35. yılında PKK gerçeði ve Kürt toplumun kazanımları

35. yılında PKK gerçeði ve Kürt toplumun kazanımları

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Ýmralı’da esaret altına alındıktan sonra ‘bana yaklaşım, Kürt soruna yaklaşımdır’ şeklinde bir deðerlendirmede bulunmuştu. Nitekim Türk devleti Öcalan üzerinde Ýmralı da geliştirdiði aðırlaştırılmış tecride paralel olarak gerilla üzerinde havadan ve karadan askeri operasyonlarına hız verdi. KCK adı ile 2009 yerel seçimlerden sonra başlattıðı siyasi soykırım operasyonlarının kapsamı tüm Kürtlerini içine alacak şekilde büyütüldü. Tasfiye politikalarına hız veren AKP hükümetinin ‘Kürt sorunu benim için bitmiştir, Kürt sorunu diye bir şey yoktur, Kürt vatandaşlarımın sorunu vardır’ diyerek Kürt sorunu yaklaşımlarını ortaya koymaya başlamıştı.

PKK Yürütme Komitesi 27 Eylül 2012 tarihinde deðerlendirmesinde neden devrimci halk savaşı gerekçesini şu sözlerle ifade etti; “Önderliðimiz ve hareketimizin tüm barışçıl girişimleri ve demokratik, siyasi yollardan Kürt sorunun çözümüne yönelik atılan adımlar ve sunulan projelere raðmen AKP devleti bir oyalama ve çürütme politikası yürütmüştür. Devleti ele geçirmede ve kendine imkan ve zaman kazanma zemini yaratmıştır. Hareket ve halkımıza karşı askeri, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarında soykırım operasyonlarını aralıksız sürdürmüştür. Önderliðimize karşı geliştirdiði aðırlaştırılmış tecrit bir buçuk yılına girdi. Öndeliðimizin savunmasını kısıtlamak için 40’ı aşkın avukatı tutuklanmıştır. Gerillaya yönelik sonbahar-kış aylarında geliştirilen operasyonlar, üstlenme alanlarımıza sürekli her türlü teknik ile bombalanıyor. Legal alanda meclis üyesinden, belediye başkanına, gençlik-kadın örgütü üyelerinden milletvekiline, gazetecisinden aydın, demokratına kadar siyasi mücadelede yer alan tüm kesimlere karşı bir sürek avı gibi siyasi soykırım geliştirilmiş, Kürt toplumuna yoðun ve yaygın faşist bir saldırı yapılmıştır.

ÝMRALI DÝRENÝŞÝ ZAFER UMUDUNA DÖNÜŞÜYOR!

AKP devleti tarafından özelde halkımıza, genelde de Türkiye halkları üzerinde geliştirilen bu faşist saldırıları durdurmak, inkar ve imhaya dayalı politikaları yenilgiye uðratmak, Önderliðimizin özgürlüðü ve halkımızın hak ettiði özgür topraklarda demokratik özerklik eksenli siyasi statüsünü kazanmasını saðlamak amacıyla 2012 yılında 4. Dönem devrimci halk savaşı stratejimize pratiðe geçirdik. Önderliðimizin sunduðu barış ve çözüm projelerinin karşılık bulmaması, kendinse yönelik geliştirilen aðırlaştırılmış tecrit uygulamaları karşısında Ýmralı’daki direnişi kadro yapımız ve halkımıza direnme gücünü ve zafer umudunu aşılama temelinde kararlıca sürdürmektedir. 2012 yılında başlattıðımız devrimci halk savaşıyla birlikte gerilla cephesinde geliştirilen görkemli direniş, üstün vuruş taktiði, fedai ruh ve sonuç almadaki karalılık AKP devletini ve Türk ordusunu şoke uðratmış, askeri, psikolojik ve moral açıdan inisiyatif ve üstünlük hareketimizin olmuştur. Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yürüttüðümüz mücadele tarihi bir dönemece girmiş bulunmaktadır. HPG’nin Zagros-Botan hattında geliştirdiði devrimci operasyonlar ve alan tutma taktiði temelindeki başarılı eylemler, Kuzey eyaletleri ve Türkiye metropollerinde gerçekleşen nitelikli ve sonuç alıcı eylemler profesyonelleşen gerilla taktiði uygulama, vuruş gücü ve APOCU fedai ruhtaki karar ve cesaret düzeyeni bir kez daha tüm kesimlere göstermiştir.

Bu başarılı eylemlerin yanı sora zindanlarda ve Avrupa’da Önderliðin özgürlüðü talebiyle gelişen direniş eylemleri, anadilde savunma hakkına yönelik kararlı tutum, düşman yönelimlerine raðmen, halkımızın geliştirdiði siyasi eylemler mücadelemizin çok yönlü bir direnişle sürdürüldüðünü Önderlik-gerilla-halk birlikteliðinin birbirinden kopartılamayacaðını tekrardan ortaya koymuştur.”

ROJAVA KÜRTLERÝ DEMOKRATÝK ÖZEKLÝÐÝNÝ ÝLAN EDÝYOR

Kürt halkının özgürlük mücadelesi 35 yılında Suriye Kürtlerinin yaşadıðı Rojava da halkın kendi kendisini yönettiði bir statü elde ediliyor. Kürt Halk Önderliði Abdullah Öcalan’ın 1979 yılından Kuzey Kürdistan’dan çıkış yaptıðı süreçten uluslararası komplo ile 9 Ekim’de Ortadoðu’dan ayrıldıðı 20 yıllık süreçte bizzat ilgilendiði, emek verdiði ve örgütlediði Rojava Kürdistan halkı deðişen Ortadoðu denkleminde Suriye de demokratik özerklik temelinde kendi kendilerini örgütlemenin mücadelesini veriyor.

KCK’nin Rojava Kürtlerinin kazanımlarına ilişkin kamuoyuna yaptıðı açıklaması şöyle: “Bölgemizde önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Suriye’de yaşanan iç çatışmaların bölgesel bir savaşa doðru ilerleme emarelerini taşıdıðı bu kritik süreçte, Suriye toplumunu oluşturan halkların ortaya koyacaðı irade ve mücadele belirleyici bir role sahiptir. Suriye’deki demokratik mücadelede önemli bir yere sahip olan Kürt halkının meşru özgürlük mücadelesi her türlü şiddete karşı kendi öz gücüne dayalı siyasi bir mücadele olarak gelişim göstermiş ve önemli bir düzey kazanmıştır.

Batı Kürdistan halkımız; Suriye’de sömürgecilik politikasının ve inkarın ortadan kaldırılması, Kürt halkının doðal ulusal haklarının tanınması, Suriye’de yaşayan tüm halkların bir arada özgür demokratik birlik temelinde eşitçe yaşaması için uzun yıllardır mücadele yürütmüş ve büyük bedeller vermiştir. Bu mücadele, özellikle 2011 yılının başından itibaren cereyan eden gelişmelerin ortaya çıkardıðı koşullar ve zeminle birlikte daha da güçlenme imkânı bulmuştur. Tarihten ders çıkaran bu parçadaki Kürt siyaseti, bu gelişmeleri en doðru bir biçimde deðerlendirerek hem Kürt sorununun çözümü açısından hem Suriye’nin demokratikleşmesi açısından çözüm projesini ortaya koymuş, politika belirlemiş ve bu doðrultuda doðru ve yerinde adımlar atmıştır. Tüm Kürt örgütlerinin kendi aralarında birlik oluşturmalarını Suriye Kürtleri adına hareket edecek bir yüksek heyetin inisiyatifinde ortaklaşmaları çok önemli ve deðerli bir karar olmuştur. Buradaki Kürt halkı, Suriye’nin demokratik birliði çerçevesinde kendi doðal haklarını almayı talep etmektedir. Kürt halkı, birlikte yaşadıðı Arap, Dürzi, Asuri, Ermeni, Alevi ve farklı inançlara sahip olan kesimlerle demokratik, eşit ve özgür yaşamın tesisini her koşul altında savunmuştur.”

ÖCALAN’IN EMEÐÝ ROJAVA’DA HALK ÝKTÝDARINI YARATIYOR

Suriye nüfusunun da yüzde 15’ini oluşturan, 3,5dört milyon civarındaki Rojava Kürtleri19-22 Temmuz arasında Kobani, Afrin, DêrkaHamko ve Amudegibi kentlerinin yönetimlerini Baas rejiminden alarak halka devredip, demokratik özerklik temelinde ilk adımını attı. Tarihi gelişmelerin yaşandıðı Batı Kürdistan’da Kürtler, bir yandan kendi bölgelerini korumak için örgütlenmelerini güçlendirirken, diðer yandan Suriye’deki diðer halklarla barışçıl bir yaşamak için mücadele verdi. Kürtlerin birliðini oluşturan Yüksek Kürt Konseyi Rojava Kürtlerin birliðinde önemli bir gelişme oldu. Ancak Kürt halkının inkâr ve imhası üzerine kurulan Türk devleti,Rojava Kürtlerinin kendi kaderlerini tayin hakkını elde etme ve diðer halklarla barış içinde yaşama kazanımlarını ortadan kaldırmak için çeşitli arayışlar geliştirdi. Rojava Kürtlerinin kazanımlarını ortadan kaldırmak için bir yandan kendisine baðlı çete örgütlenmeleri ile çeşitli provokasyonlar yaparken, saldırılarına zemin yaratmak için buradaki Kürt halkının örgütlenmesini PKK’ye baðlamaya çalıştı. Tüm politikalarını Kürtlerin kazanımlarını ortadan kaldırmaya yönelik yapan Türk devleti tüm çabalarına raðmen Rojama Kürtleri Kürt Halk Önderliði Öcalan’dan aldıkları özgürlük eðilimlerini geliştirdikleri siyasi, askeri ve sosyal örgütlenmeleri ile bütünleştirerek demokratik özerklik temelinde Suriye’deki diðer halklarla barış ve demokratik bir ortamda yaşamakta ısrarlı ve kararlı bir şekilde mücadele yürütüyorlar.

DÝRENÝŞÝ ZÝNDANLAR DEVRALIYOR

Türk devleti 35 yılına giren PKK’nin Kürt halkının demokratik özgürlük taleplerini ortadan kaldırmak için 12 Eylül faşizmini de geride bırakan askeri, siyasi, kültürel bir baskı ile Kürt halkını sindirmek ve teslim almak için tüm gücünü seferber etti. Ýmralı da 27 Temmuz 2011 tarihinde Öcalan üzerinde geliştirdiði tecride paralel olarak yılın sonbahar aylarından başlayarak gerilla üzerinde aralıksız askeri operasyonlar geliştirdi. Legal siyasal alana yönelik geliştirilen siyasal soykırım operasyonları ile Kürt halkının tüm direniş odaklarını yok ederek kendi varlıðını kumsallaşmaya çalışan AKP her fırsatta işbirlikçi politikalarla Kürt halkını kandırmaya çalıştı. Oyalama yaklaşımları ile biryandan kendisine zemin yaratan, diðer yandan da geliştirdiði imha yönelimleri ile ‘düşünmezsen yoktur’ dediði Kürt sorununu askeri yöntemlerle ortadan kaldırmaya çalıştı. AKP devletinin bu sinsi yaklaşımlarına karşı Kürt halkını kendi varlıðını korumak ve özgürlüðün elde etmek için Ýmralı’dan başlayarak topyekün bir direniş içinde oldu. Gerillanın bahar ayları ile birlikte başlattıðı devrimci hamle tüm baskı vedevlet terörüne karşı halkta büyük bir moral ve güç ortaya çıkardı. Ýmralı direnişi, devrimci halk savaşı ve Kürt halkının direnişi AKP devletini büyük bir çıkmaza soktu. Ancak onun askeri ve polisiye baskılarından vaaz geçmedi. Kürt sorunu siyasal demokratik bir zeminden çıkararak bir ‘terör’ sorunu şeklinde lanse eden bu amaçla da faşist uygulamalarla işi asker ve polisiye yöntemlerle Kürt halkı üzerindeki terörü gittikçe tırmandıran AKP’ye karşı tarihi bir çıkış zindanlardan geldi.

TARÝHÝN EN BÜYÜK AÇLIK GREVLERÝ ZAFERLE SONUÇLANIYOR

12 Eylül faşist cuntaya karşı PKK’li tutsakların Amed zindanında geliştirdikleri direnişle onu yenilgiye uðratarak Kürdistan’da başlattıkları direniş kültürünü PKK’li tutsaklar bu defa 12 Eylül’de AKP faşizmine karşı geliştiriyor. Kürt sorunun çözümsüzlüðünde direnen ve Kürt halkı üzerinde devlet terörünü tırmandıran AKP faşizmine karşı PKK’li tutsaklar 12 Eylül’de müzakerelerin tekrardan başlaması için Ýmralı tecridinin son bulması, ana dilde savunma ve ana dilde eðitim talepleri ile bedenlerini açlık grevine yatırdı. 12 Eylül’de 65 kişi ile başlayan PKK’li tutsakların açlık grevleri Türk devletinin önce kamuoyundan saklaması ardından çarpıtarak saptırmaya çalışması karşısında 683 tutuklu ile devam edildi. Kürt halkı ve demokratik kamuoyunun yakından takip ettiði açlık grevine bedenlerini yatıranların kararlı duruşlarına cezaevlerinde bulunan tüm PKK, PAJK, KCK tutukluları ve kimi sol örgütlerin cezaevinde, dışarıda BDP milletvekili ve Kürtlerin katılımı ile on binlerce insan birden açlık grevine girdi. 12 Eylül koşullarında sınırlı sayıdaki PKK’li tutsaðın başlattıðı ve 12 Eylül faşizmini dize getiren direniş eylem geleneðini, 30 yıl sonra aynı faşist zihniyete karşı on binlerce tutsaðın katılımı ve dışarıda milletvekili ve halkın katılımı ile devam etmesi dünya tarihine de bir ilk olarak geçti.

PKK’li devrimci tutsakların başlattıðı bu insani ve haklı talepler Kürt halkı tarafından her alanda olumlu karşılanarak destek buldu. Kürtlerin bulunduðu her alanda destek amaçlı açlık grevleri, yürüşüyüş, açıklama gibi eylemler gerçekleşti. AKP’nin tüm baskı ve şiddetine karşı Kürtler cezaevlerinde başlatılan direnişe kendi direnişleri ile destek sundular. Cezaevlerinde başlatılan bu açlık grevleri bir gerçeði daha ortaya çıkarmıştı. AKP faşizmi siyasi soykırım operasyonları ile cezavlerine doldurarak iradesini kırmaya çalıştıðı Kürtler cezaevlerinde direnişleri ile teslim alınamayacaklarını gösterdikleri gibi sisteme ‘zindanlarda bile olunursa Kürtler asla özgürlüklerinden taviz vermeyeceklerini’ göstermiş oldu.

Cezaevindeki onbin tutsaðın açlık grevini dışarıda da milletvekilleri ve halkın katılı ile desteklendi. AKP faşizminin baskı, şiddet ve tehditlerine raðmen taleplerinden vazgeçmeyen ve eylemlerine devam eden açlık grevcilerinin eylemi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çaðrısı ile 68.gününde sona erdi.

EYLEM KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE ÖCALAN’ I MUHATTAP GÖSTERDÝ

PKK ve PAJK’lı tutsakların başlattıkları ve 68.günde Öcalan’ın çaðrısı ile sona eren açlık grevi şu gerçekleri de ortaya çıkardı. Ya Önderliðimize özgürlük ve demokratik çözüm, yada özgürlük gelinceye kadar direniş sloganı ile başlayan açlık grevi Kürdistan zindan direnişlerinin geçmiş direnişlerden önemli farklar vardır. 12 Eylül zindan direnişleri zulme, işkenceye, insanlık dışı saldırıya karşı insanlık onurunu koruma ve sahip çıkmak direnişiydi. 12 Eylül 2012 tarihinde başlayıp, onbinlerce insanla devam eden açlık grevi direnişi ise demokratik çözüm ve topyekûn özgürleşme özelliklerini taşıdı. Bu eylemle birlikte Kürt özgürlük hareketi ve Kürt halkı baskı ve şiddetle teslim alınamayacakların ve nerede olurlarsa olsun asla özgürlüklerinden taviz vermeyecekleri gösterdi. Bu eylemin ortaya çıkardıðı ve herkesin kabul ettiði bir gerçek daha Kürt sorunun demokratik çözümünde Kürt Halk Önderliði Abdullah Öcalan’ın tek muhatap olduðu gerçeði oldu.

1970’lerde kimliði, dili tarihi ve kültürü inkar edilen ve varlıðı bile tartışmalık olan Kürtler PKK’nin gurup olarak ortaya çıkmasından önce dirilişi gerçekleştirdi. Hayali Kürdistan’ın dirilerek gerçeðe dönüşmesi ve Ortadoðu halk hareketlerinin ilham kaynaðı halene gelmesinin bedelleri elbette aðır oldu. Kürtler en doðal telepleri olan dillerini, kültürlerini ve siyasi kimliklerini elde etmek için büyük bedeller ödedi. Gurup olarak ortaya çıkan PKK bugun milyonlarca Kürdistan’lı ‘PKK halktır, halk burada’ sloganı ile özgürlükteki ısrarını PKK gerçeði ile bütünleştirerek haykırmaktadır. Kürt halkını uçurumun kenarından kurtararak özgürlük umutlarını yaratan PKK sadece Kürtlerin deðil, ezilen tüm halklarında özgürlük umudu olmaya devam ediyor. Çünkü Kürtler başta olmak üzere kendi geleceklerini PKK’de gördükleri için sahipleniyor, özgürlüklerini elde edinceye kadarda sahiplenmeye devam edecektir.