rejimin baskılarından kurtulmak ve haklarını elde etmek için örgütlenme ve direnmekten başka alternatifleri olmadığını söyledi.

SEÇİMLER DÜNYAYI KANDIRMAK İÇİN YAPILAN BİR SAHTEKARLIK

İran Halklarının Özgürlük Mücadelesini Savunma Konseyi'nden (Shora) Mehrnosh Shafiee,  seçimleri İran halklarını ve dış dünyayı kandırmak için yapılan bir sahtekarlık olarak niteledi.

”İran'da olan seçim değil. Halkın karşısına iki tanınan veya kötü ünlü olarak tanınan aday çıkarıyorlar. Halkın bu ikisi dışında başka birini seçme imkanı yok. Halkı kolera ile sıtma arasında seçim yapmaya zorluyorlar. Buna da seçim diyorlar. Eğer bunlardan birini seçmezseniz İran Suriye'ye döner diyerek halkı korkutuyor ve oy vermeye zorluyorlar” diyen  Shafiee, böylesi koşularda yapılan bir seçimin demokratik olmadığını ve halkın iradesini yansıtmadığını vurguladı.

Shafiee, Ruhani'nin daha önce verdiği hiç bir sözü yerine getirmediğini, işçiler, azınlık halklar ve kadınlar yönelik baskıların ve idamların arttığını hatırlattıktan sonra, ”Bu seçimlerin sonuçları halka bir şey getirmeyecektir. İpler eskisi gibi Ali Hameney'in elinde olacaktır. Ama hem geçen hem de bu dönemde rejim açısından daha uygun olacağı için Ruhani'yi cumhurbaşkanlığına getirdiler” dedi.

HAMENEY KARAR VERDİĞİ SÜRECE KİMİN CUMHURBAŞKANI SEÇİLDİĞİ ÖNEM TAŞIMIYOR

PJAK'tan Yusuf  Soltani, tüm yetkilerin ruhani lider Ali Hameney'de olduğu sürece İran'da yapılan seçimlerin sonuçlarının fazla bir önem taşımadığını söyledikten sonra ”Cumhurbaşkanı kim olursa olsun ülkede çıkan yasaları, belirlenen politikaları Hameney onaylamadıktan sonra yürürlüğe giremez. Ruhani istese de bazı yasaları kabul ettiremez. Aynı zamanda Hameney ve muhafazakar kesim ülkenin istihbarat servisi ve ordusunu denetimi altında bulunduruyor. Bu güçlerin onayını almadan Ruhani hiç bir şey yapamaz” dedi.