İHD-TİHV: 19 Aralık'tan bu yana değişen bir şey yok!

İHD ve TİHV, 19 Aralık Katliamı’nın 17’nci yıl dönümü dolayısıyla Ümraniye E Tipi Cezaevi önünde eylem yaptı. 

'Hayata Dönüş' adı altında, 19 Aralık  2000 tarihinde cezaevlerine  dönük katliam İstanbul’da protesto edildi.  8 siyasi tutsağın hayatını kaybettiği Ümraniye E Tipi Cezaevi önünde bir araya gelen İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), kanlı operasyonun  gerçek sorumluların ın cezalandırılmasını istedi. Katliamda hayatını kaybeden tutsakların fotoğraflarının taşındığı eylemde, “19 Aralık Katliamı’nı unutmadık, unutturmayacağız” yazılı pankart açıldı. “19 Aralık'ı unutma, unutturma”, “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek”, “Tecrit işkencesine son”, “OHAL işkencesine son” sloganlarını atan insan hakları savunucuları adına açıklama Hatice Öneren tarafından okundu. 

'KANLI OPERASYONU PLANLAYANLAR ÖDÜLLENDİRİLDİ '

Öneren, sözlerine, "Bugün 19 Aralık… Toplu katliamlar ve insanlık dışı uygulamalarla dolu Türkiye hapishaneler tarihine bir toplu katliamın daha işlendiği günün 17. yıl dönümü…” diye başladı. Çok sayıda kişinin katledildiği ve yine yüzlerce kişinin yaralanıp sakat kaldığına dikkat çeken Öneren, operasyonu planlayanların ödüllendirildiğini söyledi.

Öneren, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün toplumsal mutabakat sağlanmadan F tipi hapishanelerin kullanıma açılmayacağını  duyursa da, açıklamanın ardından 20 hapishanede  operasyon başlatıldığını hatırlattı. Operasyon esnasında Bayrampaşa Hapishanesi’nde 12 , Ümraniye’de 7  ve Türkiye  toplamında 32 insanın  hayatını kaybettiğini vurgulayan Öneren, katliam sonrası yaşananları şöyle anlattı: 

"Katliam sonrası F Tipi hapishanelerine nakledilen  mahpuslar  ölüm orucuna başladı.  2 yılı aşkın bir süre devam eden ölüm orucu eylemlerinde yüzlerce insan hayatını kaybetti, yüzlercesi yanlış müdahale sonucunda tedavisi mümkün olmayan Wernicke Korsakoff Sendromu’na yakalandı. Operasyonlardan sonra F Ttipi tecrit uygulamalarına acımasızca geçildi, katliamla ilgili deliller ortadan kaldırılmaya, karartılmaya çalışıldı. Katliamda rol alan kişilerle ilgili olarak etkin bir soruşturma yürütülmedi. Aksine, bu kanlı operasyonun planlamasında ve icrasında görev alanlar, terfi ettirildiler, ödüllendirildiler. Dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, operasyondan kısa bir süre sonra ‘Devlet Üstün Hizmet Madalyası’yla ödüllendirildi. İlk dava 10 yıl sonra açılabildi. Operasyonun gizli emri 14 yıl sonra ortaya çıktı. Sorumlular, operasyon emrini verenler bir bir yazılı olmasına rağmen operasyonun asıl sorumluları halen korunuyor.”

'AKP DÖNEMİNDE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK!'

AKP'nin iktidarda olduğu 15 yıllık süreçte değişen bir şey olmadığını; hapishanelerin ve yaşam hakkı ihlalleri olmak üzere insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin yapıldığı birer işkence mekânı olmaya devam ettiğini kaydetti. Öneren, bu koşulların  OHAL ilanıyla  daha da ağırlaştığını söyledi. İHD’nin  hapishanelerde yaşanan hak ihlallerinin önlenmesi ve yaşanan ihlallerin sorumlularının cezalandırılması çağrılarının  da sonuçsuz kaldığını aktaran Öneren, “Türkiye hapishanelerinde, halen yoğun olarak ölümler, sevk ve sürgünler, işkence ve kötü muamele, tecrit  ve  ailelerle görüş engelleri devam ediyor. Özellikle hasta mahpuslara dönük gerek yasal düzenlemeler insani olmayan bir tablonun ortaya çıkmasına neden oluyor. Hapishanelerdeki hasta mahpus sayısı bu durumu gözler önüne sermektedir” dedi.

TALEPLER: 

İHD ve TİHV, taleplerini de şöyle sıraladı:

"Türkiye’deki infaz rejimi mevzuatının ve politikasının uluslararası insan hakları hukukuna ve özel olarak da mahpus haklarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir, mahpuslara yaşatılan işkence ortamından derhal vazgeçilmeli, mahpuslara uluslararası hukukun emrettiği şekilde insana yaraşır bir şekilde bir muamele gösterilmelidir, hapishaneler sivil denetime açık hale getirilmelidir, mahpuslarla ilgili olarak “ayrımcılık yasağına” aykırı düzenlemeler ve OHAL uygulamalarından vazgeçilmelidir. “Hapis içinde hapis” anlamı taşıyan tecrit ve izolasyon uygulamalarına son verilmeli, tek kişilik İmralı Kapalı Cezaevi kapatılmalıdır.19 Aralık Katliamının sorumluları yargılanmalıdır. Zaman aşımı usulü ile uygulanan cezasızlık politikasına son verilmelidir. Adalet Bakanlığı kendisinin hazırlayıp yayınladığı 45/1 nolu Genelge’yi, hiçbir mazeret ileri sürmeden derhal uygulamalı, mahpusların sosyal ve kültürel aktivitelerindeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Başta yaşam hakkı ihlali, işkence ve kötü muamele iddiaları olmak üzere hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri etkin bir şekilde soruşturulmalı ve sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır. Mahpusların savunma, şiddete maruz kalmama, sağlık, eğitim, beslenme, aileleriyle, avukatlarıyla ve genel olarak dış dünya ile iletişim haklarına saygı gösterilmelidir. Mahpusların sağlığa erişim haklarının sağlanması, koruyucu sağlık hizmetlerine önem verilmesi, hastalığı olanların tedavi olanaklarından yararlanmaları için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Tüm ağır hasta mahpuslar derhal serbest bırakılmalıdır."