MAKALE

İnsanlık değerlerinin turnusolu Kürtler

Kürtler mücadeleleriyle dünyada, Ortadoğu’da, Türkiye'de, Suriye'de, İran'da ve Irak'ta herkesin tutumlarını açığa çıkarmaktadır. Kürtlerin özgürlük mücadelesi demokrasi, özgürlük, hak, adalet, eşitlik ve insan haklarının turnusolü haline gelmiştir.

Dünyada siyasetin ne kadar kirli ve ikiyüzlü hale geldiğini bir daha görüyoruz. Suriye'nin İdlib’te etkin olan çetelere yönelik operasyon yapacağı ihtimali belirince Türkiye orada insanlık trajedisi olur yönünde bir propaganda yürütmeye başladı. Şimdi Türkiye'nin bu argümanını Avrupa ve ABD de kullanmaya başladı. Efrîn’deki insanlık dışı saldırıyı yapanların ve seyredenlerin bu söylemlerinin İdlib’te yaşayan sivillerin durumlarıyla ilgili olmadığı açıktır.

Efrîn’i şu anda İdlib’te operasyon yapılmasın diyen, AKP iktidarı işgal etmiştir. Bu işgal sırasında 350 sivil ve bin civarında savaşan Efrînli ve Rojavalı genç yaşamanı yitirmiştir. Efrîn’in birçok köyü ve kasabası yerle bir edilmiştir. Türk devleti bu operasyonu Efrîn’i demokratik temelde yöneten Efrînlilere yönelik yapmıştır. Bu saldırılar sonucu yüzbinlerce Efrînli yerini, yurdunu terk etmiştir. Efrîn halkının hiçbir kimseye ve ülkeye zararı olmadığını, hatta demokrasisiyle Suriye ve Ortadoğu'da örnek olduğunu herkes bilmektedir. Türkiye'nin yüzlerce uçağı, helikopteri, tankı, topu ve on binlerce askeriyle işgal ettiği Efrîn’de yaşanan bir insan trajedisi olmuyor mu? Efrîn’de böyle bir işgal yapan Türkiye’nin İdlib’te söyleyeceği tek bir cümle olabilir mi? Kaldı ki İdlib’e yığılan çeteler dünya tarihinde görülmedik insanlık dışı suçlar işleyenlerdir. Bunların ne meşruiyeti ne de savunulacak yanları vardır. Zaten çoğunluğu Suriye'nin başka yerlerinden getirilmiş, buraya yığılmıştır. Türkiye için bu çeteler ve oradaki insanlar sadece ve sadece üzerinde politika yapılacak nesnelerdir. Zaten Türkiye Rusya’ya buraları Suriye rejimine bırakma karşılığında Efrîn’li mültecilerin kullandığı alanların kendi işgaline terk edilmesi teklifini yapmıştır. Türkiye İdlib’le sadece ve sadece Kürtler aleyhine pazarlık gücü olarak kullanmak için ilgilenmektedir. Kuşkusuz böylece Suriye üzerinde politik etkinlik kurma hesabı da yapmaktadır.

Türkiye'nin İdlib savunuculuğunu kendisi açısından bir tutarlılığı var. Peki ABD ve Avrupa’ya ne demeli. Neden aynı hassasiyeti Efrîn işgal edilirken, insanlık trajedisi ve ayıbı yaşanırken göstermediniz?! Efrîn’de Almanya’nın tankları, Avrupalıların silahları kullanılmadı mı? Efrîn’e saldıran F-16 uçakları ABD’nin sattığı uçaklar değil miydi? Yine Türk devleti kullandığı keşif uçaklarının malzemesini Avrupa’dan almamış mıydı? Türkiye'nin Suriye devletinin yüzde biri kadar gerekçesi olmamasına rağmen Avrupa ve ABD neden AKP iktidarının Efrîn’i işgal etmesine insanlık trajedisi adına karşı çıkmadılar? İdlib savaşı yüz binlerce mülteci yaratırmış! Peki topraklarını bırakan yüzbinlerce Efrînlilinin suçu yönlerini Avrupa’ya çevirmemesi mi?

Suriye'deki rejim hala BM’de Suriye'nin meşru hükümeti olarak görülüyor. Bunu Avrupa ve ABD de kabul etmiş durumda. Peki Türkiye’nin Efrîn’de hangi hukuk hakkı var? Efrîn’den Türkiye’ye değil; sürekli Türkiye'den Efrîn’e saldırı olmuş; ama Türkiye Efrîn’i kendine tehdit olarak görmüş. Bu gerçek dışı söyleme karşı ABD ve Avrupa’nın tutumu ne olmuştur? ABD orası bizim ilgi alanımıza girmiyor, diyerek Türkiye'nin soykırım saldırısına geçit vermiştir. Peki şimdi İdlib ABD’yi neden ilgilendiriyor? Halbuki Efrînli yüzlerce genç Suriye’nin her yerinde DAİŞ’e karşı savaşta şehit düşmüştü. ABD bunu bildiği halde Türk devletinin Efrîn işgaline göz yummuş ve cesaretlendirmiştir. Şimdi ABD’nin İdlib’te insanlık adına ilgilendiğine kim inanır! ABD bu tutumuyla insanlık kaygısı taşımıyor. Çeteleri ve Türk devletini korumuş oluyor. Şimdi biz Avrupa ve ABD’ye soruyoruz; Türk devletinin her yere ve Kürtlere saldırması bir hak mıdır? Bu hakkı ve cesareti sizlerin tutumundan alıyor olmasın? Çünkü Efrîn ve İdlib konusundaki çifte standardı görünce bu soruyu sorması herkesin hakkıdır.

Suriye'de en büyük trajediyi yaratan Türkiye’dir. DAİŞ’i de, El Nusra’yı da uzun süre besleyen ve kollayan Türkiye’dir. Türkiye 2. Dünya Savaşında olduğu gibi esas olarak Almanya’dan yana olmuş; stratejik silah hammaddeleri satmış ama yenildiğini görünce Almanya karşıtı cepheye geçmiştir. Türkiye DAİŞ’i ve El Nusra’yı destekleyerek en başta da Kürtlere saldırtmıştır. ABD ve Avrupa’ya soruyoruz; Kürtlerin yaşadıkları insanlığa ait trajedi olmuyor mu? Yoksa Kürtler insan değil de farklı bir gezegenin üyeleri midir? İnsanlıktan yana mıyız değil miyiz bu en başta da Kürtlere karşı saldırılara tutum almayla belli olur. Herhalde Kürtler ‘avukatsız halk’ olduğundan kapitalist mantığa göre Kürtlerden yana olmanın bir getirisi olmaz. Şimdiye kadar ki yaklaşımlar böyle bir değerlendirmeyi ortaya çıkarmaktadır.

Efrîn’deki tutumu dikkate alındığında Avrupa ve ABD’nin İdlib değerlendirmeleri sadece siyasi çıkarları akla getiriyor. Acaba NATO Türkiye ve çeteler üzerinden Suriye’de etkin olmak mı istiyor? Efrîn’de NATO üyesi olan Türkiye'nin işgaline göz yumuldu; şimdi İdlib’te NATO üyesi Türkiye'ye bağlı çeteler olduğu için Suriye’nin saldırılarına karşı çıkılıyor.

Anlaşılıyor ki Kürtlerin mücadelesi olmasa dünyadaki tüm güçlerin gerçek yüzleri belli olmayacak. Kürtler mücadeleleriyle dünyada, Ortadoğu’da, Türkiye'de, Suriye'de, İran'da ve Irak'ta herkesin tutumlarını açığa çıkarmaktadır. Kürtlerin özgürlük mücadelesi demokrasi, özgürlük, hak, adalet, eşitlik ve insan haklarının turnusolü haline gelmiştir. Efrîn’de Rusya’nın maskesini düşürenler şimdi de çifte standart yaklaşım içine giren Avrupa ve ABD’nin maskesini düşürmektedir. Tarih ve insanlık Kürtlere yönelik bu ikiyüzlü ve kirli politik yaklaşımları mutlaka yargılayacaktır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika