1 Kasım bir hesap sorma günü olarak görülmeli!

PKK Merkez Komite üyesi Cemal Şerik, Türkiye’de milletvekili genel seçimlerinin gerçekleştirileceği 1 Kasım tarihinin Kürdistan ve Türkiye halkları tarafından bir hesap sorma günü olarak görülmesi gerektiğini belirtti.

1 Kasım seçimlerine sayılı günler kaldığına işaret eden Şerik, Sivas halkına özellikle çağrıda bulunarak, özel savaş rejiminin özel politikalar uyguladığı bir merkez olan Sivas’ın seçimlerde büyük sorumluluk alması gerektiğini ifade etti.

SİVAS’TA ÖZEL SAVAŞ POLİTİKALARI UYGULANDI

ANF’ye konuşan Şerik, Sivas’ın tarihsel olarak direnişlerin geliştiği bir merkez olduğunu vurgulayarak Pir Sultan’ın başkaldırısına dikkat çekti. Direnişine karşı devletin Pir Sultan’ı idam sehpasına çıkarması, Sivas halkına taşlatması ve Hızır Paşa gibi bir iç ihaneti örgütlemesinin bilinçli politikaların sonucu olduğunu kaydeden Şerik “O açıdan Sivas gerçeği biraz Osmanlı zulmü ve buna karşı direniş gerçeğiyle birlikte ele alınmalı bir yandan direniş bir yandan ihanetin iç içe olduğu bir alan olarak ele almak gerekiyor” dedi.

Sivas’a karşı bu politikaların bilinçli bir şekilde uygulandığını kaydeden Şerik, Koçgiri isyanında görülen direnişin başarılı olmamasının Cumhuriyetinin demokratik olmayan karakterinin oluşmasında rol oynadığını belirtti. 12 Eylül sonrasında Sivas’a büyük bir nüfusun şehir dışından yerleştirildiğini Sivaslıların ise metropollere göç ettirildiğini anlatan Şerik, sömürgeci politikaların ve AKP özel savaş rejiminin bu sonucu ortaya çıkardığını ifade etti.

HESAP SORMA HAREKETİ BAŞLAMALI

Sivaslıların 1 Kasım seçimlerini doğru değerlendirmesi gerektiğini vurgulayan Şerik, “1 Kasım seçimlerini bir hesap sorma hareketi haline getirebilmeliler. 1993’te Madımak katliamı yaşandı. O zaman Madımak katliamının yaşanmasının nedeni neydi? Bunu doğru çözümlemeliler. Madımak katliamının yaşandığı süreçte Kürdistan’da gerilla mücadelesi, Kürdistan’da gelişen halk hareketi Türkiye ye doğru bir açılım göstermişti. Koçgiri de bu açılım alanlarından bir tanesiydi. Koçgiri’de devrimci demokratik düşüncelerin örgütlemeye başlaması, gerillanın gelişmeye başlaması aslında Koçgiri direnişinin bastırılmasıyla kaybedilen bir sürecin, katliamlarla birlikte sömürgecilerin başlatmış olduğu bir sürecin son bulması anlamına gelecekti. Aslında Koçgiri’nin hesabının sorması anlamına gelecekti. Türk devleti bunun engellemek için Madımak katliamını gerçekleştirdi. Şimdi yine benzeri bir süreç var. Kürdistan’da devrimci demokratik düşünceler, yurtsever düşünceler toplumla bütünleşmiş, toplumun geleceğini yönlendiren bir konuma gelmiş durumda. Bu giderek Türkiyeleşiyor. Bunun Türkiyeleşmesinde de Koçgiri’nin, Sivas’ın büyük bir tarihi önem var. Şimdi Türk devleti bunu engellemek istiyor. O açıdan Sivas ve Sivas’a benzer yerlerde devrimci demokratik düşüncelerin yurtsever düşüncelerin gelişmesini engellemek için katliamları gerçekleştirmek istiyor. Örneğin en son Kırşehir de gerçekleşen katliam girişimi, bir kitap evi yakıldı orada yakılan bu kitap eviyle, Madımak benzeri bir katliam gerçekleştirilmek istendi. Bunun nedeni neydir? Demokratik düşüncelerin, yurtsever düşüncelerin, sosyalist düşüncelerin Türkiye’nin farklı yerlerinde boy vermeye başlamış olduğu gerçekliğine karşı olarak devletin bu tür yerlerdeki, bu tür yaşanan gelişmelere karşı katliamlar şeklinde vermiş olduğu cevap anlamına gelmişti. Buna bezer katliamlar farklı yerlerde de gerçekleştirilmek istendi. Buna karşıda hazırlıklı olmak gerekir. O nedenle sadece Sivas değil, devletin özel savaş politikalarının uygulandığı tüm yerleşim yerlerinde yaşayan insanlar, ya da buralı olup da farklı coğrafyalarda yaşayan insanların 1 Kasım seçimlerini devletin özel savaş güçlerinin bu bilinçli politikalarına karşı bir hesap sorma günü haline getirmeleri gerekiyor. 1 Kasımı bunun için bir vesile olarak görmeleri, bir fırsat olarak değerlendirmeleri gerekiyor. O nedenle 1 Kasım seçimleri aslında kendisi için yaşanılmaz hale getirilen toprakların asıl sahiplerinin kendileri için yaşanılabilir bir toprak haline getirilmesinde atacakları bir adım olarak bir fırsat görmeleri ve bu fırsatın yaşamsallaştırılmasına da bir imkan olarak görmeleri gerekir. 1 Kasım seçimlerine böyle anlam vermek gerekir. O açıdan 1 Kasım seçimleri yurdundan uzaklaştırılanların tekrar yurduna dönme, tekrar yurdunda özgür yaşayabilen, o coğrafyanın kendileri için yaşanabilir haline getirebilmek olarak görmeleri gerekir. Bu şekilde bir anlam biçmeleri gerekir. 1 Kasım bu anlamda bir fırsattır. Başta Sivaslılar için bir fırsattır. Eğer bu fırsatı doğru değerlendirebilirsek ki ben doğru değerlendirilebileceğine inanıyorum. Tekrar terk ettiğimiz o toprakların bizim için tekrar yaşanılabilir topraklar haline getirme koşulları da oluşmuş olacak” dedi.

1 KASIM SEÇİMLERİ BİR FIRSATTIR

Şerik devamla şunları söyledi: “O nedenle 1 Kasım’da başta İstanbul’da yaşayan Sivaslılar olmak üzere, İzmir’de, Ankara’da yaşayan Sivaslılar, Avrupa’da yaşayan Sivaslılar 1 Kasım seçimlerini kendisi için bir fırsat görmeli. Ve ona göre bir tutum belirleyebilmeliler. Bu tutum ne olmalıdır? Bu konuda da doğru tespit yapmak gerekir. Geçmişte farklı partilerden yana tercihlerini yaparaktan tutum belirlediler. Fakat bu tutum amaçlarına yakınlaştırmadı. Hatta amaçlarına yakınlaştırmak bir yana kendilerine karşı kullanıldı. Dikkat edin Maraş katliamı CHP döneminde gerçekleşti. Sivas Madımak katliamı CHP’nin önceli olan SHP ile iktidar ortaklığı döneminde gerçekleşti. Özel savaş güçleri, iktidar güçleri bu anlamda geçmişte Sivaslıların, Alevilerin tercihlerini yapmış olduğu partileri yine Alevilere karşı Sivaslılara karşı kullanmasına imkan sundu. Şimdi buna fırsat vermemek gerekir, şimdi buna şans vermemek gerekir. Buna fırsat ve şans vermemenin yolu tercihini bilinçli olarak yapmaktan geçiyor. Bu bilinçte HDP şeklinde kendini şekillendiriyor. HDP’yi bu anlamda tüm devrimcilerin tüm demokratların tüm yurtseverlerin tüm yerinden yurdundan göçertmiş olanların tüm inanç topluluklarının kendini özgürce ifade ettikleri, kendi kimlikleriyle özgürce yaşayabilecekleri, bir sistemin oluşturulabilmesi için kendileri açısından bir fırsat olarak görmeleri gerekiyor. Bu nedenle 1 Kasım’da tercihlerini HDP den yana yapmaları gerekiyor. Burada HDP’yi bir parti olarak değil. Sadece bir ideolojik yapının hareketi olarak değil. Tüm ezilenlerin, tüm dışlanmışların, tüm yerinden yurdundan göçertilmiş olanların farklı coğrafyalarda yaşamak zorunda olanların bir partisi olarak görmek gerekir. Onun içinde 1 Kasım seçimlerinde mutlaka ama mutlaka tercihlerinin HDP’den yana yapmaları gerekiyor. Bu sadece seçimlerde bir partinin oy oranlarını yükseltmek anlamına gelmiyor. Bu aynı zamanda geçmişte yaşananlardan hesap sorması anlamına geliyor. Yerinden yurdundan göçertilmiş olanların tekrardan kendi topraklarına geri dönmeleri için bu imkânı kendi elleriyle yaratması anlamına geliyor. Şunu biliyoruz, şunu görüyoruz, bu gün birçok Sivaslı metropoller de yaşamasına rağmen Avrupa’da yaşamasına rağmen kendi yurduna köyüne dönme özlemleriyle yanıp tutuşuyorlar. Bunu biliyoruz. Bu özlemlerini giderebilmek için senede bir gidip oralarda yaşıyorlar. Hatta oralarda kendilerine evler yapmışlar. Emekli olan birçok kişi tekrar oralara dönüp yaşamlarını sürdürmek istiyor bu yurda olan bağlılıktır. Toprağına olan bağlılıktır. Metropollerde yaşamasına rağmen tekrardan onun özlemiyle dopdolu olmadır. Şimdi bu özlemlerin gerçekleştirme zamanıdır. Bu zamanın iyi değerlendirilmesi gerekir. 1 Kasım seçimlerini bunun için bir fırsat olarak görmek gerekir. Ve bu fırsatı değerlendirmek içinde mutlaka ama mutlaka 1 Kasım seçimlerinde sandıklara gidildiğinde oylarımızı HDP den yana kullanmak gerekir. 1 Kasım bunun için bir fırsat. Ben tüm Sivaslıların tüm hemşerilerimizin bu konuda sorumluluklarını ülkelerine topraklarına, özlemlerin gereklerinin yerine getireceklerine inanıyorum.”