SIPRI tarafından yayınlanan raporda nükleer silahlara ilişkin endişeler dile getirildi. Raporun yazarlarından ve enstitünün nükleer silahları denetleme programı müdürü Shannon Kile, “Rusya ve ABD arasında önemli diyalog kaybı potansiyel olarak yeni bir nükleer silahlanma yarışına götürebilir” dedi.

ABD ve Rusya, dünyadaki nükleer silahların yüzde 90’ından fazlasına sahip iki ülke olarak dikkat çekiyor.

Kile, özellikle 2010’da imzalanan ve 2021 yılının başında süresi dolacak olan Rus-ABD nükleer anlaşması New Start’a gönderme yaptı. İki süper güç arasında halen yürürlükte olan anlaşma, bu güçlerin ellerindeki nükleer silahların Soğuk Savaş döneminin altında tutulmasını hedefliyor.

SIPRI araştırmacıları, “New Start’ı uzatmayı ya da yeni bir antlaşmayı müzakere etmeyi hedefleyen tartışmalar 2019 yılında ilerleme kaydetmedi” diye not etti.

Buna karşın nükleer güçlerin silahlarını modernize etmeye devam ettiği, Çin ve Hindistan’ın silah boyutlarını da büyüttüğüne dikkat çekildi.

SIPRI, “Çin nükleer silahlarını tam hızla modernize ediyor. İlk kez nükleer kapasiteli kara, deni ve uçak füzelerinden oluşan ‘üçlü nükleer’ geliştiriyor” dedi.

Çin’in ayrıca silahlanma yarışını sınırlandırmak için ABD’nin müzakerelere katılma davetlerine direnmeye devam ettiği ifade edildi.

Öte yandan dünya genelinde nükleer başlık sayısının geçen yıl hafif bir şekilde azaldığı belirtildi.

SIPRI’nin tahminlerine göre 2020 yılının başında ABD, Rusya, Birleşik Krallık, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan, İsrail ve Kuzey Kore’nin elinde 13 bin 400 nükleer silah vardı. 2019 yılının başı ile kıyaslandığında yaklaşık 500 nükleer silahın azaldığı anlaşılıyor. Bu düşüş özellikle son yıllarda ABD ve Rusya’dan geliyor.

Küresel nükleer düzenin köşe taşı olarak değerlendirilen “Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması”, 2020 yılı içerisinde 50’inci yaş gününü kutlayacak.

Atom bombalarının sayısı 1980’li yılların ortalarında yaklaşık 70 bin ile zirve yaptıktan sonra radikal bir düşüş yaşadı.

Washington, Pekin, Moskova, Paris ve Londra, Mart ayında yaptıkları açıklamalarda nükleer silahların önlenmesi antlaşmasına bağlı olduklarını bildirdi.