Çözüme devlet operasyonu

Türk devleti ile PKK arasında 2005 yılında başlayan ve 2015 yılında sona eren görüşmelerin arka planı kitaplaştırıldı 

Süreci yakından izleyen Gazeteci Amed Dicle’nin ciddi bir arşiv taraması, Kürt tarafıyla yerinde görüşmeler ve karşılaştırmalı analize dayalı bir bütünlük içinde sade bir dille kaleme aldığı kitap, Türk devletinin çözümsüzlük siyasetinin kodlarını netleştiriyor.

“2005-2015 Türkiye-PKK Görüşmeleri: Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci operasyonu” adlı kitapta 10 yıllık sürecin tüm ayrıntıları ve bilinmeyen yönlerini irdeliyor.

Gazeteci Amed Dicle’nin çok yakında Mezopotamya Yayınları’ndan çıkacak olan kitabı, bu görümler sürecini yeniden baştan ele alıyor. Bir yapboz gibi parçalar birleştirilerek, tüm bir sürecin anatomisi çıkarılıyor.  Kitabın yazarı, yaptığı araştırmanın sonucunda “Eğer Oslo görüşmeleri olmasaydı bugünkü olumsuz süreç yaşanmazdı” diye özetliyor. Bu nedenle kitap, “2005-2015 Türkiye-PKK Görüşmeleri: Kürt sorununun çözümüne ‘çözüm süreci operasyonu” adını taşıyor. Kitap 10 yıllık görüşme sürecine ışık tutuyor. Bunun üç yılı Oslo görüşmeleri olarak hafızalarda yer edindi.

İktidar kanadı ve devlet içerisindeki derin ittifakları, Kürt tarafının çözüm çabalarını boşa çıkarmak için başta Oslo görüşmeleri olmak üzere tüm görüşmeler boyunca komplolar, suikastler, sızmalar, saldırılar ve bir dizi sabotaj eylemleri gerçekleştirdi. Kitapta tüm bunları ayrıntılarıyla görmek mümkün. Kitap temel olarak üç bölümden oluşuyor.  Birincisinde 2004’den 2012’ye kadarki görüşme süreçleri ele alınıyor. İkinci bölüm, İmralı süreci olarak önem kazanıyor.  Üçüncü bölüm PKK’nin bu görüşme süreçlerine yaklaşımını içeriyor. Madde madde Oslo mutabakatları, bu sürece ilişkin Öcalan'ın el yazmaları ve PKK'ye giden gizli mesajlar ilk kez bir kitapta buluşuyor ve kamuoyuna taşınıyor. Paris'te 2013 yılı başında üç devrimci kadının infazındaki izler de Oslo'ya götürüyor.

10 yıllık görüşmelerin nasıl başladığı, Oslo sürecine nasıl gelindiği, kimlerin katıldığı, hangi koşullarda ve nerede görüşmeler yapıldığı, kimlerin arabuluculuk yaptığı, nelerin tartışıldığı ve ne tür mutabakatların ortaya çıktığını yazan Dicle, kısaca Türkiye ve Kürdistan tarihinde iz bırakan bu görüşmelerin perde arkasını, yeni bilgiler, tanıklıklar ve belgelerle ifşa ediyor. Kitaba göre PKK, Türk hükümetine ve devletine güvenmese de bu görüşmeleri bir mücadele sahası olarak ele alıyor. Diğer bir ifadeyle zayıf da olsa çözümü zorlamak gerektiği yönünde bir yaklaşımla hareket ediyor.

Bugün görüşmeleri inkar eden ve tüm çözüm yanlısı çabaları “teröristlikle” suçlayarak bastıran iktidar, özellikle 2005 ile 2015 arasındaki gizli veya açık görüşmelerde üst düzey heyetlerle yer aldı. Bu görüşmelerde mutabakatlar ortaya çıktı, yol haritaları hazırlandı, Kürt cephesinde bazı tarihi adımlar atıldı. İnkar edilemez süreç yaşandı.

MİT MÜSTEŞARI: BAŞBAKANIMIZ KORKAK

PKK, 2006’da gizli yürütülen görüşmeler sonucunda ateşkes ilan etmişti. Bu karardan sonra Kürt heyeti ile dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner arasında bir görüşme daha gerçekleşti. Görüşmede yer alan Ahmet Türk, ateşkese devlet cephesinden olumlu bir karşılık gelmemesine tepki gösteriyordu. Türk, ateşkese kefil olduklarını belirterek, “bunun vebalinin ağır olacağı” uyarısında bulunuyordu. Emre Taner’in, bu sözler üzerine Erdoğan hakkında söyledikleri kitapta şöyle not ediliyor: “Ne yapayım, bizim o kadar korkak bir başbakanımız (Erdoğan) var ki, Ankara’nın üzerinden uçaklar 10 bin metreden uçunca o eğiliyor, korkudan eğiliyor.”

DEVLET TEKRAR KAPISINI ÇALDI

Kürt tarafı barıştaki ısrarını ve çabalarını sürdürürken, Aralık 2006’da Öcalan’a zamana yayılmış bir şekilde zehirli ilaçlar verildiği bilgisi Kandil’e ulaştı. Kaynak güvenilirdi. Bu durum,2007 baharında yeni bir hamleyi getirdi. Çatışma süreci yeniden başlamıştı. Çatışmalar giderek tırmanırken aynı yıl içerisinde ABD, AB, Irak Hükümeti ve Federe Kürdistan yönetimi adına Kandil’e bir mesaj daha gönderiliyordu. Mesaj hem ateşkes talep ediyor hem de tehdit içiyordu. PKK’nin yanıtı netti. Teminat yoksa ateşkes yok. PKK her saldırıya karşı direneceklerini vurguluyordu. Sonrasında gerillaların büyük eylemleri gelişti.

8 ASKERİNİ GÖZDEN ÇIKARMIŞTI

Yılın sonuna doğru başlayan çabalar sonucu Norveç aracılığıyla Kasım 2007’de Brüksel’de yeni bir görüşme gerçekleşti. Emre Taner, gerillanın yıl içinde Oremar’da esir aldığı 8 askerin öldürülmesini istiyordu. ABD’nin desteğinin arkalarında olduğunu söyleyen Taner, PKK’yi imha etmekle tehdit ediyordu. Kitapta, bu görüşmeye ilişkin çarpıcı detaylar var.

OSLO GÖRÜŞMELERİ BAŞLIYOR

Zaman zaman kesilen görüşmeler, sonra yeniden başlıyordu. 2008’e gelindiğinde adına “Oslo görüşmeleri” denilen görüşmelerin ilki gerçekleşti. Tarih; 3 Temmuz 2008. Yer; Cenevre. BM, AB, İngiltere, İsviçre ve Norveç gibi ülkelerin desteklediği aracı bir kurum merkezinde görüşme yapıldı. Üç yıl sürecek görüşmeler işte burada başladı.

Kürt heyetinde Remzi Kartal ve Zübeyir Aydar vardı. Devlet heyetinde Emre Taner ve “yardımcım” dediği “Ayla Hanım” ile iki kişi daha vardı. Son iki kişiden birinin adı Salih’ti. Tercüman olarak tanıtılıyordu. Diğerine “Ozan” diyorlardı. Bu kişiler kitabın bazı yerlerinde, özellikle kritik noktalarda karşımıza çıkıyor.

ÖCALAN'IN MEKTUPLARI ARŞİVDE

Kitapta ortaya konulan bilgiler, görüşmeler boyunca devlet heyetinin bir çok kez, Öcalan’ı devre dışı bırakarak Kandil ile doğrudan görüşmeleri yürütmek istediğine işaret ediyor. Ancak bu talep PKK tarafından reddediliyor. Bunun üzerine görüşmelerin merkezinde baş müzakereci olarak Öcalan yer alır. Toplam 11 toplantı yapılır. Kitaba göre bu görüşmelerde Öcalan’ın gönderdiği 15 dolayında mektubun orijinali devlet arşivlerinde, kopyaları PKK ve aracı kurumların arşivlerinde bulunuyor.

DEVLET ÇÖZÜMÜ TASFİYEYLE MEŞGUL

Türk devletinin başından itibaren görüşmeleri kendi lehine ve kendi siyasi ajandasına göre kullanmak istediği anlaşılıyor.  Devlet cephesinin amacı Kürt sorununa demokratik barışçıl bir çözüm bulmak değil, kendi iktidarını kalıcılaştırmak ve çözüm umutlarını tasfiye etmek olarak değerlendiriliyor.

GÖRÜŞME SONRASI SAVAŞ UÇAKLARI

Nitekim 4 Aralık 2008’de Kandil’de devlet heyeti ile PKK yöneticileri arasında gerçekleşen bir görüşmeden hemen sonra savaş uçaklarıyla suikast girişimi olur. Toplantıda dört İngiliz vatandaşı ve bir tercüman da vardır. Uçaklar görüşmenin yapıldığı noktayı bombaladığında, dönemin KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Murat Karayılan sadece yarım saat önce bölgeden uzaklaşmıştır. KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu ve korumaları halen oradadır. Karasu, güvenli bir mağaraya çekilir. Bu saldırıda aralarında Karasu ve Karayılan’ın korumalarından oluşan 6 gerilla şehit düşer. Birinin cenazesi ancak 5 gün sonra yıkıntılar arasından çıkarılabilir.

İKİNCİ OSLO SONRASI SİYASİ SOYKIRIM

İkinci Oslo görüşmeleri 2009’da yapılır. 14 maddelik bir mutabakat kapsamında PKK ateşkes ilan eder. Mutabakatın tüm maddeleri kitapta tek tek yer alıyor. Ancak Mart’taki yerel seçimlerde DTP’nin büyük başarısı ardından seçilmişler benzeri görülmemiş bir operasyonun hedefi olur. 'KCK operasyonları’ adı altında siyasi soykırımın startı bu süreçte verilir. 

FİDAN'IN DAHİL OLMASIYLA ARTAN KOMPLOLAR

Üçüncü Oslo görüşmeleri için aynı yılın Mayıs ayı, tarih olarak belirlenir. 22-25 Mayıs’ta yapılan bu görüşmelerden de bir mutabakat çıkar.  Eylül ayına gelindiğinde Oslo-5 için görüşmeler başlar. Görüşmelerde artık dönemin MİT Müsteşarı Yardımcısı olan ve 2010’da MİT Müsteşarlığına atanan Hakan Fidan da vardır. Bu süreçte komplolar hız kazanır.

FİDAN İLE BİRLİKTE İRAN'DA

2011’de İran da sürece dahil olur. Tahran ile Ankara arasında varılan bir anlaşma kapsamında Ocak 2011’de Talabani ve Barzani Tahran’a çağrılarak, PKK’ye yönelik operasyon önerilir. Kitapta bu sürecin detayları çarpıcı bir şekilde anlatılıyor. Zaten aynı yıl Sri Lanka’daki rejimin Tamil Kaplanları’na yönelik yaptığı katliam gibi bir senaryo tartışılır. Hükümet gerilla hareketini, benzer şekilde hedefleyerek kışı çıkarmaması üzerine plan yapar.

DEVLET HEYETİ İLE PARİS SUİKASTININ BAĞI

2013’e gelindiğinde sivil heyetlerle İmralı görüşmeleri başladı. BDP milletvekillerinden oluşan bir heyet 3 Ocak’ta İmralı’ya gitti. Ancak sadece 6 gün sonra Fransa’nın başkenti Paris’te Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan, başlarına sıkılan üçer kurşunla katledildi. Bu suikast ile Oslo görüşmelerinde yer alan devlet heyeti arasında bağ kuruluyor. Tetikçi Ömer Güney ile MİT üyeleri arasında suikast planlarına ilişkin yapılan görüşmenin ses kaydı, görüşmede yer alanları ele veriyor. Kitap bu infazların da kısmen izini takip ederek, soruşturmacılara yeni bir yol açıyor. 

DOLMABAHÇE'NİN TAMAMI KİTAPTA

Öcalan, devletin savaş planını boşa çıkarmak için Kasım 2014’te taraflara bir müzakere çerçeve taslağı sundu. 28 Şubat’ta Dolmabahçe’de 10 madde halinde kamuoyuna açıklandı. Erdoğan hemen ardından bu süreci inkar etti, ancak her şey canlı yayında gelişti. Taslak toplam 66 maddeden oluşuyordu. Tamamı kitapta yer alıyor. Eğer mutabakat sağlanırsa pratik adımlar atılacaktı. Oslo süreci, Erdoğan rejiminin çözüm karşıtı politikası nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı. Sürecin hemen her aşamasında, devlet kanadından provokasyonlar gelişti. Zaten devletin 2014’te 'Çöktürme Planı' adı altında Kürt Hareketi’ni ezmek için yeni bir planı hazırlandı. Bu planın varlığı, 2016 yılında ortaya çıktı.

Kitabın son bölümünde PKK’nin görüşme süreçlerine yaklaşımı soru ve cevaplarla yer alıyor.  KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat, PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan ve KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, görüşme süreçlerini değerlendiriyor. Karasu, PKK’nin Oslo görüşmelerinden sorumlu yetkilisi olarak görüşmeleri anlatıyor. Karayılan da Temmuz 2013’e kadar hem Oslo hem de İmralı görüşmelerinin merkezinde yer alıyordu.