İrade kırma ve kök kazıma saldırısına karşı ‘Serî Hildê’

Son KHK’lar bardağı taşıran son damla olmuştur. Toplumun tümüne yönelik bu saldırı karşısında tüm demokrasi güçlerinin bir araya gelme zemini güçlenmiştir.

12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra zindanlar siyasi tutsaklar için işkencehaneler haline getirilmişti. Kürt Özgürlük Hareketi’nin ve solun iradelerinin kırılmasının ve tasfiye edilmesinin sembol alanları yapılmak isteniyordu. Ancak 12 Eylül faşizmi hiç kimsenin kendilerine karşı direnemeyeceğini düşünürken, zindandaki siyasi tutsaklar tarihi bir direniş gösterdiler. 12 Eylül faşizmi zindandaki tutsaklar şahsında PKK’yi tasfiye etmek isterken, PKK’nin Önder kadrolarının direnişiyle ideolojik olarak ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. İki yıl sonra 1984 yılında İstanbul Metris Askeri Cezaevi’nde de dört sosyalist devrimci ölüm orucunda yaşamını yitirmişti. Daha sonra çeşitli zamanlarda tek tip elbise de dayatılmış, bu saldırı da zindandaki tutsaklar, aileleri ve demokratik kamuoyu tarafından püskürtülmüştür. Sonraki yıllar da göstermiştir ki siyasi tutsaklar her türlü baskıya karşı direnecek iradeye sahiptirler. Türkiye ve Kürdistan’daki zindanlarda iradeleri kırılmaz bir direniş geleneği ortaya çıkmıştır.

AKP-MHP faşizmi hiçbir siyasi iktidarın yapamadığını yapacağım diyerek özgürlük gerillalarına ve Kürt Özgürlük Hareketi’ne saldırdığı gibi, şimdi de hiçbir iktidarın yapamadığını yapıp siyasi tutsakların iradesini kıracağım demektedir. Böyle bir faşist iktidar bulunmaktadır. Cahil cesaretli olurmuş derler. Tayyip Erdoğan da tarih ve toplum bilmez cehaletiyle gözü kara saldırmaktadır. Zindanlarda siyasi tutsaklara saldırma kararı Erdoğan’ın faşist karakterini bir kez daha ortaya koymuştur. Ancak bu defa yenilmez bir geleneğe sahip zindanlara çarpacaktır. Zindandaki tutsaklar tek tip elbiseyi giymeyeceklerdir. Tutsakların bu direnişi tüm toplumsal güçlerin direnişi haline gelecektir. Çünkü bu saldırı sadece zindandaki siyasi tutsaklara değil, AKP-MHP faşizmine karşı çıkan herkese karşı yapılmaktadır.

Faşizm, karşısında hiçbir direniş odağı görmek istemez. Bu nedenle faşizme itiraz eden herkesi düşman görür ve saldırır. AKP-MHP faşizmi de böyle yapmaktadır. Bu, aynı zamanda faşizmi yenilgiye götürecek en geniş toplumsal kesimleri harekete geçirir. Nitekim şu anda AKP-MHP faşizmi yandaşları dışında tüm toplumsal kesimleri karşısına almış durumdadır. Şu anda Türkiye tarihinde faşizme en geniş toplumsal kesimlerin itirazı bulunmaktadır. Tek eksiklik, bu toplumsal kesimlerin bir demokrasi cephesinde bir araya getirilememesidir. Aslında AKP-MHP faşizmine karşı olan kesimlerin ortak mücadele eğilimi bulunmaktadır. Ancak bu konuda CHP’nin tutumu engelleyici olmaktadır. CHP, AKP-MHP faşizmine karşı tutarlı bir duruş göstermek yerine, AKP-MHP faşizmiyle şovenizm ve milliyetçilik yarışına girmiştir. AKP-MHP karşısında böyle siyasi güç olacağını sanmaktadır. Ancak bu politikası CHP’yi daha da güçsüzleştirmekte ve etkisiz hale getirmektedir.

Tüm demokrasi güçleri CHP’nin bu tutumuyla faşizmi cesaretlendiren ve güçlendiren bir etken olduğunu görerek demokrasi mücadelesini zayıflatan bu etkeni aşıp bir araya gelebilmelidir. Eğer demokrasi güçleri AKP-MHP faşizmine karşı özgürlük ve demokrasi çizgisinde bir araya gelirlerse o zaman CHP içindeki ve tabanındaki demokrasi güçleri de harekete geçerler. Bu da AKP-MHP faşizminin sonunu getirmede önemli bir etken olur.

AKP-MHP faşizmi son çıkardığı kararnameyle sadece tutsaklara tek tip elbise dayatması yapmamıştır; tüm toplumu tehdit eden paramiliter faşist güçlerin oluşmasının zeminini de yaratmıştır. Artık AKP-MHP faşizminin şovenist kalıbına girmeyen herkes düşman görülecek, her toplumsal mücadele bu anlayışla devlete ve millete karşı olarak görülüp saldırıya uğrayacaktır.

Son KHK’lar bardağı taşıran son damla olmuştur. Toplumun tümüne yönelik bu saldırı karşısında tüm demokrasi güçlerinin bir araya gelme zemini güçlenmiştir. Artık CHP’nin tutumu da demokrasi güçlerinin bir araya gelmesini engelleyemeyecektir. Aksine, CHP’nin tabanındaki demokratik güçler de AKP-MHP faşizmine karşı mücadele cephesinde yer alacaklardır. Bunun işaretleri şimdiden görülmektedir.

AKP-MHP faşizmi mezarlıklara saldırarak Kürt halkının da en hassas olduğu sinir uçlarına basmıştır. Kürt gençleri başta olmak üzere Kürt halkı bu onur kırıcı ve Kürt’ü yok etmeyi ilan eden bu saldırıya sessiz kalmayacaktır. Bu saldırının yarattığı öfke de Kürtler için bardağı taşıran son damla olmuştur. En temel değerler olan özgürlük mücadelesi şehitlerine ve özgürlük mücadelesi için ömrünü zindanlarda geçirenlere yönelik bu saldırılar Kürt halkını ayağa kaldıracaktır. Zaten 1980’li ve 90’lı yıllarda Kürt halkının serhildana kalkmasını sağlayan şehitler ve zindan direnişleri olmuştur.

Halkımız ve demokrasi güçleri bu defa zindandaki direnişin esas yükünü zindandaki tutsaklara bırakmayacaklardır. Bu saldırılara karşı esas olarak da dışarıda tüm demokrasi güçleriyle birlikte direnerek bu saldırıyı püskürteceklerdir. Şu andaki saldırılar tam da gençliğin ‘Serî Hildê’ hamlesinin yükseltilmesini sağlatacak saldırılardır. Biz de bu temelde tüm Kürt halkına ve demokrasi güçlerine Serî Hildê diyoruz.

Kaynak: Yeni Özgür Politika